Tanıtım Vakfı, Meme Kanseri’nde Erken Tanının Önemine Dikkat Çekti

- Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Başkanı Yeliz Gül Ege moderatörlüğünde, Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, Prof. Dr. Alihan Gürkan ve Prof. Dr. Ömer Özkan’ın katılımıyla Kanal V ekranlarından canlı yayında “Meme Kanseri Farkındalığı Sohbeti” gerçekleştirildi.

ATAV çatısı altında yer alan Antalya Kadın Müzesi ve Prof. Dr. Alihan Gürkan iş birliğinde geçtiğimiz Şubat ayında meme kanseri farkındalığına dikkat çekmek için hayata geçirilen Sohbetiniz Sağlık Olsun Projesi kapsamında, Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda uzman doktorlar, meme kanseri tedavisindeki son aşamaları, Antalya’nın ve Türkiye’nin dünyadaki yerini Kanal V ekranlarından izleyiciyle paylaştı. Antalya Tanıtım Vakfı Başkanı Yeliz Gül Ege, doktorlara kanser tedavisi konusunda ileri uzmanlığa sahip oldukları alanla ilgili sorular yönelterek, programın moderasyonunu yaptı. Gül Ege, “Çok değerli hocalarımızla birlikte Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda ‘Erken tanı hayat kurtarır’ demek istedik. Kanal V ailesine, Antalya Valiliği, İl Sağlık Müdürlüğü, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Muratpaşa Belediyesi, Kepez Belediyesi, Konyaaltı Belediyesi, Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği ve Kuaförler Odası’na Sohbetiniz Sağlık Olsun projemize verdiği desteklerden dolayı teşekkür ederiz” dedi.

Farkındalık çok önemli

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, meme kanserinin neden en çok kadınlarda görüldüğünü şu şekilde anlattı: “Kadınlardaki meme dokusu, erkekteki dokudan gelişim özelliğine ve hormonal etkilere göre çok daha açık bir organ. Dolayısıyla kadınların yapısı, erkeklerin yapısından çok farklı olduğu için, meme kanseriyle karşılaşma ihtimalleri daha yüksek. Meme kanserini tanımak önemli, memede ortaya çıkan kontrolsüz hücre büyümesine ‘Meme Kanseri’ diyoruz. Çok erken dönemde, koltuk altına yayılmadan, memede bir kitle ile saptadığımız durumlar, ‘Erken Evre Meme Kanseri’ olarak tanımlanır. Meme kanserinde 5 yıllık yaşam yüzde 90’ları, çok erken devrede ise yüzde 98’i buluyor, unutulmamalı. İleri evrede de mutlaka tanılar konulacaktır ama farkındalık çok önemli.”

Türkiye’de birçok kişinin kanser hastalığıyla karşı karşıya kaldığı gibi bir imaj çizilmeye çalışıldığını ifade eden Prof. Dr. Özdoğan, “Türkiye sanki bir kanser ülkesiymiş gibi algılanıyor, ama bu doğru değil. Örneğin Türkiye ve meme kanseri olarak baktığımızda, her 100 bin kadında yıllık yaklaşık 45 kadında meme kanseri görülme olasılığı var. Avrupa ile kıyasladığımızı düşünürsek; Fransa’ya baktığımızda 100 bin kadının yaklaşık 99’unda meme kanseri görülüyor, bu şekilde daha fazla olduğunu görüyoruz. Kuzey ülkelerine gittiğimizde bu oran daha da artıyor. Tabii ki bu nüfus yapısıyla da ilgili. Doğumdan beklenen yaşam beklentisinin fazla olduğu ülkelerde meme kanseri sıklığı da artıyor, çünkü meme kanserinin ortanca tanı konulma batılı ülkelerde yaşı 62’dir.” ifadelerine yer verdi.

Genç Nüfusa Dikkat Çağrısı

Prof. Dr. Özdoğan, Türkiye’de genç nüfusta meme kanserine yakalanan kişi sayısında artış olduğunu dile getirdi. Özdoğan, “Batılı toplumlarda meme kanseri 40 yaş altı %6 oranında görülürken, Türkiye’de ise %20’lerde. Meme kanserine yakalananların yarıya yakınının 50 yaş altında olduğunu görüyoruz. Türkiye’de genç nüfusa biraz daha dikkat edilmesi gerekir, 20 yaşından sonra her kadın kendi memesini tanımalı ve bir değişiklik fark ettiğinde hekime başvurmalı. Türkiye’de her yıl yaklaşık 20 bin civarı meme kanseri tanısı konulmakta, genç yaşlara indiğimizde meme kanserini yönetmek biraz daha zor, daha agresif biyolojiye sahip. Bu nedenle bu grupta farkındalık çok önemli. Meme kanserinin sigarayla ilişkili olduğunu söylemek isterim, kanser nedenlerine baktığımızda belki genç yaşın biz de biraz daha fazla bu nedenlere eğilimli oluğunu, gelecekte bu rakamların artacağının ifadesi olduğu söylenebilir” dedi.

