Türk Patronları; gerçek bir başarı öyküsü.

Gelişmekte olan Ülkelerde yatırımcı olmak, kendi öz sermayesi, teşvik veya kredi ile işleyen bir ekonomik yapı meydana getirerek istihdam yaratmak, Ülkenin ekonomisi ve geleceği adına kulağa hoş gelen şeyler. Olası tüm risk faktörlerini tek başına sırtlanmak, işletmeyi ayakta tutmak için sıkıntılı süreçlerden geçmek, herkesin alışık olmadığı durumlar.

 

Karşıdan bakarken gıpta edilen, çoğu zaman kıskanılan, Ülkenin ekonomisine

ve gelişmesine katkıda bulunan işletme sahiplerinden, kısaca patronlardan bahsediyoruz. Bazen bir fabrika, bir Otel, bir üretim tesisi veya bir imalathane sahibi olarak çıktılar karşımıza.

 

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana var olan, ilk yıllarında devlet tarafından kurulan ufak ve rta ölçekli sanayi tesisleri, daha sonra özel sektör yatırımları ile kar topu misali çoğalarak günümüze kadar geldiler. Türkiyede onca yıldır baş gösteren bir takım siyasi ve ekonomik belirsizliklere rağmen, onlar, yeni yatırımlarına durmaksızın devam ettiler, yeni iş sahaları yarattılar, insanlara aş verdiler. İlk başlarda çok az kişiydiler, kalkınma hamlelerinin gereksinimi olan zamanın ihtiyaç ve gereksinimlerine uygun olarak hareket ettiler.

Ülkede mevcut olmayanı meydana getirmek adına, yenilikçi hamlelerine her geçen gün bir yenisini daha eklediler. Birçok sektörde aktif bir başrol oyuncusu kimliğini sergilediler.

Azimle ve yılmadan atılımlarda bulunarak, kendi alanlarında adeta ekol oldular.

Ülke ekonomisini sırtlayarak bugünlere kadar gelen bu ailelerin ikinci ve üçüncü kuşak üyeleri, halen üzerlerine düşen görev ve sorumlulukları fazlası ile yerine getirmektedirler.

 

Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik değişim ve kriz süreçlerinde yaşanan zorluklar, onları yıldırmadı. Bazıları ciddi ekonomik sıkıntı içine girmiş olsa bile, kısa sürede toparlandılar, bunun yanında çoğu, fire vermeden yollarına devam ettiler. Küçülen ekonomik model örnekleri sayesinde mevcut olumsuzluklara karşı direndiler ve bunda başarılı oldular. Türk işgücü, yatırımcısının ve mütteşebisinin azim, çalışkanlık, pratik zeka ve yaratıcılığına tüm dünya şahit oldu. Başarı öykülerine her geçen gün bir yenisi eklendi. Birçok alanda ödül aldılar, ayakta alkışlandılar. Global dünyanın gelişen şartlarına uyum sağlayarak yurt dışında çeşitli açılımları meydana getirdiler. Başta inşaat sektörü olmak üzere, uluslararası ticaret arenasında büyük ihalelerin sahibi oldular, başarıları sayesinde Ülkemiz gururlandı.

 

Evet, Türk yatırımcısından veya çalışanların deyimi ile, patronlardan bahsediyoruz. Serçe köşklerinde yaşayan, herkes gibi nefes alıp veren, acıkınca yemek yiyen, yorulunca uyuyan, duştan sonra havlu kullanan, yatmadan önce dişlerini fırçalayan, kısacası hayatın içinde hayatı yaşayan, ufku geniş insanlar.

 

Onların başarısı çoğumuz tarafından görülmezden gelindi. Ülke tanıtımında aktif rol oynadılar aslında. Moskovanın yeniden inşaasının başından sonuna kadar olan süreçte gösterilen başarılar, Galatasaray futbol kulübünün Avrupa Şampiyonlar şampiyon olması ile eş değer tutulması gerektiği unutuldu.

Belki de çalışan bir işçiden, bir memurdan, ay sonunu getiremeyen bir memur, bazen boşta gezen bir aylaktan bile daha dert yüklü ve içinde fırrınalar kopan bir gruptan.

Onlar, kendilerini tam ifade edemediler. Doğru yer ve zamanda bulunmalarına rağmen çoğu kez yanlış anlaşıldılar. Bürokrasinin ağır çarkının dişlileri arasına sıkışıp kalılar. Dürüst ve adil oluşları çoğu zaman gölgelendi, sahte imaj yaratanlar tarafından. Aynı potaya atıldılar, zaman zaman, kötü örnekleri nedeniyle. Bir çoğunu küstürdük. Bir kısmını kaçırttık, arkalarına bakmadan.

El oğlu kucak açtı onlara, teşvik ettiler bu Ülkelerde yatırım yapsınlar diye.

Kolaylık tanıdılar, kendi Ülkelerinde oluşacak ekonomik büyümeye katkı sağlayacak olmaları nedeniyle. Kapılarda karşılandılar, halılar serildi ayaklarına.

 

1970’li yılların Türk sineması ilk kez tanıttı onların imajını geniş kitlelere. Açıldı kapıları, serçe köşklerinin ardına kadar. Hizmetçisi, bahçevanı, şoförü ve aşçısı ile mutlu ve mesut geniş bir aile imajı yerleşti hafızalarımıza. Rahmetli Hulusi Kentmen fazlası ile hayat veriyordu rolüne. Pembe yanaklı, pos bıyıklı, babacan ve adaletli halini pek sevmişti izleyenler. Sert mizaçlı, bir o kadar da yufka yürekli, sözünü esirgemeyen, otoriter, şefkatli ve altın kalpli bu sevimli adam. Çok aradık aslında onu gerçek hayatta, ama bulamadık onun gibi birisini. Zor olsa gerek, bulmak böyle bir imajı. İşler doğru gitmedi her zaman. Asıldı suratlar, zorluklar takip ederken birbirini ardı sıra.

