Bitirmek için nokta koymak gerekir. Ben bitiren noktaları hep sevdim. Devamında mutlaka yeni başlangıçları olan bir cümle veya paragraf gelecektir.
Bir de ben üç nokta yan yanayı sevdim. Bir cümlenin sonuna konulan ünlem gibi anlamı çoğaltırlar.
Bir de ben noktalı virgülü sevdim. Açıklama gerektiren harfleri sıralar peşine. Anlam daha da bir çoğalır o konulduğunda. Derin bir iç çekiş yoktur peşi sıra. Susar dinlersen anlılar gelir ardına kimi gözlerimizde her defasında damla olan.
Bir de ben iki nokta üst üsteyi sevdim. Devam edecek anlam bir öncekinin devamıdır, tamlayanıdır, açıklamasıdır. Tanım ve tarif verirsiniz bunun ardına. Bize verilen öğütler gibi, okulda uyulacak kurallar gibi, bir aşka beraber çıkmaya söz vermiş kişiler gibi.
Ama en çok ben iki nokta sırt sırtayı sevdim. Öncesini ve sonrasını yan yana getiren anlamlar gibi, beraber yolculuğa çıkmış yollar gibi, aynı yana bakan gözler gibi, geleceğe yemin eden diller gibi, analar gibi, siz gibi, biz gibi. Duvarla duvarcı ustası gibi, yol ile yolcu gibi.
Evet nokta deyip geçmemek lazım. Ne zaman hangi noktanın konulacağının da bilinmesi ustalık işidir. Başlatmak için konulan nokta ile bitirmek için konulan nokta bir birinden farksızdır oysa. Hem doğru zamanda hem de tam zamanında noktayı koymak cümlede anlamı tamamlar.
Benim de şimdilerde Konstanze’nin cümlesinin sonuna koyduğum noktanın şiirini Can Yücel baba yazmış. Şiiri sizlerle paylaşayım istedim nokta koyacaklara yol gösterir diye. Çünkü bu günler tam zamanında yaşamayı gerektirmekte.
TAM ZAMANINDA YAŞAMAK
Yemek de boş içmek de, Hatta yeri gelmeden sevişmek de.
Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü,Tam zamanında söylemelisin sevdiğini
Gözlerinin içine baka baka.
Bisikletinin gidonunu, Tam zamanında çevirmelisin, Düşmemek için.
Tam zamanında frene basmalı, Tam zamanında yola koyulmalısın.
Tam zamanında okşamalısın başını, O üzüm gözlü çocuğun, Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına,
Tam ağlamak üzereyken.
Tam zamanında koymalısın elini omzuna, En sevdiğin dostunun babası öldüğünde.
Tam zamanında tutmalısın düşerken, Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuk.
Tam zamanında acımalı yüreğin, Afyon'da Hasan Ağabey' in evi yıkılınca başına
Evsiz kalınca çoluk çocuk, Ki uzatasın elini bir parça. Tam zamanında açmalısın kapını
Hayatına girmek isteyenlere.
Tam zamanında çıkarmalısın, Sevginden şımarmaya başlayanları.
Tam zamanında affetmelisin kardeşini, Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını, Seni gecenin üçünde arayıp da, Kafasının iyi olduğunu söylediğinde.
Tam zamanında öğretmelisin oğluna, Gerekiyorsa yumruk atmayı, Tam burnunun üstüne
Tiksinmeden pisliğinden, Yukarı mahallenin sümüklü bebesi, Misketlerini zorla almaya çalışırsa.
Tam zamanında bağırmalısın, Acıyınca bir yerin.
Tam zamanında gülmelisin, Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.
Tam zamanında yatmalısın, Yola çıkacaksan ertesi gün, Ve arabayı kullanan sensen, Sana emanetse çoluk çocuk, Ve kendin.
Tam zamanında bırakmalısın içmeyi, Son kadeh bozacaksa seni, Ve üzeceksen birilerini
Ertesi gün hatırlamayacaksan.
Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden.Tam zamanında konuşmalı, Tam zamanında şarkı söylemeli, Tam zamanında susmalısın. Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa
Annenin babanın evini, Tam zamanında başka bir şehre gidip, Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın.
Tam zamanında dönmelisin memleketine. Tam zamanında için titremeli, Tam zamanında aşık olmalı
Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.
Tam zamanında toplamalısın oltanı, Belki de seni şampiyon yapacak, En büyük balığı kaçırmadan.
Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli, Tam zamanında ölmelisin, Iskalamak istemiyorsan hayatı.
Haydi şimdi kalk bakalım, Silkin şöyle bir, At üzerinden hayatın yorgunluğunu, Vakit zannettiğinden daha az, Haydi kalk bakalım,
Şimdi YAŞAMAK ZAMANI..
Can YÜCEL
Can babaya teşekkür etmek lazım. Fakat hepimiz için zor olanı bir eylem veya söylem için doğru zamanın ve tam zamanının ne zaman olduğunu anlaya bilmekmiş. Eğer doğru zamanın ne zaman olduğunu bile bilseydik o zaman yapardık her şeyi ve de tam zamanında hem de. Derler ya her şeyin bir acemiliği vardır, bostan ekmenin de, bostanı kaldırmanın da. Ustalık başlatmakta veya bitirmekte değil, bunu tam zamanında ve doğru zamanda yapabilmekmiş…