Antalya, Tıbbi Tedavilerin Hepsine Sahip

Antalya’da tüm kanser çeşitlerinin tedavisinin yapıldığını belirten Prof. Dr. Özdoğan, “Bugün Antalya’da dünyanın herhangi bir yerinde ulaşılamaz bir kanser tedavisi yok, tıbbi tedavilerin hepsine sahibiz. Onkolojik cerrahide, radyoterapide, girişimsel radyolojide, immünoterapi gibi yenilikçi onkolojik tedavilerde hastalarımızın çok şanslı olduğunu söylemek isterim. Antalya’nın tüm Türkiye’ye önümüzdeki yıllarda liderlik edeceğini düşünüyorum. 10-15 yıl önce biz bunu söylesek hayal derlerdi ama bugün kendi hastanelerimizde kemik iliği ve kanser tedavileri yaptık, yapmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

Sağlıklı Yaşam Şart

Prof. Dr. Alihan Gürkan da kansere yakalanmamak için sağlıklı yaşamın şart olduğuna dikkati çekerek, şu şekilde devam etti: “Günde iki paket sigara içiyorsanız, aileniz meme kanseri taşıyıcısı gibi hatta daha da fazla bir riskiniz oluyor. Dolayısıyla mevcut riskinizi artıran faktörleri ortadan kaldırın, normal muayenelerinizi ve hekim ziyaretlerinizi aksatmayın. Yapmanız gereken, sigara içmeyin, aşırı alkol tüketmeyin. Kanser çok ciddi bir tedavi, emek gerektiren bir tedavi, pahalı bir tedavi, en önemlisi tasarruflu olmak adına bunu önlemek. Önlemenin yolu da bilinçli olmaktan geçiyor.”

Antalya’da sağlık turizminin gelişmesi adına daha çok yatırım yapılması gerektiğini de belirten Prof. Dr. Gürkan, “Antalya’daki sağlık kuruluşlarının, buradaki hocaların, bu kentin şansı olduğunu düşünüyorum ama Antalyalının buna sahip çıkması lazım. 20 tane daha fazla otel yerine, sağlık turizmini etkileyecek 2 girişim daha kurulmalı. Antalya, yurt dışında İstanbul’dan sonra en kolay ulaşılabilir kent, bu alt yapıyı, konaklama tesislerini, bu kentin kullanması gerekiyor” dedi.

“Tek Yapacağınız, Erken Tanıyı Koymak”

Prof. Dr. Ömer Özkan ise erken tanının önemine dikkat çekti. Prof. Dr. Özkan, “Erken tanı çok önemli, birçok kanser tedavisinde çok ilerleme var ama meme, bunların belki de gözle görülür en çok ilerlemesinin olduğu kanser türü. Tek yapacağınız, erken tanıyı koymak, erken tanıyı koyduğunuz an, belki de %90’a yakın kurtulacaksınız, belki de kansersiz yaşayacaksınız” diye konuştu.

Prof. Dr. Özkan, dünyada uygulanıp Antalya’da uygulanmayan bir tedavi olmadığının altını çizdi. Özkan, “Dünyada yapılıp, Türkiye’de yapılmayan, Türkiye’de yapılıp Antalya’da yapılmayan hiçbir şey yok. Bu ülke sağlığa çok iyi para ayırıyor, çok iyi bir hekim kadrosu var ve tüm işlemler yaşadığınız kentte yapılabiliyor. Önümüzdeki 3-5 yıl içinde Antalya’da yaz turizmi kadar sağlık turizmi de Türkiye’nin çok çok ötesinde yer alacak. Sadece tedavi için Antalya’ya geliniyor diye düşünmeyin, yapılan bu işlemler o kentin yaşana bilirliğini, ekonomik düzeyini, kalkınmışlığını, tercih edilebilirliğini gösteriyor. Aynı zamanda, bu bir mikro kulis. Rusya’nın Kazan şehrinden, 10 kişinin buraya onkoloji için tedavi olmaya geldiğini düşünün, bu sayede kabul edilebilirliğimiz oldukça artıyor” dedi.

Yayın Tarihi
28.10.2020
Bu haber 649 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu habere ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!