Zalim

Et sote, döner, künefe, üzerine kremayla “evet” yazılmış avokadolu pasta...

Bunlar bir lokantanın yemek listesi değil...

Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edildikleri görevlerine dönebilmek için, günlerdir açlık grevi yapan iki eğitimcinin sosyal medyadaki mesajlarının altında, bazı “insanların” paylaştıkları yemek fotoğrafları!

Bu fotoğrafları gönderenlerin Batı Şeria'da “Cezaevi şartları iyileştirilsin” diye açlık grevi yapan Filistinlilerin bulunduğu hapishanenin önünde mangal yapan, bir grup faşist İsrailli’den ne farkları var?

***

Bu ülkede bazı “insanlar”, ölen bir çocuğun acılı annesini de acımasızca yuhalamışlardı!

***

Bartın’da bir gösteri sırasında biber gazından etkilenerek kalp krizinden ölen emekli öğretmen Metin Lokumcu’yu hatırlar mısınız?

Gazeteci Ruşen Çakır, zamanın Başbakanı Erdoğan’a “Ama öldü efendim” dediğinde; “Ben bilmem... Elinde taşla, bir emekli öğretmeni görmem. Çünkü o taşların karşısında ben vardım. Ben de Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanıyım” yanıtını almıştı!

Erdoğan bir vatandaşının ölümüne bu kadar duyarsız yaklaşınca, Erdoğan’ın taraftarları ne yapsın?

İçlerinden birisi katıldığı bir televizyon programında,"Adam Başbakan'a karşı gelmiş. Ölebilir tabii!" deyince, program konuğu gazeteci - yazar Ece Temelkuran, adama hayretle "Siz ne zaman bu kadar zalim oldunuz?" diye sormuştu!

***

Peki ya Atatürk’e edilen hakaretler ve bu iktidar döneminde iyice hız kazanan tarihimizi çarpıtarak “Atatürksüz tarih yazma” çabaları farklı mı?

Bir okul temsilinde Atatürk’ü oynayan öğrencinin “Beni Anadolu’ya Padişah Vahdettin gönderdi” demesinin; Meclis Başkanı’nın Atatürk’ün adını anmadan Meclisin kuruluş gününü kutlamaya çalışmasının; Atatürk’ün kurduğu CHP’nin Genel Başkanının bu Meclis Başkanı ile gülerek poz vermesinin üzerinden henüz bir ay bile geçmedi.

Son günlerde Atatürk’ümüze hakaret eden şerefsizler bu cesareti nereden buluyorlar?

Çanakkale Zaferi kutlamalarında ve her yıl şehitler için okutulan hutbede Atatürk’ün adının “unutulması!”; A.K.P.’li Belediye Başkanının Atatürk’ü aşağılamaya çalıştığı “şekerli kahve” fıkrası; Anıtkabiri dümdüz etme tehditleri; Mecliste tuğralı davetiyeler göndererek Atatürk’ü idama mahkûm eden Vahdettin için kutlamalar yapılması; Meclis kürsüsünden Kemalist rejimin faşist olmakla suçlanması; Dersim olaylarını Atatürk’e dayandırma çabaları; Atatürk’e “ayyaş” yakıştırması yapılması; Atatürk düşmanı çakma tarihçilere, sarayın ve A.K.P.’li Belediyelerin gösterdiği büyük ilgi; Her gün sosyal medyada Atatürk’ü ve sevenlerini “dinsiz” ya da “İslam düşmanı” olmakla suçlayan yüzlerce trol...

***

Atatürk’e son yapılan hakaretlere karşı Erdoğan’ın yaptığı üstünkörü yorum bile bazı kötü niyetlilerin iştahını kabartabilir. "Şüphesiz ki annelerin, eşlerin bu işe karıştırılması son derece çirkin.” diyor. Sanki anne ve eş hakarete karıştırılmazsa, problem yokmuş gibi

Kendisine karşı yapılan eleştirileri bile hakaret olarak gören ve hiç hoşgörü göstermeyen Erdoğan, Atatürk’e yapılan hakaretlere biraz daha duyarlı davranmalı.

***

Son günlerde, özellikle yandaş medya internette yayınlanan bir videoyu “Türk halkının yardımseverliği kanıtlandı” başlıklarıyla abarttıkça abartıyor!

Birkaç oyuncu, lokantalarda yemek yiyenlerin yanına yaklaşarak yemeklerinden ya da içeceklerinden bir lokma veya bir yudum alıp alamayacaklarını soruyorlar. Sorulan herkes yemeğini ya da içeceğini paylaşmayı kabul ediyor. Hiç hayır diyen olmuyor!

***

Diğer taraftan; Bir lokma ekmek istedi diye dövülen, buzdolaplarına hapsedilen, üzerlerine kaynar sular dökülen mülteci çocukları var...

Boğaz Köprüsünden ya da yüksek bir binadan atlayarak kendini öldürme noktasına kadar gelen umutsuz insanlara “Atlasana be!” diye bağırabilen vicdansızlar var...

Tecavüz edilen bebekler, dövülen, öldürülen kadınlar var...

Aldatılan, kandırılan, eğitimsiz bırakılan insanlarımız var!

***

Hani hep deniyor ya; Türk halkı ikiye bölündü diye...

Siyasetçilere büyük sorumluluk düşüyor. Onlar yukarıda tepiştikçe, halk aşağıda bölünüyor.

Bir milletin kurtarıcısına, bir ülkenin kurucusuna hakaret edenler ve onu tarihten silmeye çalışanlar oldukça, toplumsal birliği sağlayamayız!

Yemeğini tanımadığı bir yabancıyla paylaşmayı kabul edecek kadar iyi insanlarla, açlık grevi yapanlara yemek fotoğrafı gönderecek kadar zalim olanları bir arada yaşatamayız!

***

Lafa geldi mi; “Asil Türk milleti”...

Tarihimizde birçok örneği olduğu gibi; Asil insan düşmanına bile saygı duyabilendir!

Yani; Ya adil, sevecen ve merhametlisinizdir, ya da vicdansız ve zalim...

İkisi bir arada olamazsınız!

Yayın Tarihi
17.05.2017
Bu makale 2804 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!