PSİKİYATRİST

Saldırganlık

Saldırganlık; çocuğun güvenlik, mutluluk gibi ihtiyaçlarının şekil değiştirerek başka bir biçimde ortaya çıkmasıdır. Çocuğun akranlarına vurması, ısırması, eşyaları fırlatması, tekmelemesi, tükürmesi ya da sözel saldırılarda bulunmasıdır. 

Saldırganlık doğuştan getirilen bir dürtüdür. Başlangıçta, içinden gelen saldırganlığı bütün çıplaklığı ve yalınlığıyla dışa vuran çocuk, zamanla öfkesini ve saldırgan davranışlarını engellemeyi öğrenir.

Saldırgan davranışları bulunan çocuklar; sinirli, anlaşılamaz, eyleme hazır ve aşırı geçimsizdir. İlişkileri gergin ve sürtüşmelidir, hemen parlar, kavgaya hazırdır. Durmadan kuralları çiğner ve ceza görür ancak bu çocuklar cezadan etkilenmez ya da kısa süreli olarak etkilenmiş gibi görünürler. Sıradan anlaşmazlıkları bile bilek gücüyle çözmeye çalışırlar. Tepkileri ölçüsüzdür, öfkesini yenemez ve sürekli kendini haklı çıkarmaya çalışır. Bu çocuklar evde, okulda ve arkadaş çevresinde sürekli sorun yaratırlar; yetişkinlerle de sürekli çatışma içindedirler. Saldırganlık davranışı daha çok erkek çocuklarda görülmektedir.

SALDIRGAN DAVRANIŞIN NEDENLERİ

Anne-babanın birbirleriyle tartışmaları, kavga etmeleri, annenin ya da babanın saldırganca tutumu ve çocuğun da bunu taklit ederek öğrenmesi saldırganlığın başlıca nedenleri arasındadır.

Bunların yanı sıra çocukta varolan, mevcut enerjinin boşaltılmasına izin vermeme ve engelleme, çocuğun çabalarını görmezlikten gelme ya da yok sayma, sıklıkla eleştirme, azarlama, anne-babanın çocuk ile yeterince ilgilenmemesi, anne-babanın çocuğa karşı tutarsız bir tutum sergilemesi, çocuğu ilgi duyduğu şeylerden mahrum etme ve engelleme (oyun oynamasına, koşmasına ya da hareket etmesine izin vermeme ), sık sık çocuğu şiddete maruz bırakma, anne-babanın da sinirlenince evdeki eşyaları fırlatması ve saldırganca tavır sergilemesi, evde sık sık kavga sahnelerinin yer aldığı filmler seyredilmesi ve bu filmleri övücü sözler söyleme, anne-babanın çocuklarının haklarını koruyan ve kendini ezdirmeyen bir çocuk olması amacıyla “sana vuruyorsa sende ona vuracaksın, kendini ezdirmeyeceksin” gibi sözler söylemesi saldırganlığa neden olarak gösterilebilir.

Bunların dışında; beyin zarı iltihabı, beyin zedelenmesi, zeka geriliği, epilepsi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, tiroid bezinin fazla çalışması gibi fizyolojik sorunlar da saldırgan davranışların görülmesine neden olmaktadır.

SALDIRGANLIKTA ÖNERİLER

Anne-baba çocuğa saldırgan davranışlar konusunda model olmamalıdır. Anne-babanın saldırgan ya da saldırgan diye nitelendirilebilecek davranışlarını gözden geçirmesi ve bunları kontrol altına alması gerekir. Saldırganlık deyince sadece fiziksel değil, sözlü saldırganlığın da önlenmesi gerekir. Çocuğa hakaret etmenin, bağırıp çağırmanın da bir tür saldırganlık olduğu unutulmamalıdır.

 Ev ve okul şartları; çocukların saldırganlık davranışını, destekleyici zeminler olmamalıdır.

Saldırgan davranışlara tolerans gösterilmemelidir.Çocuğun istekleri  bu tip davranışlar yapılınca yerine getiriliyorsa, çocuk isteklerini yaptırmada saldırganlığı araç olarak görmeye başlar.

Saldırgan davranışlar ödüllendirilmemeli ve çocuğun bu davranışının, istenmeyen bir davranış olduğu hemen gösterilmelidir.

Saldırgan davranışlar kesinlikle dayakla cezalandırılmamalıdır. Anne-babanın ilgisi, sevgisi azaldığında ve fiziksel cezalar uzun süre devam ettiğinde, çocukta saldırgan ve sorumsuz davranışlar gelişir. Saldırgan davranışlar ortaya çıktığında, yetişkinler sakin davranmaya çalışmalı, anormal duygusal tepkiler yerine ben dilini kullanmalıdır (“ yine arkadaşının kolunu morartmışsın, bıktım artık eve şikayet gelmesinden!..” yerine “seninle ilgili şikayet duyduğum zaman kendimi çok kötü hissediyorum” gibi). Dayak saldırgan davranışın hemen bitiminde uygulandığı zaman, davranışın o an için sönmesini sağlayabilir ancak, çocukta düşmanca duyguların gelişmesine neden olur.

