Geçtiğimiz hafta sonu meydana gelen sınır karakolu baskınında şehit olan askerlerimizin acısını henüz içimizde yaşarken, köyde yaşayan çocukların içler acısı halini görüntüleyen ulusal bir televizyon kanalı, bölgenin acı gerçeklerini bir kez daha görmemize vesile oldu.
Üst yok, baş yok, ilaç yok, doktor yok, okul var öğretmen yok, eğitime dair bir şey yok, oyuncak yok, devletin sevgisi yok şefkati yok, kısacası her şey var ama hiçbir şey yok.
Çocukların gözlerinden akan yaşları silip bir daha ağlamamaları, kendilerini emniyette hissedecekleri bir ortam yok. Şarapnel ve boş mermi kovanları ile çocukluk hayallerine sarılmaya çalışan, dolayısı ile hayatın başında, hayata hazırlanan umut arayan gözleri yaşlı minik yürekler.
Her birimizin yüzünde okkalı bir tokat gibi patlayan bu görüntüler, 2000 yıllarındaki Cumhuriyet Türkiye sine hiç ama hiç yakışmadı. Aslında yeni değil olanlar, bölgede yaşanan zorluklar ve sıkıntılar yıllardır burada yaşayan insanlarımızın adeta kaderi olmuş durumda. Aktütün ve buraya benzeyen yüzlerce köy var aslında Ülkemizin doğu coğrafyasını kaplayan bölümünde.
Evet, üst yok, baş yok, ilaç yok, doktor yok, okul var öğretmen yok, eğitime dair bir şey yok, oyuncak yok, devletin sevgisi yok şefkati yok, kısacası her şey var ama hiçbir şey yok.
Oysa böyle mi olmalı, böylesi görüntülerle mi üzülmeli ve düşüncelere kapılmalıydık. Buralarda yaşayan insanlarımızın çaresizliği, göçe zorlanmaları, karı, kışı, terörü, sağlık, eğitim sorunları daha ne kadar devam edecek sizce. Kaç kişi daha isteyip ulaşamadığı hayalleri uğruna göç edecek, gittiği yerde belki hüsrana uğrayacak, kalanlar ise kaderlerine razı gelmişçesine çileli hayatlarına devam edecek.
Tüm bu sıkıntıların çözümü ile ilgili elbette devletimiz çözümler üretecektir.
Son 20 – 30 yıldır üretilmeyen çözümsüzlükler devam edecek olursa, maalesef yukarıdaki görüntüde hiçbir değişiklik olmayacak.
Bizi özellikle ilgilendiren burada yaşayan mini mini yavruların eğitim için ihtiyaçları olan araç, gereç, eğitim kitapları, kıyafet, ayakkabı, oyuncak ve daha nicelerden yoksun olmaları.
Bu çocukların saydığımız bu malzemelere şiddetle ihtiyaçları var. Gelin sevgili turizmciler hep beraber bir yardım kampanyası başlatalım. Benim önerim aşağıda maddeler halinde yazılı. Başlangıcını ben yaptım. Yaklaşık 50 adet ders kitabı göndereceğim bölgeye. Buyurun, okuyun ve sizde gönlünüzden kopanı gönderin, yavrularımız sevindirin.
1 – Otel sahipleri kendi gönüllerinden kopacak olan parasal bir miktarı bir
havuzda toplasınlar. Toplanan bu paralar bölgede eksik olan bir ihtiyacın giderilmesine yardımcı olacaktır.
2 – Otellerde yardım kampanyası oluşturun. Genel Müdür, Müdür ve tüm çalışanlar kendilerince parasal bir katkı sağlasınlar. Toplanan paralar ile kışlık kıyafet başta olmak üzere, ayakkabı, defter, kitap, kalem, silgi, çanta alınabilir.
3 – Otel içerisinde Yardım kutuları oluşturun. Üzerine birkaç yabancı dilde açıklama yazın. Üzerine resim yapıştırın. Otelinizde konaklayan turistler mutlaka yardım edecektir. Yardım toplamak ayıp değildir. Yardım kimden gelirse gelsin, mühim olan amacına ulaşmasıdır.
4 – Sektör temsilcileri ve dernekler kendi aralarında toplayacakları bağışlar ile
Bölgeye katkı sağlayabilirler.
Sadece Aktütün değil sevgili okuyucular, yazımızın başında okuduğunuz gibi Aktütün gibi yüzlerce yardıma muhtaç köylerimiz var. Aktütün kanayan yaralarımızın kanamaya devam ettiğini hatırlattı bize sadece. Ne dersiniz, herkes için karınca kararınca pansuman yapmanın zamanı gelmedi mi?
Bence geldi ve geçiyor, haydi durmayın, hemen harekete geçin, az da olsa, sevindirin oralarda yaşayan bu güzel insanları.