ÇEVRE

Kayabaş, “Ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez”

Saadet Partisi Mahallî İdarelerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Çevre Mühendisi Abdulkadir Kayabaş, 6 Ocak 2021 tarihli “6831 sayılı Orman Kanununun ek 16. maddesi kapsamında orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine ilişkin yönetmeliğin yürürlüğe konulması” hakkındaki 3413 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Kayabaş: Ormanlarımızın kıymetini Fatih Sultan Mehmet Han’ın “Ormanlarımdan yaş bir dal kesenin başını keserim” sözüyle özümsemiş bir millet olarak; ormanlarımızı, anayasal güvence altına almış ve anayasanın ilgili maddelerine dayanarak bu hazinemizi korumak adına çok katı kanunlar çıkartmış ve orman varlığımızı bugünlere kadar getirebilmiş bir milletiz dedi. Cumhuriyet tarihinde çıkartılan ilk orman kanununun  1937 yılında yürürlüğe alınan 3116 sayılı kanun olduğunu belirten Kayabaş, sonrasında çağın gereklerine daha uygun olarak 3116 sayılı kanunun üzerine bina edilen 6831 sayılı orman kanununun 1956 yılında çıkartıldığını ancak bu kanunun; anayasaya aykırı olarak en büyüğü 2018’de olmak üzere çok kereler değiştirildiğini ve ormanların tehdit altında olduğunu sözlerine ekledi.

Antalyamız 1 milyon hektardan daha fazla orman alanına sahip olan tek şehir olarak orman varlığı sıralamasında en yakın şehirler olan Kastamonu’dan 272.411 hektar, Mersin’den ise 310.528 hektar daha fazla ormanlık alana sahiptir. Kendi yüzey alanının %56,80 oranında ormana sahip olan Antalyamız  1 milyon 146 bin 62 hektarlık orman alanına sahiptir. Hâl böyle olunca orman kanununda yapılan değişiklikler ve bu değişiklikleri uygulayabilmek için hazırlanan yönetmelikler en çok da Antalyamızın ormanlarını tehdit eder durumda diyen Kayabaş söz konusu değişikliklerin Anayasamıza da aykırı olduğunu belirtti.

Anayasamızın 169. Maddesini buraya aynıyla alıntılamam gerekir diyen Saadet Partisi İl Başkan Yardımcısı Çevre Mühendisi Abdulkadir Kayabaş: “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz. Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.

Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.” Şeklinde Anayasanın 169. Maddesini Anayasa kitapçığından okudu ve devamla 12.04.2018 tarihinde 6831 sayılı 1956 yılında çıkartılan Orman Kanununa ek 16. madde olarak ilâve edilen maddenin metnini de  Ek Madde 16- (Ek: 19/4/2018-7139/17 md.)

Orman ve Su İşleri Bakanlığınca, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri bulunan ya da yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan, sınırları Cumhurbaşkanınca belirlenen alanlar, Cumhurbaşkanınca belirlenecek usul ve esaslara göre Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tescil edilir. Orman sınırları dışına çıkartılan alanın iki katından az olmamak üzere Devletin hüküm ve tasarrufu altında veya Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar Orman Genel Müdürlüğüne orman tesis etmek üzere tahsis edilir.

Birinci fıkrada belirtilen alanlarda 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22 nci maddesinin kadastrosu yapılmış olan yerlerin ikinci defa kadastroya tabi tutulamayacağına ilişkin hükmü uygulanmaz.

Birinci fıkra kapsamında orman sınırları dışına çıkarılacak alanların tespiti maksadıyla, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca yeteri kadar orman kadastro komisyonu görevlendirilir ve bu tespit sırasında ilan süresi bir hafta, itiraz süresi bir ay olarak uygulanır. Bu Kanunun 1 inci maddesine göre ilk defa yapılacak orman kadastrosu uygulamasındaki işlemlere ilişkin sürelerde de üçüncü fıkra hükümleri uygulanır.

