ANKARA'DAN

Prof.Dr Türkan Saylan

"Her Eğitimli Kadının, Bu CUMHURİYET'e Borcu Vardır." der.

--Gelişmiş Ülkelerde Aydın olmanın bir zevki, konforu vardır. Az gelişmiş, geliştirilmemiş Ülkelerde Aydın olmanın ise, acılara, zorluklara bürünmüş, gönüllü giyilen bir sorumluluğu.

--Cumhuriyet döneminin ilk müteahhitlerinden Fasih Galip ve Leyla Hanımın 5 çocuğunun ilki olarak 13 Aralık 1935 İstanbul'da doğar.

--1944-1946 Kandilli İlkokulu;

--1946–1953 Kandilli Kız Lisesi'n de okur ve

--1963 yılında da İstanbul Tıp Fakültesini ve Tıp ihtisasını bitirir.

--1964-1968 yılları arasında da SSK Nişantaşı Hastanesi’nde Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanlığını olarak çalışır.

--1968 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’nda Başasistan olarak göreve başlar.

--1971’de İngiltere'de ileri tıp eğitimi görür ve 1974'te Fransa’da, 1976’da İngiltere’de kısa süreli mesleki çalışmalar yapar.

--İlk Akademik kariyerini 1972’de Tıp Doçent'i olarak alır ve 1977’de de Profesör olur.

--1981–2001 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü’nü yürüttür.

--1982–1987 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı’nı yapar.

--Yaşamınada önceliği yoksul-çaresiz kadın ve çocuklar olmuştur.

--Uzun yıllar önce çok yaygın olan LEBRA-CÜZZAM hastalığı ile ilgili çalışmalara öncülük eder.

--Sanayileşmenin etkisi, Kadının Eğitimi sonucunda toplumda ortaya çıkan KADIN SORUNLARIna duyarlı olmuş ve Üniversitesi bünyesinde 1990 yılında “İ.Ü. Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi”nin kurulmasına öncülük etmiş ve 1996 yılına kadar da koordinatörlük ve idari görevlerini yürütür.

--Fakülte bünyesinde Dermatopatoloji Laboratuvarının, Behçet Hastalığı ve Cinsel İlişkiyle Bulaşan Hastalıklar Polikliniklerinin kurulmasında öncülük eder.

--13 Aralık 2002'ye kadar da İ.Ü. Dermatoloji Kliniği öğretim üyesi olarak görev yağmış ve emekliye ayrılır.

--Bu akademik çalışmalarının yanında sosyal sorunlara da duyarlı olmuş ve Cüzzam da olduğu gibi, kadın sorunları ve kırsal kesimde okuma olanağı olmayan genç kızların eğitilmesi için de sosyal çalışmaların içinde ve öncü olmuştur.

--1976 yılında İ.Ü. Tıp Fakültesi'nde lepra (cüzzam) üzerine çalışmalarına başlar ve Cüzzamla Savaş Derneği-Vakfı’nı kurar.

--1981-2002 yılları arasında 21 yıl GÖNÜLLÜ OLARAK Sağlık Bakanlığı İstanbul Lepra Hastanesi Başhekimliği’ni yapar.

--9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından 31 Mart 2000 tarihinde Sosyal Hizmetler Danışma Kurulu üyeliğine atanır,

--10.Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından da 2 Şubat 2001’de YÖK üyeliğiyle görevlendirilir ve Şubat 2007’ye kadar da bu görevleri sürdürür.

--Bir hekim olarak, toplumsal sorunlara duyarlı olmuştur.

--ÇYDD’nin Kuruucusu ve Genel Başkanlığı, TÜRKÇAĞ ve KANKEV Vakfı Başkanlığı ile Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı Başkanlığı’nı;

--Yaşama veda ettiği 18 Mayıs 2009 tarihinde saat 04.45'e kadar sürdürmüştür.

--Uluslarası Başarı ve görevleri ise:

--1986’da Hindistan’da “Uluslararası Gandhi Ödülü” alır.

--2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün lepra hastalığı ve tedavi yöntemleri danışmanlığını yapar.

--Uluslararası Lepra Birliği’nin (ILU) kurucu üyesi ve başkan yardımcısıdır.

--Avrupa Dermato Veneroloji Akademisi’nin ve Uluslararası Lepra Derneği’nin üyesidir.

---Eeee bazı Ülkelerde halk, hak, yoksul ve çaresizler için bir şeyler yapar, bu kadar başarı elde eder, emek harcar iseniz, bazı çıkar çevrelerince HİÇ BİR İYİLİK CEZASIZ BIRAKILMAZ!..

--Sen başarılı bir tıp doktoru, Profesörü ol,

--Hayatın boyunca cüzzamla mücadele et,

--Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ni kur ve başkanlığını yap,

--ÇYDD ile pek çok sosyal projeye imza at, 30 yılda 110 bin Kırsal yoksul Anadolu'dan KARDELEN KIZ yetiştir, eğit, meslek sahibi et.

--Yolsuzluk ve arsızlık batağında olanlarca, ERGENEKON diye hayali bir örgüt ve davaya kurban gitme. Olcak şey değildi ve

--Ergenekon soruşturması kapsamında 13 Nisan 2009'de sabahın köründe evi basılır,

--Evindeki kişisel belgelerine el konulur ve 11 gün gözaltında tutulur

--Yargıtay'ın 16 Temmuz 2014 tarihli bozma kararının ardından yeniden görülen 237 sanıklı Ergenekon davasının açıklanan mütalaasında "Ergenekon terör örgütünün varlığı kesin ve inandırıcı delille kanıtlanamamıştır. Ergenekon terör örgütünün varlığı ispatlanamamıştır" denilmiştir.

--Patagonya gibi ülkelerde işler pek gariptir. Çok iyi bir aileden gelir, dünyanın en iyi eğitimlerini alırsınız, yaşamın size verdiği özgüven ve ailenin verdiği terbiye gereği sorumluluk duygunuz hep halk ve hak içindir.

--Gel gör ki, bu olanakların sadakasına sahip olmayan ve çabalanan halkın yerli ve yabancı gizli-açık güçlere satılmış bazı çocuklarınca bir gün, bir hekim, bir sosyal gönüllü olarak cezalandırılıyorsunuz.

--Bu ülkeyi düşmandan kurtarıyor ve yepyeni bir çağdaş Cumhuriyet kuruyorsunuz ve onlara teslim ediyorsunuz.

--Bu kez de, Devleti, Cumhuriyeti teslim ettiklerinizce, yok sayılmaya ve cezalandırlmaya çalşılıyorsunuz.

--18 Mayıs'da TÜRKAN SAYLAN'ı,

--19 Mayıs'da da ATAMI, ATATÜRK'ÜMÜ böyle anmak ne acı.

--Yüreğime otur da. Kusura bakmayın!..

 

Yayın Tarihi
18.05.2020
Bu makale 1319 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!