Soruyu Yaşamak, Sorunu Yaşamak

Sorun çözme yeteneğimizin düşük olması, dağ gibi biriken sorunlarla baş etmemizi zorlaştırıyor. Öncelikle sorun diye düşündüğümüz şeyin gerçekten sorun olmayı hak ediyor olması gerekir. Önümüze çıkan bizi tedirgin eden her engeli sorun olarak görme alışkanlığından vazgeçmeliyiz. Öğrenmek, gelişmek ve büyümek için sorunu, soru gibi görmek gerektiğini düşünüyorum. Soru sormadan, olan bitene sorularla yaklaşmadan önceden edinilmiş bilgilerle çözmeye çalışmanın kendisi sorun olabilmektedir. Önce sorularla yol alıp sorunu tanımlamak, kavramak gerekir. Mesafeli tutumla öznelliği işin içine sokmadan tam bir bilim insanı tavrıyla sorunu çözmeye çalışılmalıdır.

Sorun çözme yeteneksizliğinin eğitimle ilgisi vardır. Öğretmenlik yaşantımda sınavlarda öğrencilerin soru çözerken, sorularla ilişkilerinde olumsuz tutumlarına tanık oldum. Önlerine gelen beni çöz, benim şifrelerimi bul, beni anla diyen soru metnini hiç anlamayı denemeden çözmeye çalışmaları bir varoluş mücadelesine dönüşüyordu. Sorunun içine nüfuz edemedikleri için adeta sorularla savaşıyorlardı. Soru ve öğrenci yan yana değil, karşıt konumlara sürüklenmekteydi. Az zamanda çok soru çözme alışkanlığı, yani hız da buna eklenince iş büsbütün zorlaşıyordu

Burada sorun soruların zorluğu değildir. Soruya gösterilen otomatik tepkilerin yanlışlığıdır. Soruyla savaşılmasıdır. Oysa hayat okulunda önümüze çıkan sorular, sorunlar çok daha zordur. Üstelik karışım halinde gelmektedir.
 

Kitap okuma sevgisi oluşmadığı için okullardaki sınavlarda bir metne bürünüp gelmiş sorular, okuduğunu anlamayan öğrenciler tarafından çözülememektedir. Oysa öğrenci küçük sorularla soru metni içerisinde ilerleyebilir, sorunun gizemlerini keşfeder, ortaya çıkarabilir. Sorularla düşünmek, sorularla bir yol haritasına sahip olmak okullarda öğretilmiyor. Ezber formül, bağıntı, kalıplar ve şablonlara daha yatkınız. Soru dediğimiz, bilgilerden, olgulardan, verilerden oluşan bir metindir. Her soru yanıtını içinde taşır. Soruyu gizemli kılan budur. Sorunun yanıtını bulmak, ancak soruyu çözündürmekle mümkündür. Metin içinde gizlenmiş, diğer bilgilerle sıkı sıkıya bağlanmış görünmez bağları çözmek soruyu çözmektir. Çözmek aynı zamanda olayı kavrayıp anlamaktır. Anladım diyebilmektir. Soru çözmek bir gerçeğin peşinden gitmektir. Gerçek kendini ne kadar saklasa da arkada iz bırakır. Soru çözen kişi iz takipçisidir. İz takibine büyük bir enerji eşlik eder. Soruyu çözdüğünde kişinin duyduğu haz, bu enerjinin açığa çıkmasıdır. Soruyu çözmek gerçeğin üzerindeki örtüyü kaldırmaktır. İşte o zaman gerçek gün gibi ışır. Gerçekte var olan görünür kılınmıştır. Soru çözücü, metni çözmeye çalışırken neyi aradığının, neyin peşinde olduğunu bilmeli. Önemliler-önemsizler, değişenler-değişmeyenler nelerdir? Bunları saptayabilmeli. Soru metni içine sızan düzenliliği görüp, hangi yasanın işin içine girdiğini görebilmelidir. Soru çözüldüğünde soru soran ve soru çözen aynı noktada buluşmuşlardır. Aradaki mesafe kalkmış eşitlenmişlerdir. Sorun çözmekle, soru çözmek arasında özde bir farklılık yoktur. Yeter ki sen sorularını sor.

 

Yayın Tarihi
15.02.2021
Bu makale 945 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!