ANKARA'DAN

Utangaç gelin, Cadaloza dönüşmedikçe

Bugün Mayısın ikinci pazarı, gelenekselleştiği üzere, "ANNELER GÜNÜ". Yani, Kadınlar'ın günü. COVID-19 uluslararası salgını sebebiyle mağaza ve dükkanlar ne durumda bilmiyoruz ama, sanal satış mağaz/dükkan/organizasyon reklamlarından ortalık yıkılıyor.

--Büyük Anneye, kızı-oğlu; Ona Büyük Annenin torunu, Torununa varsa eşi, sevgilisi vs uzayıp gidiyor kutlama armağan zinciri.

--İyi de bu toplumun aile düzeni bu değil ki artık.

--Atatürk'ün Kurtuluş Savaşında yoldaşları, Halide Onbaşıları, Kara Fatmaları, Çete Emir Ayşeleri, başlarında erkeksiz Alanya'dan develere yükledikleri silah, gıdaları Afyona, Sakaryaya, Dumlupınara taşıyan Atike Ninelerimin kurdukları CUMHURİYETİN, kadın emeğini hiç saymayacağım bile.

--"Dindar Nesil yetiştireceğiz diye, emperyalizmin kölelerini yetiştirdiniz. Yok, "Kadının yeri evidir", yok Kocasının dizinin dibidir, çocuklarının başıdır, başını ört, kıçını ört v.s , v.s.

--Bir şey televizyonlara çıkacak kadar konu olmuşsa, ya çok önemlidir ya da bir şeye malzeme yapılacaktır. Satış ve pazarlamanın en önemli ögesidir. Kapitalizminde pek hoşuna gider.

--Sokaklarda neler oluyor bilmiyorum. Ama şehrin bazı kuytu sokak ve caddelerde tesettürlü tesettürsüz, kara çarşaflı çarşafsız, başı kıçı açık kapalı, ne arar isen olan kadınlar, hatta yetmemiş gibi eskiden kuzey komşulardan gelenler vardı; şimdi ise Afrika'nın en kuytu köşelerinden karanın bütün tonları kol geziyor ortalıkta.

--Çareli çaresiz. Gönüllü gönülsüz. Güzel çirkin. Bir şey fark etmiyor, her malın bir alıcısı var. Bu kapitalizm ve neoliberalizmin bir gereği.

--Tabi, mevcut iktidara firesiz oy verip, dağları, ovaları, dereleri, suları, ormanları yağmalattıkdıktan sonra, şafağı atıp, eline çapasını alan ve yiğitçe direnen kadınlar, Anala da var.

--İnsanlığa hizmet için hastanelerde, okullarda, fabrikalarda, bilim merkezlerinde gecelerini gündüzlerine katıp, saçını başını dağıtıp kendini heba, feda, kurban eden kadınlar da var.

--Çaresizliğin zirvesinde, anaların babaların vicdanları sızlaya sızlaya, kızlarının gözyaşları aka aka, gıkları çıkmadan, nikahsız kullanılsın diye "kadın" olarak verilen, satılan kadınlar da var; imam nikahlı ikinci, üçüncü "karı" olarak verilen kadınlar, Analar da var.

--Daha say say bitmeyecek kadar kadın, anne, insanın dişi cinsi var ortalıkda. Yüzlerini, gözlerini, sözlerini renk renk boyayan, örten ama göz bebeklerine hüküm edemeyen kadınlar.

--Gönülsüz, çaresiz, kimsesiz, işsiz, güçsüz, Analar ve kadınlar.

--Nereyi, nasıl açar iseniz açın, sağlıklı bir beyin ve sağlıklı bir vicdan için kadın her şeyden önce insandır. Birinin öteki yarısı.

--İnsanlık tarihine bakınca 300 bin yıldır, canlı evrenin insan türünün erkek ve dişi türünü görebiliyoruz.

--Sonra, 100 bin yıldır da ateşi buluyor ve küçük yerleşik topluluklar oluşturmaya başlayınca da iş bölümü ile birlikte, cinsiyetlerin paylaştığı roller ortaya çıkıyor ve ilk KADIN-ERKEK olayını görüyoruz.

--Burada çoğu kişinin atladığı bir olay var, o da KADIN'ın fiziksel "kadın" değil de, "DİŞİ", dişil özelliği, doğurganlığı.

--İlk insanı İster "Adem ile Havva" olarak alın, ister Primatlar (iri beyinli yüksek memeliler ve insan gibi insansıların yanındakiler gibi Primatları alın, bunların 85-55 milyon yıl önce tropikal ormanların ağaçlarında yaşamaya uyum sağlamış, beyinleri gelişmiş küçük kara memeliler) olduğunu görürsünüz.

--Bu özellikler içinde "dişi" cinsin çok özel bir özelliğini daha görürüz. Kendi neslinin (İnsan) devamını sağlamak için, en güçlü dülü, en güçlü karşı cinsinden (erkek) almasıdır. Bu da insanın dişi cinsinin "Ana" özelliğidir. Düşünen, planlayan, organize eden, doğuran, büyüten, yetiştiren, kısaca üreten.

--O halde, insanın dişi cinsi açısından denge ne zaman bozuldu, ya da bu denge bozuk mudur.

--Tek tanrılı dinler ile başlayan gerileme süreci, uluslararası alanda yaygın olarak 1789'da devrime destek ile Kadının rolü öne çıkmıştır.

--Örnek Ülkemizde, üretim içinde olan kırsal kesimde kadın için ailenin ve diğer kişilerinin yaşadığı sorunları yaşar. Ne zaman kasabalara doğru gelinse, tutuculuk, kanın evine kapanması, hele bir de yokluk ve yoksulluk eklenince işin içine, kadın için yaşam çekilmez olur.

--Peki, Kadın-Ana-Kız açısından çekilmez durum nedir.

--Sömürünün payandası ve bir parçası olmak mı, yoksa, kendisi, kızı, neslinin ve ülkesinin geleceği için aydınlara yarınlara bayrak açmak mı? İşte burada sorun;

--Kadınların, insanın dişi cinsinin ANNELER/KADINLAR Gününde çiçek, hediye beklemek mi olmalıdır, yoksa;

--İnsanın dişi cinsinin tarihsel görevi gereği bu kötü kaderine isyan bayrağını açıp, "Utangaç gelin mi, yoksa Cadaloz mu" olacağına karar vermesinde yatmaktadır.

--Karar sizin.

--Ben bir erkek olarak, benden bu kadar.

--Bütün Kadınların, ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN!..

Yayın Tarihi
09.05.2021
Bu makale 1068 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!