TÜRKOLOG

Darbe Teşebbüsü Oldu Ne Yapalım'

Tek Cevap;

Vatan, bayrak, istiklal Marşı etrafında

Kenetlenelim.

Vatan, Bayrak, İstiklal Marşı vazgeçilmezlerimizdir.

Vatan tehlikede iken,

Fikirlerimizin farklılığı, kavgasını vermemizin zamanı değil.

Vatan olmazsa,

Farklılıklarımızı savunamayız.

Devletimizin kurucusu büyük Atatürk dememiş mi ki;

Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.”

Milletimizin birlik ve beraber yaşama ruhu,

Şimdilik darbeyi önledi.

Daha da bu beraberliği pekiştirmemiz lazım.

Milletimiz ve asker, polis güçleri arasındaki beraberliği güçlendirmemiz lazım.

Tehlike büyük!

Bu darbe başka darbelere benzemiyor.

Ben bütün darbeleri yaşadım.

Meclisi bombaladılar, sivilleri öldürdüler.

ABD güdümlü darbeci çete, döndü döndü meclisi vurdu.

Meclisin savunma mekanizması yok mu ki?

Döne döne vurdu meclisi…

Milletin beyni Tanrı’ya mı emanet?

Milletvekillerimiz cesaretle Meclise koştular.

Bu çok güzel.

Bombalanan meclisin sığınağına inmek istemişler.

Sığınağın anahtarını bulamamışlar.

Sığınak ta kir pas içindeymiş.

Öyle yansıdı basına.

Türk Milleti’nin bir anlık gafletini

Affetmez düşmanları.

Herhalde yaşadığımız bu akıl tutulmasından

Akla ulaşacağız bu darbeyle.

Türkiye’nin Ortadoğu politikasındaki sapmayı,

Affetmedi;

Üst akıl dedikleri şey.

Devletimiz Suriye’nin kuzeyindeki koridorun kurulmasını istemiyor,

Ordumuz geçit vermiyor,

PKK mevzileri yerle bir edildi,

Hendekler düzlendi.

Bu eylem emperyalizmin işine gelmiyor.

O halde ne yapmalı?

Yerli uşaklarıyla ordu tasfiye edilmeli.

Bu darbe hareketi,

Ordunun tasfiyesi,

Türkiye’nin bölünmesi hareketidir.

Türk Milleti geçit vermedi.

Hiçbir zaman da vermeyecek.

Fetöcu çete,

Genel kurmay başkanımızın boynuna kement attı,

İmzaya zorladılar,

Darbeyi imzalatamadılar.

Cumhuriyet sonrası tüm darbeler,

ABD çıkarlarıyla Türk Devleti’nin çıkarları çatıştığı zaman yapıldı

HEP.

Menderes Rusya’yla İskenderun Demir Çelik Fabrikası’nı kurdu.

Darbe yapıldı.

Başıyla ödedi.

İsmet Paşa Kıbrıs’ı bombaladı.

ABD başkanı Johnson mektup yazıp,

Ülkemize ambargo uyguladı.

Kıbrıs’ın bombalanmasını, 1954’te yapılan ikili anlaşmalara aykırı buldu.

Bu anlaşmada;

ABD’den alınan silahlar, onun izniyle kullanılacaktı.”

İsmet Paşa, dışişleri bakanı Muammer Erten’i Rusya’ya gönderdi.

Dışişleri bakanı on fabrika projesiyle döndü.

Kurulan Seydişehir alüminyum Fabrikasının bedelini Türk Milleti,

Limon, portakal, fındık, fıstıkla ödedi.

Arkasından, Türkiye’de iç karışıklıklar arttı.

Kürtçü hareketler organize edildi.

Alevileri tongaya bastıramadılar.

Sağ sol hareketlerine hız verildi.

Kominizmle mücadele dernekleri kuruldu.

Rusya düşman gösterildi.

Gençlerimiz,

Sağcı - solcu diye bölündü.

Birbirlerini öldürür hale geldiler.

Arkasından Amerikancı 12 Mart 1971 muhtırasıyla,

Sivil hükümet indirilip,

Kukla Nihat Erim hükümeti kuruldu.

Teknokratlardan, bakanlar kurulu teşekkül ettirildi.

Anarşinin önü alınamadı.

Vatanı sevdiğini söyleyen solcu ve ülkücü gençler,

Birbirlerini öldürüyorlardı.

Solcular “Bağımsız Türkiye” diyorlardı,

Ülkücüler “Miliyetçi Türkiye” diyorlardı

Aynı şeyi söylüyorlardı.

Fakat birbirlerini öldürüyorlardı.

Amerikan ve İngiliz güdümlü,

Dini yapılanma yeraltına çekildi.

Kur’an Kurslarıyla, ışık evleriyle,

Büyüyüp serpildiler.

Arkasından 12 Eylül 1980 darbesi geldi.

Darbeyi yapan general Kenan Evren,

Ben bir hoca çocuğuyum” dedi.

Anayasaya okullarda Din dersini mecburi koydurdu.

Devletimizin Laiklik ilkesinden taviz verilmişti.

Yaşadığımız sonuç, bu gelişimin sonucudur.

Devletimiz, “Laik, sosyal hukuk devletinden

Sapmamalıdır.

Demokrasimizi, bu ilkeyle geliştiririz.

Herkes kendi fikirlerini, karşı görüşe kin duymadan,

Özgürce savunmalıdır.

Laiklik,

Sarılacağımız en sağlam iptir.

Hukukun üstünlüğünü,

Bağımsız irade sahibi birey korur.

Bağımsız irade,

Şeyhler ve dervişlerden aklımızı uzak tutarak kazanılır.

Her yüzyılda bir mürşit beklenmez.

Tanrı’nın yollayacağı mehdi beklenmez.

Son elli yıldır,

Türk insanının beyni örselendi.

Genç beyinler,

Dini ve ideolojik yapılara yönlendirildi.

Kişiler beyinlerini kontrol edemez oldular.

İnsanlarımızın beyinlerini kontrol eden,

Mücahit Erbakanlar,

Başbuğ Türkeşler

Ve dahi;

Bir sürü şeyh, derviş meczup türedi.

Yaşadığımız süreç,

Bu gelişimin sonucudur.

Arthur Köstler’in tespiti doğrudur.

Diyor ki;

İdeolojik yapılanmalarda,

Beynimiz sanki istek ve inancımızmış gibi,

Yukarıdan gelen saçma emirleri bile kabul etmeye alıştırılır.”

İdeolojik yapılarda insan beyni köleleştirilir.

Beyinlerini satanlar,

Bu darbeyle kendilerine gelir mutlak.

Beyinlerimizi, vatan bilinci etrafında,

Millet, ordu, polis işbirliği idealinde birleştirmemiz lazım.

Türk Milleti’nin geleceği bu ideale bağlıdır.

Bizim insan sermayemiz 79 milyon kişidir.

Bu sermayeyle geleceğe yürüyeceğiz.

Herkes aklını başına almalı.

Birey olduğunun farkına varmalı.

Titremeli, kendine dönmeli.

Dememiş mi Yunus Emre;

Seni deli eden şey yine sendedir sende.”

Yayın Tarihi
02.08.2016
Bu makale 1694 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!