(Ek fikra:21/12/2019-7201/2 md.) Bu madde hükümleri bu Kanunun 16 ncı, 17 nci ve 18inci maddelerine göre izin verilen orman alanları ile 23 üncü, 24 üncü ve 25 inci maddelerine göre belirlenmiş özel statülü orman alanlarında, 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında sınırları tespit ve ilan edilen kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, turizm merkezleri, turizm bölgeleri ve turizm alanlarında, Orman Genel Müdürlüğünün bina ve tesislerinin bulunduğu orman alanlarında, tohum bahçesi, tohum meşceresi, gen koruma  ve özel ağaçlandırma için tahsis edilmiş orman alanlarında uygulanmaz. Şeklinde birebir okuyara;k anayasa maddesine göre 31.12.1981 tarihinden önce orman vasfını kaybeden alanların orman alanından çıkartılmasına ancak bilimsel çalışmalar neticesinde kesin bulgularla müsaade edilebileceği belirtilmişken Orman Kanunu  ek 16. maddeye göre ise orman alanından çıkartılma tarihi ek maddenin yürürlük tarihi olan 19 Nisan 2018 tarihine alınarak 36,5 yıl ileriye alınmıştır. Hukuk erkleri sıralamasına göre Anayasa en üsttedir ve yasalar anayasa ile çelişemez, ters düşemez eğer ki böyle bir uyumsuzluk var ise anayasanın dediği olur. Yukarıda ayrıntılarıyla izah ettiğim gibi ek madde anayasa ile çelişmekte ve çıkarılan ek maddenin uygulama yetkisi de ek madde yürütme yönetmeliği ile Cumhurbaşkanına verildi yani Cumhurbaşkanı kararı ile orman bölgeleri yapılaşmaya açılabilecek”  dedi.

Kayabaş: Biz, Saadet Partisi olarak yeraltı- yer üstü zenginliklerimizin bu toprağı bizlere vatan yapabilmek için kanlarını sebil eden şehitlerimize ait olduğunu düşünmekteyiz. Bu gerekçeyle yeraltı yerüstü zenginliklerimizden olan gerek madenlerimiz, gerek ormanlarımız hususunda millî bir duruş sergilenmesi gerektiğini açıkça ifade ediyoruz. Anayasa profesörlerinin görüşlerine başvurduğumuz zaman Anayasanın 169. maddesine göre yasama ve/ veya yürütmenin ormanlarımız üzerinde tasarruf yetkisinin yok denecek kadar az olduğunu ancak ve ancak ormanları ihya etmek amacıyla çalışmalar yapılabileceğini söylemekteler. Öte yandan birçok ormanlık alan orman vasfını dahi kaybetmeden hukuki dava konusu olduğu halde bu faaliyetlere (yapılaşma, madencilik vs) açılıyorken, bu alanların orman vasfını yitirmiş olarak gösterilebilecek olması bu değişiklik ile ilgili herkesin aklına gelecek ilk husustur. 2018 Nisan’dan önce yakılan ve hâlen ağaçlandırılmamış alanların durumu ne olacaktır diye sorarak; Geçtiğimiz Kasım ayında TBMM Genel Kurulunda görüşülen “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile maden ve enerji şirketlerine sınırsız imtiyaz ve denetimsizlik yolunu açacak olan 6’ncı maddeyi de göz önüne aldığımızda konunun vehameti iyiden iyiye anlaşılacaktır diyen Kayabaş, yargının her geçen gün daha da siyasallaştığı, yerel mahkemelerin Anayasa Mahkemesi kararlarını kabul etmediği, Ormanları korumak adına verilen yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen devam eden orman talanlarını gördükçe halkımıza bu gerçekleri anlatmaya devam edeceğiz dedi.

Yetkililere düşen ise doğal dengeyi bozan adımlardan kaçınılması, ormanlarımızı, su kaynaklarını, toprağımızı muhafaza edilmesidir. Bakınız; 2019 yılında en az 75 bin hektar orman ekosistemi tümüyle yok edilmiş ya da çeşitli düzeylerde zarar görmüştür. Buna karşılık, toplam 30 bin 349 hektarda yeni orman ekosistemi oluşturma çalışması yapılabilmiştir. Bu verilere göre, ülkemizde yalnızca 2019 yılında 45 bin hektar orman ekosistemi azalmıştır. Bu veriler endişe vericidir, içinde yaşadığımız iklim krizinin de sebeplerinden birisidir. Tüm dünyada açlık, kıtlık beklentisinin yükseldiği şu günlerde ormanlarımızın kıymetinin farkında olarak bu adımdan ivedi geri adım atılmalıdır diyen Saadet Partisi Antalya İl Başkan Yardımcısı “Sesimizi değil sözümüzü yükselterek iktidara geldiğimizde tam manasıyla bir rehabilitasyon dönemi başlatarak verilen tüm zararları düzelteceğimizi de kamuoyunun dikkatlerine sunuyoruz umutvarız, değişim ümidiyiz” diyerek açıklamasını tamamladı.

Yayın Tarihi
10.01.2021
Bu haber 1000 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu habere ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!