Geçtiğimiz hafta, dünyanın 25 ülkesinin emperyalizm karşıtı gençleri beş gün boyunca ülkemizde bir araya geldiler.
Anti-emperyalist ki..
-yalana, talana, soygun ve sömürü felsefesine “hayır” diyen tertemiz, dopdolu genç beyinlerdi bir araya gelenler.
Toplumsal düzende hemen her şeyin din örtüsü ile örtülmeye, geleceğin ise ortaçağ doktrinleri ile oluşturulmaya çalışıldığı günümüz Türkiye’sinde çağdaş uygarlık söylemleri ile yola çıkmış bir Türkiye Gençlik Birliği var ülkemizde ki..
Yüreklerimize su serpilmekte.
Kadınların araç kullanmalarına çok yeni izin verilen diğer yandan yine kadınların örtünmelerinin sadece kendi istekleri dahilinde olduğu hükmüne varılan Suudi Arabistan’da dahi çağa ayak uydurmak alametleri baş gösteriyorken, 95 yıl önce kurulan laik, demokratik, sosyal hukuk devletimiz Türkiye Cumhuriyet’ inde olan bitenlerin neyin alameti olduğu sorusu geliyordur muhakkak her aklı başında yurttaşın aklına.
Efendim tüm olanlar emperyal zihniyetin saldırısıdır yine emperyallerin maraba gördükleri yeryüzü halklarının üzerinden yaşatılmaya çalışılan.
Günümüzde olan biteni ve nedenlerini anlayabilmek için tekrar etmekte fayda var.
Emperyalizm; Bir ulus veya devletin gücünün ve etkisinin kendi sınırları ötesindeki halklar üzerinden, rızaları olmaksızın kontrol altına alınarak kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunup yayılması demektir kısaca. Gerçi yeni dünya düzeni deyip, karşı güç oluşturma ihtimali üzere ulus devlet yapısının da parçalanmasını formülüze eden globalleşme süslü söylemli yayılma, meyvelerini vermektedir artık. Tam da ülkemde olduğu gibi.
Ancak; Meyveler kimden alınıp kime verilmiştir sorusu gelmeli, olan-bitenin ne olduğunu anlamak isteyen yurttaşların akıllarına.
Lafı gevelemeden; Üniter devlet yapısı ile yine Anayasa’sından aldığı yetki ile Türkiye Cumhuriyet’ine hükümet edenler, ülkenin yaşam kaynaklarını yabancılara satma uygulamaları ile emperyallerin taşeronluğunu yaptıklarını alenen kanıtlamışlardır artık.
Meyve bambaşka menfaatlere dönüşerek el değiştirmiştir zira.
Tıpkı; Beyaz adamın, Kızılderili’lerin ellerine incil’i verip, topraklarını ellerinden alıp, halkını da köleleştirdiklerinde olduğu gibi.
Bitmedi; Türkiye Cumhuriyet’inin 95 yıl önce kadını ile erkeği ile çocuğu ile yaşlısı ile kazandığı çağdaş, aydınlanmacı kazanımlarından uzaklaştırılmak istenmesi, çağdaş ve aydınlanmacı ilke ve devrimlerinin sulandırılması gayretleri, ulusal marşımızın dahi gündeme getirilmesi ülkemizdeki emperyal karakteristiğindeki yayılmacılık olmayıp nedir daha başka.
Tüm bunları sorup / sorgulayan, farkında olup farkındalık oluşturmak isteyen tertemiz beyinli dünya gençleri yanyana geldi geçtiğimiz hafta bu ülkede, Türkiye Gençlik Birliği nezdinde.
Var olun, çok olun çağdaş ve aydınlanmacı gençler.
İyi ki varsınız.
Sağlıcakla..