Aşağı yukarı tüm dünya erkeklerinin göz bebeği bir oyundur Futbol..Yıllardır kendi kendime gözlemlediğim kadarıyla özel bir terapi sporudur.Bulduğunuz boş sahalarda koşturup fazla enerjinizi tüketerek rahatlarsınız.Birer takıma gönül vererek ,maçlarını izlemeye gider ,bağırıp çağırarak stres atarsınız.Evde annenize ,babanıza mı kızdınız,iş yerinde amirinize müdürünüze mi sinirlendiniz, evde eşinizle mi kavga ettiniz ,en güzel boşalacak,rahatlayacak yeriniz futbol sahalarıdır.Bağırın bağırabildiğiniz kadar.Oh deyin,vah deyin,yuh deyin,canınız ne çekerse bağrın çağırın.
Bu sözlerime erkekler alınmasın .Artık kadınlar da türübünlerde yerlerini alıyorlar.
Her halde onlar da bağırıp çağırıyorlardır.
Bana sorarsanız ,son beş yıldır futbol karşılaşmalarının alayıyla yatıp kalkıyorum.Eşimin tutkusundan dolayı.Gençliğinde oynardı da. Geçirdiği rahatsızlıklardan dolayı şimdi yalnız tutkulu bir izleyici. Mutlu olmasını düşündüğüm için bana da dişimi sıkarak katlanmak kalıyor.Doğrusunu söylemek gerekirse hiç de estetik bulmuyorum.Birbirlerini itip kakan,tekmeleyen, sedyelik eden sporsuları sevmemi kimse benden beklemesin.Takım tutmak sorununa gelirsek,eşim anadan doğma bir Beşiktaş taraftarıdır. Futboldan hoşlanmamama karşın ,ben de bir Fenerbahçeliyim.Işıklar içinde olsun komşumuzun oğlu Cemal ağabey, Fenerbahçe de oynardı. Ben dört yaşındaydım .Bir gün bütün mahalle çocuklarını toplayarak hepimize Fenerbahçeli olmamızı anlatmıştı.Çok sevilin bir insandı.Onun hatırına Fenerbahçeli olmuştuk.Kırk yedili yıllardan söz ediyorum. Diğer çocuklar ne yaptılar bilemem ama ben halâ sözümdeyim.Eşimin takımının maçları olduğunda üzülmemesi için inşallah kazanırsınız diye tüm içtenliğimle dua ederim.O Fenerbahçe yenilirse keyiften uçar.Futbol tutkusu demek öyle bir şey.
Nerden nereye ? ortalık çalkalanıp duruyor.E futbolcular da eksik kalacak değiller ya ,onlarda birbirine girip çıkmaya başladılar.Galatasaray’dan söz ediyorum.Onların da hatırları kalmasın.
İnsan belleği çok ilginç.Sizlerde de öylemi bilemem ama olaylar ,yaşananlar beni zaman zaman geçmiş yıllara götürüveriyor. Bizler eskiden internetlerle tanışmamıştık. Yoktu.Sokakta beş taş,körebe, saklanbaç,kovalanbaç , beş taş ,yakan top oyunları oynayarak mutlu olurduk. Bir de bayram yerlerine gelen cambazlara götürürdü büyüklerimi. Sonradan onların yerini sirkler aldı. Cambazların gösterilerini izleye kaç kişi kalmıştır bilemem. Gergin gerilmiş bir ip üzerinde dengesini sağlayarak yürüyen cambaz şarkı da söylerdi. İzleyenler de keyifle ona katılırlardı.
(Oy dingala dingala ,/ kömür de koydum mangala ,/ Ayşe de Fatma dostum var,
Çalkala yavrum çalkala./ Babamdan miras kaldı,/onu da kızlar aldı./ Bu kızların yüzünden ,ayağımda pantol kalmadı./
A benim mor çiçeğim / sen doldur ben içeyim ,bahçeler de maydonoz / gel bize bazı, bazı .)
Belki dahası da varmıştır ama ancak bu kadarını anımsayabildim. Ne cambazlarımız varmış değil mi ? Dünyaca çalkalanıp duruyoruz. Amerikası ayrı,Asyası ayrı,Afrikası ayrı Avrupası ayrı.