ÇEVRE

Kayabaş:"​Karacaören suyu değil, Manavgat Suyu!"

Saadet Partisi Mahalli İdarelerden Sorumlu Antalya İl Başkan Yardımcısı Abdulkadir Kayabaş, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.  Antalya gündemini sürekli işgal eden Karacaören suyu  olduğunu ifade eden Kayabaş, “Su, insanın hayatını idame ettirebilmesi için en önemli ihtiyaçlardan biridir. Elbette bu suyun içilebilir düzeyde ve belirli kriterleri sağlayan nitelikli ve temiz bir su olması gerekmektedir.  Antalya’ya verilecek olan Karacaören Barajı suyu temiz değil. O yüzden önerimiz; dünyanın en nitelikli içme suları arasında gösterilen Manavgat Suyudur” dedi

 Antalya’mıza içme suyu olarak dayatılan Karacaören Barajı Suyu’nun içme suyu olabilmenin gerek ve yeter şartlarını sağlamadığını belirten Abdulkadir Kayabaş, açıklamasını şöyle sürdürdü:

 “Bir süredir gündemi işgal eden Karacaören suyu yeniden ilk sıradan gündeme girmiş bulunmaktadır. Karacaören suyu öyle bir su ki; yeri geldi karşısında duran siyasetçiler sahip çıktı. Bir baktınız sahip çıkan siyasetçiler bu sefer karşı çıkmaya başladılar. Biz Saadet Partisi olarak ilk günden bu yana ilmi hakikatler ile konuya yaklaştık ve Karacaören suyunun içilebilir nitelikte bir su olmadığını gördük. Karacaören suyu içerisinde organize sanayi bölgeleri arıtma tesislerinin tarım ve hayvancılık alanlarının bulunduğu çok büyük bir havzadan beslenen ve bu prosesler kaynaklı atıklarla kirlenen bir çaydır. Üzülerek ifade ediyoruz ki; Karacaören suyu atıksu arıtma tesislerinden gelen atıklar tarımda kullanılan böcek sinek mantar zehirleri, Antalya Ankara kara yolunun trafik yükü ile kirlenmekte olan içilebilir niteliğini çoktan kaybetmiş durumdadır. Az önce de ifade ettiğimiz gibi Karacaören Suyu yeniden gündeme gelmiş; içme suyu arıtma tesisi inşaatı ve içme suyu iletim hattı ihalesi süreci başlatılmıştır. Hemşehrilerimize içme suyu olarak dayatılan bu suya ifade ettiğimiz gerekçelerle itiraz ediyoruz. söz konusu Karacaören suyu içme suyu olabilmenin gerek ve yeter şartlarını sağlamamaktadır.

Önerdiğimiz su; dünyanın en nitelikli içme suları arasında gösterilen Manavgat Suyudur. Manavgat suyunu içme suyu olarak şehrimize kazandırdığımız zaman Alanya Konaklı’dan Kemer’e kadar 2 milyondan fazla hemşehrimize kaynak suyunu enerji sarfiyatı olmaksızın doğal eğimle yerçekiminin yardımıyla ulaştırabileceğiz. 80’li yıllardan bu yana Manavgat suyu için İsrail bir taraftan diğer ülkeler bir taraftan para vererek bu suyu elimizden almanın mücadelesini veriyorlar. Biz de diyoruz ki bu su Antalyamızdan çıkmakta ve Antalyalı hemşehrilerimize analarının ak sütü gibi helaldir. Manavgat suyunun kaynağı yerleşim alanlarından sanayi tesislerinden tarım ve hayvancılık faaliyetlerin den çok uzak bir noktada olduğu için temiz bir şekilde korunabilmektedir. Bir kez daha diyoruz ki; #KaracaörendeğilManavgatsuyu! “

 

ANTALYA AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI

Kayabaş, Türkiye’de büyük bir problem olduğunu ve vatandaşların geçim sıkıntısı çektiğinin altını çizdi. Salgından sonra oluşacak ekonomik tablonun daha endişe verici olacağını ileri süren Kayabaş;

Ülkemizde yıllardır uygulanan yanlış ekonomi politikalarına tüm dünyada yaşanan Koronavirüs (Covid-19) salgınının da eklenmesiyle ekonomik ve sosyal alanda yaşadığımız kötü gidişat artarak devam etmektedir diye vurgulayarak; “Özellikle dar ve sabit gelirli kesimlerin geçim şartları gün geçtikçe ağırlaşmaktadır. Hâne halkının salgın döneminde ağırlaşan şartları ve   “Yeni normalleşme” sonrası artarak yaygınlaşmaya başlayan salgın hastalığa karşı alınan tedbirler, çalışma ve yaşama şartlarında beklenen iyileşmeyi ötelemiştir. Hane gelirlerinde gerileme ve daha fazla borçlanma yaşanmaktadır.  Siyasî iktidar, hane halkını karşılıksız desteklemek yerine daha fazla borçlanmayı teşvik etmektedir” diye konuştu.

