Tufan

Gazeteci Soner Yalçın’a ait Odatv.com sitesinde 20 Ekim 2016 tarihinde bir yazı yayımlandı…

“Nedir bu Ak Milisler?” başlıklı yazıda, Akepe’ye yakın olduğu söylenen sosyal medya hesaplarından silahlanma çağrısı yapıldığından bahsediliyordu.

***

Bu mesajlardan bazıları şöyleydi (Yazım yanlışları ve farklılıkları mesajları yazanlara ait)

“Bizimle hareket eden tüm kardeşlerimize duyurumuzdur. Vatan için, bayrak için, Erdoğan için SİLAHLANIN”

“Darbeci TSK, Fetöcü Polisle, Musula filan giremeyiz. AkMilisler, Reisin işaret ettiği her yere girer ama Kudüs ama Mekke”

“TSK ve Hulusi Paşa ile bu olmayacak. En iyisi AKMİLİSLER ile bu işi bitirmek.”

(Erdoğan’ı Türkiye, Irak ve Suriye haritasıyla birlikte gösteren bir resmin yanında) “#BizFatihizYavuzuz. İnanırsak niye olmasın biiznillah. Atalarımız beylikten imparatorluğa gelmedi mi?”

“Ak milisler hazır REİS. Vur de VURALIM. Öl de ÖLELİM. VATANI SATILMIŞ ASKER VE POLİSE BIRAKMAYIZ… MUSUL’a gireriz Halep’e de.”

(Erdoğan’ın eli göğsünde selam verirken bir fotoğrafıyla birlikte) “Ak Milisler komut bekliyor. Yolun yolumuz. Fethin fethimizdir… Gazamız Mübarek Olsun.”

***

Aynı yazıda, zamanın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in katıldığı bir televizyon programında, bu silahlanmayı desteklediğinden de bahsediliyordu.

Gerçekten de Gökçek katıldığı televizyon programında şunları söylemişti: “Bu millet artık bir daha darbe yapmaya teşebbüs ettiği zaman askerlere geçen sefer davrandığı gibi davranmaz. Elini kolunu sallayarak sopayla bunların karşısına çıkmaz. İnsanlarda muazzam bir silahlanma oldu. Ben bunun yasal hale gelmesi için her çıktığım televizyonda anlatıyorum. Pompalı tüfeği alan evine atıyor. E şimdi sen yarın bir darbe yapmaya kalksan, senin elinde piyade tüfeği varken bilmem ne tüfeği varken, kaleş varken, bu kalkıp da o pompalı tüfeğiyle gelmeyecek mi? Acımaz da... Darbe olsun da gelsin beni öldürsünler diye mi bekleyecekler.”

***

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Akepe’ye yakın kişiler tarafından paramiliter güçlerin oluşturulduğu pek çok defa gündeme geldi.

Halk Özel Harekatı (HÖH) adlı bir dernek kuruldu ve birçok ilde şube açtı, HÖH yazılı araçlar sokaklarda dolaşmaya başladı. Derneğin kuruluş amacı “Milli birlik ve beraberliğin buluşma noktası olan yerli STK Halk Özel Harekatı milletimizin gür sesi olmaya ve toplum içerisindeki vatanseverlerin bir çatı altında toplanması için öncülük eden milli bir oluşumdur” şeklinde açıklandı.

Dernek başkanı bir haber sitesine verdiği röportajda; “Devletimizin başı, başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan bizlere cihat ilan etti. Bizler bunun farkındayız Rabbime şükürler olsun. O gafiller, o hainler şunu iyi bellesin; bize sadece sokaklara inin denildi, bizlere sokaklara inin de sokakları onlardan temizleyin denmeseydi biz şu an sizinle Afrika'da röportaj yapıyor olurduk. Bunun bilincine varmaları lazım. Bizler Elhamdülillah Osmanlı'nın torunlarıyız” açıklamasında bulundu. Facebook hesabında da “Meydanlara gene tencere tavacı, bankamatik ve market savunucuları sokağa çıkmışlar. HÖH, gönüllü vatansever yiğitler olarak bu densizlerin karşısında mehter marşı eşliğinde yerimizi alacağız” yazdı.

***

Türkiye birkaç gündür Kanun Hükmünde Kararname ile darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket edenlere, resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın cezai sorumsuzluk getirilmesini tartışıyor. Buna iç savaş hazırlığı diyen de var, KHK’yı eleştirenleri okuduklarını anlamamakla suçlayanlar da…

Adalet Bakanı, “Milis yorumları yanlış, hukuki dayanağı yok, Bu suiistimal edilmemesi gereken bir konu” diyor ama görüldüğü gibi, kendilerini çoktan milis gücü olarak gören, devletin ordusunu, polisini, Genel Kurmay Başkanını bile beğenmeyen bir güruh var…

Bunlar gibileri Gezi Parkı olayları sırasında palayla göstericilere saldırmadılar mı? Ellerinde sopalarla tencere tava çalanları avlamaya çıkmadılar mı? Eskişehir’de ara sokakta sıkıştırdıkları genci acımasızca döverek ölümüne neden olmadılar mı? 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Fetöcü komutanlarının emrine uyarak Boğaz Köprüsüne gelen belki de darbeden, cemaatten habersiz erlere demir çubuk, kemer, kesici aletlerle saldırarak 6 askeri linç etmediler mi? Yaralı askerleri yerlerde sürükleyip, öldüresiye dövmediler mi? Öldürdükleri askerlerin cesedini köprüden atmaya çalışarak ilkel ve kanlı görüntüler sergilemediler mi?

***

Erdoğan’ın çok sevdiği bir söylem var; Bir yabancı ülkenin Türkiye’yi eleştirmesine sinirlendiğinde; “Türkiye bir hukuk devletidir, kabile devleti değildir” diyor…

Devlet’in en basit tanımlarından birisi; “Belli bir coğrafi alanda silahlı güç kullanmaya yetkili organ” olmasıdır. Bu silahlı gücü kullanma yetkisi devletin resmi organı olan ordusu ve polis teşkilatıdır. Suçluya ve suçsuza karar veren de mahkemeleri…

Kafasının bozulduğu olaya palayla, sopayla, demir çubukla, kemerle, tekmeyle, yumrukla veya Melih Gökçek’in söylediği gibi pompalı tüfekle dalan sivillerin hoş görüldüğü, adalet önüne çıkarılmadığı, affedildiği yer, değil “hukuk devleti” ya da “kabile devleti”, “devlet” bile sayılmaz!

Kanun Hükmünde Kararname açıklanır açıklanmaz ülkenin saygın hukukçularının ayağa kalkmasının nedeni de budur. Böyle bir düzensizlik “doğa kanunlarında” bile yer almaz!

***

Bu ülkede iktidarların hep “Benden sonra tufan” diye davranarak ülkeyi yönettiklerini düşünüp üzülürdüm…

Meğer “Ben varken bile tufan” diyenler de görecekmişiz!

Yayın Tarihi
27.12.2017
Bu makale 2619 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!