EĞİTİMCİ GÖZÜYLE

Salgın Sürecinde Digitalleşen Eğitim  

Digital eğitime 31 Ağustos 2020 de geçiş yapılmasıyla çocuklarımız digital cihazlarla yoğun etkileşim içine girdiler. 

Özel öğretim kumlarında katıldığım söyleşilerimde öğrenci velileri “bu süreçte çocuklarımızda öğrenme motivasyonunu nasıl sağlayabiliriz?” diye soruyorlar. 

Online eğitimde başarı, öğrencinin iç motivasyonuna  yani öğrenme isteği olmasına ve kendisini kontrol edebilmesi için iç disiplinine bağlıdır. 

Aradan geçen beş aylık sürede okullar, öğrencilerinde çalışma isteğini tam oluşturamadıklarını gözlemliyorum. Bunun nedeni birazda bizim toplumumuzun sosyal yapısından kaynaklandığı gibi henüz emekleme aşamasında olan sisteme olan acemilikler eksiklikler imkansızlıklar alt yapı sorunları da vardır.  

Toplumuzun sosyal yapısı derken, bizler sohbet etmeyi, dokunmayı, sarılmayı duygusallığı ve okulun hiyerarşik ve kolektif düzeninde çalışma disiplinini benimsememiz ile ilgilidir.  

Bu anlamda öğrenciler grup içinde ve onların kontrol eden birisinin olması gerekiyor. Online eğitimde bu etkenlerin ortadan kalkması ders verimini etkiledi. 

Ancak her kriz içinde fırsatları da barındırır. Özellikle gelişmiş ülkelerin gittiği yer, daha çok digitalleşmedir.      

Eğitim alanında, sanayi ve iş dünyasında digitalleşmenin geliştirilmesi, gelişen ülke olmamız için olmazsa olmazımızdır. 

Nitekim TÜSİAD yönetim kurulu başkanının "Gerek salgın sürecinde dayanıklılığın, gerek toparlanma sürecine hızla geçişin unsurlarına baktığımızda, bu süreçlerin belkemiğini dijitalleşmenin oluşturduğunu görüyoruz. Artık oyunun kuralları değil, oyunun kendisi değişiyor" sözleri durumu özetler.  

 

Eğitim alanında henüz emekleme aşamasında olan online sistemde görülen aksamaların başında ders devamsızlıkları, öğrencilerin arkadaşlarıyla olan sohbetleri ve bu durumu fark eden öğretmenlerin ailelerini haberdar ettikleri sık gözlenen durumdur.    Öğrencinin online derste sıkılmasının nedeninin anlaşılması önemlidir. Eğer öğrenci ders dinleme yerine arkadaşı ile sohbeti tercih etmişse bunun nedeninin tam anlaşılması gerekecek. Çünkü her konu şahsidir ve her öğrencide farklı nedenler olabilir.  

Anne baba durumun nedenlerini ve nasıl çözülebileceğini çocuğu ile doğru bir tarzda görüşmesi gerekecek. Bu görüşmede bağırıp çağırma, duygu sömürüsü yapma, küsme tehdit gibi yöntemler bir fayda sağlamayacaktır.  

Çocuğa bu sorununun nasıl çözebileceğini sormak ve anne baba olarak nasıl yardımcı olabileceklerinin sohbetini yapmak gerekecektir.   

Çözüm her zaman anne babadan olmaz. Soruna neden davranışlar sergileyen öğrencinin çözüm konusunda neler düşündüğünü ifade etmesini sağlayın.  

Ayrıca sağlıklı çözüme ulaşmada geçmişe ve sorunlara odaklanmak yerine geleceğe ve çözüme ilişkin sorular sormak daha yapıcı olacaktır.  

Yani “ne olacak senin bu halin. Derslerinle hiç alakan yok! Bak biz çok üzülüyoruz” türü yaklaşımlarla hiçbir yere varamazsınız. 

Evde eğitim verim artışı nasıl sağlanır? 

Öğrenme merakı ve isteği olan anne babaların çocukları daha şanslı.   

Özellikle de ilkokula yeni başlamış çocuğu olan ebeveynlere daha çok iş düşüyor. Onlarında öğrenme sürecine dahil olması ve öğrenme meraklarını arttırmaları gerekecek.  

Hem kendisinin hem de çocuğunun derse olan ilgisini ve merakını arttırması için işlenen konulardan haberdar olması, kendisinin merakını arttıran soruları not alarak çocuğu ile paylaşmasının faydalı olacaktır.  

     Çocukta merak uyandıracak sorular bilgi edinmeye değil, konuyla ilgili düşündürmeye ve şaşırtmaya yönelik olmalıdır.  

     Örneğin fen bilimlerinde “su kaç derecede donar ya da kaç derecede kaynar?” sorusu bilgi edinmeye yöneliktir. 

     Bilinen bilgi ezber bilgiler merak uyandırmaz.  

      Bunun yerine “suyun kaynama/donma sıcaklığı değişir mi değişirse neden?”   

“demir bilye suya bırakılınca batar ancak bilye ağırlığında bir demir kapak neden batmaz?”   Konular okulda henüz işlenmeden konuyla ilgili bilgiler üzerinde merak ettiğimiz sorular not almamızdır.  Ve ders anında sorularımızın hangilerinin cevabını alabildik? Cevabını alamadığımız soruları sorarak ya da eve gidince araştırarak bulmaya çalışmak, konuya daha çok ilgi duymamıza neden olabilecektir. 

Dış motivasyon ve iç motivasyon nedir? 

Dış motivasyon: 1.Ödül, 2.Ceza, 3.Rekabet 4. Övgü bu dört etken konu dış motivasyonu sağlamaya yöneliktir; sürdürülebilir değildir ve insan doğasına uygun değildir. Davranış kontrolü dışarıdandır. Bu dört etken başlık motivasyon adına çocuklarda onay ihtiyacı yaratır.  Dış denetimli olanlar yaptığı işe bir anlam yükleyemezler.  

Amaç ödül almak, cezaya maruz kalmamak, rekabet etmek övgü almak olunca yaptıkları işin anlamı ikinci plana düşer.  Onlar bu dört etken sayesinde var olmaya, sevilmeye, değerli olmaya ve kabul görmeye çalışırlarken kendilerinin iç dünyaları hiç hesapta yoktur.  

       Ve çocukları sadece kendileri oldukları için sevmedikçe ve onlara gerçek bir öğrenme ortamı sunmadıkça ve çocukların referans noktaları sadece kendileri olmadıkça, mutlu çocuklar yetiştiremeyiz. 

     Bu dört etken konu kaygı, üzüntü, öfke, depresyon nedenidir. Ahlaki yozlaşma getirir. Akıl vicdan devre dışına itilir. Sınır ve sorumluluk bilinci gelişmez.   

     İç motivasyon/denetim: Gelişim odaklı değerler eğitimi sayesinde iç motivasyon gelişir. Aile bireylerinin sınır ve sorumluluk bilinci gelişmiştir. Her birey statüsünün gerektirdiği rollerin standardının farkındadır. Aklı vicdanı onun nerede nasıl davranması gerektiğini yönlendirir. Kendisine yakışmayanları yapmaz, işini elinden geldiğinde en iyi yapmaya çalışır. Dış değil iç denetim/motivasyon devrededir. 

Yayın Tarihi
28.01.2021
Bu makale 2015 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!