Kayabaş sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ortada dolaşan rakamlara, enflasyon oranlarına halkımız itibar etmemektedir çünkü çarşı- pazarda neye elinizi atarsanız ateş pahası dolayısıyla mutfakta ise yangın var. Dört kişilik çekirdek ailenin açlık sınırı asgari ücretin üstünde olmaya devam etmektedir. Ücretli çalışanlar ve emeklilerinin daha fazla fedakârlık yapacak gücü kalmamıştır.

Halkımıza çizilen pembe tablo ile gerçeklik arasında bağlantı bulunmamaktadır. Doğru, tutarlı gerçek enflasyon rakamlarına ulaşabilmek adına Saadet Partisi Antalya İl Başkanlığı olarak açlık sınırı, yoksulluk sınırı ve gıda enflasyonunu aylık olarak araştırıp paylaşmaya başlıyoruz.43 temel gıda maddesinin fiyatını araştırdığımızda 2020 Kasım ayında Antalya’da 4 kişilik bir ailenin dengeli ve yeterli beslenebilmesi adına gerekli gıdalar için harcaması gereken miktar; yani Kasım 2020 açlık sınırı 2.574,90 tl olmuştur. Aynı dönemde gıda harcamasına ek olarak insanca yaşanabilmek adına giyim, konut (kira, elektrik, yakıt, su v.b.), ulaşım, eğitim, sağlık ve çeşitli mal ve hizmetler için ödenmesi gereken miktar olan  Kasım 2020 yoksulluk sınırı ise 9.029,79 tl olarak gerçekleşmiştir.”

KÖMÜR MADENİ RUHSATI İPTAL EDİLSİN

Antalya Dereköy’de yapılması planlanan Kömür madenine verilen ruhsatın derhal iptalını ve Madenin yapılmasını istemiyoruz diyen Saadet Partisi Mahalli İdarelerde Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Kayabaş, “Antalyamızda gündem maddesi olarak takip edilmesi gereken konulardan bir tanesi de Dereköy Korkuteli’nde yapılması planlanan kömür madenidir. Bölgenin tarım ve hayvancılık merkezlerinden bir tanesi olan ve aynı zamanda antik Roma'dan kalıntılar bulundurduğu da bölgeye Kömür madeni yaplması için gelin görün ki İl Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile İl Kültür Turizm Müdürlüğü maden ruhsatına olur verdi. Ruhsatların bir an önce iptal olmasını talep ediyoruz. Gerek Korkuteli ilçe başkanlığımız gerekse bizler konuyu yakından takip etmekteyiz” dedi.

Kayabaş. Sözlerini şöyle noktaladı:

“Biz Saadet Partisi olarak, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin milletimizin menfaatleri doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak burada gözettiğimiz hassasiyetler var. Öyle stratejik madenler var ki; bu madenler yabancılara kapitülasyonlar verilmeden çıkartılmalı ve ülkemize katma değer oluşturmalıdır. Taş kömürü ülkemizin meydana geldiği jeolojik zaman gereği aşağı yukarı ülkemizin her yerinde çıkartılabilen bir maden ve stratejik öneme de haiz değil.  

Gıda güvenliği konusunda tarım ve hayvancılığa her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Kömür o kadar da kıymetli bir maden olmadığı için taşınması ek masraf getirecek, bu sebeple Dereköy’e kömür yakılarak elektrik üretilen bir termik santral yapılması da gündeme gelecektir. İş bu noktaya geldiğinde kömür madenciliği esnasında ortaya çıkan kirlilik ve tahribat yetmez gibi, insan sağlığını gerek solunum yolları enfeksiyonları ve gerekse kanserlerle direkt olarak etkileyebilecek bir hal alacaktır. Günümüz teknolojileri ve kömür madenciliği alanında ki ülkece kötü tecrübelerimize dayanarak Dereköy’de kömür madenciliği faaliyetine karşı Dereköylü hemşehrilerimizle birlikte hareket ettiğimizin bilinmesini istiyoruz”

 

 

Yayın Tarihi
18.12.2020
Bu haber 1400 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu habere ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!