 

Türk ekonomisinin birçok dönemlerinde çığır açmış özel sektör, bugünlere kolay gelmedi, geldiği noktada rahat verilmedi. Aklı fikri işinde, gücünde olan, büyüme hedefine kiltlenmiş, saygın isimlerin yanında elbette sahte yüzlerde ortaya çıktı. Usul ve makama aykırı, yasa dışı yollara meyilli, kısa zamanda köşeyi dönme hayalinde olan pek zihniyet tanıdı bu toplum. Çıkarları ön planda, benden sonrası tufan diyen bozkır çığırtkanları niyetlerini kısa sürede belli ettiler. Yakın tarihimiz, bunlarla ilgili birçok olaylara tanıklık etmiştir.

 

Globalleşen dünyamızdaki çağdaş Türk patron profili, kendini sürekli olarak geliştirmekte ve yenilemektedir. Bu tabii herkes için geçerli değildir. Eğitim, bilgi, görgü, medeniyet kavramları kişiyi olgunlaştıran ve çağdaşlığı yakalamaktaki önmeli faktörlerdir. Farklı özelliklerde olmalarına rağmen, kendilerine yapıştırılmış haksız etiketlerin sıkıntılarını yaşamaktadırlar. Toplumda bulundukları konum itibariyle göz önünde olmaları nedeniyle birçok haksız eleştiri almaktadırlar. Ancak bu olumsuzlukların önüne geçilmesi için patronların bulundukları mevcut durumlarını tekrar gözden geçirmelerinde yarar vardır. Bununla birlikte, devlet yatırımcı kimliğindeki şahışlara kolaylıklar tanıması lazım. Bu değerlendirme için aşağıda kısaca şu görüşlere yer verilebilir.

 

1- Patronun çalışanlarını hergün mutlu ve mesud etme zorunluluğu yoktur.    

    İşyerinin genel çalışma şartları ve sosyal imkanları, maddi tatmin ile  

    Birleştiğinde, çalışanı mutlu etmeye yeterli olması gerekir.

 

2- Monarşik düzende bir işletme, alışıla gelmiş bu yönetim zihniyetini terk edip,

    Kurumsal anlayışı benimsemesi, patronun olması gereken statüsünü belirgin

    hale getirerek çoğunluğa daha kolay ifade edilebilmeye olanak sağlayacaktır.

 

3- İşin aynaya yansıyan yüzü, patronun kişilik yapısının anlaşılmasına imkan

    tanıyacaktır.

 

4- Patron, işletmesinde görev verdiği çalışanları ile yöneticilerinin rutin iş

    Ilişkilerinin mutlaka dışında kalmalıdır. Her türlü bilgi akışı ve raporlama

    yönetici vasıtası ile yapılmalıdır.

 

    Patronun işletme içerisinde doğrudan işe müdahale ettiği durumlar, çoğu

    zaman ters etki yaratmakta, suistimallere sebebiyet vermekte, hiyeraşik

    düzenin bozulmasına sebebiyet verir.

   

5- Patron, işletmesinin yönetimini emanet ettiği yöneticisini mutlaka iyi tanımalı.

    Zamanla gelişecek karşılıklı güven doğrultusunda ona daha fazla sorumluluk

    verebilmelidir. Patornlar, yanında görev alacak yöneticilerin, işlerinin

    büyümesine katkıda bulunabilecek olan profesyonel kad

 

6- Dürüst ve güvenirli yatırımcı ile bu vasıflara uymayanları öncelikli olarak

    birbirinden ayırmak gereklidir. Her patron üçkağıtçı olmadığı gibi, her

    patronunda dürüst olduğu doğru değildir. Sonuçta her iki kesimin

    birbirinden dikkatlice ayırt edilmesi lazım gelir. Hiç kimse, hak etmediği bir

    etiketlenmeyi kabul etmez. Bunun yanında bazı kimseler, yanlış etiketini

    doğru gibi göstermeye niyet edebilirler. Bunun aksini ispat etmeye zorlanmak,

    zaman ve para kaybına sebebiyet verir.

 

7- Özel sektör, bir Ülkenin kalkınması ve gelişmesine katkı sağlayan en önemli

    Ekonomik parametrelerden biridir. Üretime yönelik katkılaı ve istihdam

    sağlayıcı etkileri ile özel sektör devlet tarafından desteklenmeli ve yeni

    yatırımlar için teşvik edilmelidir. Vergi muafiyeti, kdv indirimi, düşük maliyetli

    kredi, arazi tahsis kolaylıkları, özel sektörün özellikle doğu ve güney doğu

    Anadolu yöresine yatırım yapmaları teşvik edilmelidir.

 

 

Arzumuz, özel sektörde patronların yapacağı yeni yatırım hamleleri ile istihdam yaratarak Ülkemizin kalkınmasında etkin rol oynamaya devam etmeleridir.

Bu sürece katkı sağlaması gereken herkesinde ortak olması gerekir.

Aynı azim, aynı kararlılık ve aynı cesaretle.

 

 

cbekin@gmail.com – www.canbekin.tr.gg

Yayın Tarihi
12.08.2008
Bu makale 10888 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!