Çocuk gergin ve sinirliyken onunla tartışmamalı, sakinleşmesini beklemeli ve daha sonra davranışı ile ilgili konuşulmalıdır.

Çocuğa sosyal olgunluğuna uygun çeşitli sorumluluklar verilmelidir. Çocukla işbirliği yapılmalı, evde görev ve sorumluluk alması sağlanmalıdır.Örneğin;özellikle zarar verdiği şeylerin korunmasının sorumluluğu ona verilebilir.

Çocuğa saldırgan davranışlarının  dezavantajları gösterilmelidir.Saldırgan davranışları ile isteklerini elde edemeyecekleri anlatılmalı, üstelik elde ettiklerini de kaybedebilecekleri  vurgulanmalıdır.

Anne-baba ve diğer yetişkinler çocuğun olumlu davranışlarını görüp, olumsuz davranışlarını görmezlikten gelmelidir. Çocuk saldırgan davranışlarda bulunmadığında sözel olarak ödüllendirilmelidir.

Çocuk başka çocuklarla kıyaslanmamalı ve yarıştırılmamalıdır.

Çocuğun dışarıda oynamasına izin verilmelidir. Bu, çocuğun geriliminin azalmasına ve enerjisini boşaltmasına imkanı sağlayacaktır.

Saldırgan davranış diğer çocukların güvenliğini ciddi bir şekilde tehdit etmedikçe, bu davranışın üstünde durmamak gerekir.

Çocuk oldukça dürtüsel davranıyorsa ve bu yönünü kontrol etmede güçlük yaşıyorsa; çocuğa başkalarına vuracağı zaman, kendi kendini engelleyici cümleler söylemesi öğretilmelidir.Örneğin; “10'na kadar say ve ona vurma “ gibi.

Kızgınlıktan kurtulmak için alternatifler bulunabilir. Yumruklanabilen kil, çakılabilen çiviler, resim çizme, boyama çocuğun kızgınlık duygularını kontrol altına almayı sağlayabilir. Ayrıca futbol, basketbol gibi sporlarda alternatifler arasındadır.

Çocuk saldırgan modellerle karşı karşıya getirilmemelidir.TV.deki şiddet içeren programları seyretmesi engellenmelidir.Eğer kesinlikle engel olunamıyorsa, anne-baba çocukla birlikte seyrederek şiddetin sonuçlarını tartışabilirler. Ayrıca bu şiddet filmlerinin gerçek yaşamın modeli değil, “ kurmaca “ olduğu çocuğa anlatılmalıdır.

Anne-babalar saldırgan davranışlar gösteren çocuklarının grup etkinliklerine katılmasını sağlamalıdır. Çünkü bu çocuklara grup içinde “liderlik” rolünün verilmesi, iyileştirici bir faktör oluşturmaktadır.

Her yaş ve dönemde çocuğun temel ihtiyaçları zamanında yerine getirilmelidir.

Anne-babalar, saldırgan davranışların sonuçlarını, çocukların  anlayabileceği bir dille anlatmalı ve çocuğa kendini koruması ve haklarını savunması öğretilirken, başkalarına da zarar vermemesi gerektiği hatırlatılmalıdır.

ÖFKE NÖBETLERİ (TEMPERTANTRUM)

Çocuklarda öfke nöbetleri, eğitim hatalarından kaynaklanabileceği gibi bastırılmış duyguların, ruhsal gerginliğin ve kızgınlığın sonucu da olabilir.

Neden eğitim hataları ise,öfke nöbetleri; çocuğun seçkin seyirciler (özellikle anne-baba) önünde sergilediği dramatik bir gösteri haline gelir. Aslında çocuk görüldüğü kadar kendinden geçmiş ya da öfkeli değildir. Tüm bunlar anne-babayı etkilemek ve anne-babanın fikrini değiştirmek için çocuk tarafından ortaya konulan bir sahnenin oynanmasından ibarettir. Her isteği yapılmış, aşırı şımartılış, kural tanımayan çocuklarda  sık görülür.

Neden ruhsal bir sorundan kaynaklanıyorsa, çocuk birikmiş saldırganlık duygularını uzun süre taşıyamaz, bir olayı ya da yerine getirilmeyen bir isteği bahane ederek birikmiş sıkıntılarını öfke patlaması şeklinde boşaltabilir. Ağlayarak kendini yerden yere atan çocuk, başını yerlere, duvarlara vurabilir, katılana kadar ağlama krizi yaşayabilir.

            Çocukta öfke nöbetlerinin yerleşmesi çocuk ve çevresi açısından sakıncalı bir durumdur. Bu nedenle profesyonel bir yardım alınması uygundur.

Psikiyatrist & Psikoterapist

Uzm. Dr. Sevilay Zorlu

www.sevilayzorlu.com

https://www.instagram.com/psikiyatrist_sevilay_zorlu/

https://www.youtube.com/results?search_query=sevilay+zorlu

https://mobile.twitter.com/DrSevilayZorlu

https://www.facebook.com/PsikiyatristAntalya/

Yayın Tarihi
14.02.2020
Bu makale 1380 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!