YAŞAMAK ZAMANI

Neden Dersiniz Acaba?     

“Yahu arkadaş, her hafta bir yazın yayınlanıyor Yeni Adana gazetesi ve internet sitelerinde. İyi, güzel de okuyan oluyor mu bunları? Okuyup da düşüncesini yazan, beğenen ya da beğenmedim deyip eleştiren oluyor mu?” diye sormak geçiyor aklınızdan, öyle mi?

Haklısınız. Az da olsa okuyan, pek az da olsa “Evet aynı düşüncedeyim.” Ya da “Hayır ben aynı görüşte değilim.” diyen oluyor.

Ancak, Ankara’da yaşayan iki dostum var ki, duygu ve düşüncelerini aynen yazarlar bana. Biri bay, biri bayan… İzninizle bayana söz verelim önce:

“Sevgili öğretmenim;

‘Kaybolan Yıllar’ dediniz bu hafta… (Ne güzel bir şarkıdır!) Tadı damağımızda olan ‘Dikenli Tarladan Gül Bahçesine’ adlı dizi öyküye bir hafta ara vererek...

Seksen mi dediniz, yaşınız için?

Sağlıklı, mutlu, uzun yıllarınız olsun dilerim. Ne güzel hâlâ üreterek yaşıyor olabilmek! Siz söyleyinceye dek, hiç düşünmemiştim yaşınızı. Hasanoğlan’da bizim sınıfa girdiğiniz ilk günlerdeki görüntünüz var aklımda yalnız. Çünkü düşünüyor, yazıyor, üretiyor, öğretiyorsunuz yine. Çevrenizi aydınlatıyorsunuz. Dahası, minicik bir ışık gördüğünüzde yazmaya yüreklendiriyorsunuz insanları.

Hani Can Yücel ustamızın bir şiirinde dediği gibi:

“Kalbinin attığı kadar canlısın

Gözlerin uzağı görebildiği kadar genç…”

Başka söze gerek var mı?

Bursa’da yaşayan hukukçu yazar dostunuz Ali Rıza Cemeroğlu’nun, yazınıza başlık yaptığınız  “Kaybolan Yıllar” adlı eserini bir solukta okudum. Telefon açıp kendilerine beğenimi sunduğumda, inanamadı; bu kadar kısa sürede okuyabilmeme.

Kitapta yer alan öykülerin her birinden öğrendiğimiz çok şeyler var. Hepsi de gerçekten yaşanmış, capcanlı öyküler… Ellerine sağlık, değerli yazarımızın!

Ya sevgili öğretmenime ne demeli? Sınırı aşmak gibi bir niyetim yok. Öğretmen okulunda iki kitap, üç şiir okuyan öğrenciniz olmanın ötesinde okumuş ve hâlâ da okuyan bir öğrenciniz olarak görüş belirtebilirim; diye düşünüyorum.

O duygu yüklü şiirleriniz gibi, makale ve öyküleriniz de gün yüzüne çıkmalı; diye düşünüyorum. Onları bir kitapta toplu olarak okumayı istemek hakkımız değil mi bizim?

Yüreğinize, sevgi dokuyan kaleminize sağlık; değerli öğretmenim.”

Fazilet Özkan POR (15 Ocak 2022, Ankara)

 

Şimdi sıra 1968’de Ağrı 12. Tümen Muhabere Taburu’ndan yedek subay arkadaşım Ziraat Yüksek Mühendisi Abdullah Tavmen’de. O ne diyor bakalım:

“Sevgili Dost;

‘Kaybolan Yıllar’ adlı son yazını her zaman olduğu gibi zevkle okudum. Yazında insanı düşündüren birkaç husus var:

Bunlardan biri, yılların geçişi ile ilgili olan satırlar... Çok yerinde bir gerçeği dile getirmişsin; ‘Kaybolan bir şey yok, aksine her yılbaşında bir yıl kazanmış oluyoruz’ demekle.

Yeni bir yıl kazanmak… Her yeni yıla girişimizde genellikle geriye bakarak, ‘yaşamımızdan bir yıl daha gitti’ diye hayıflanırız; bardağın boş olan yarısına bakarak.

Dostum! ‘Yeni bir yıl kazanmak’ deyişin ne kadar olumlu bir ifade! İtiraf etmeliyim ki, yılların geçişine hiç bu gözle bakmamıştım. Tanıdığım günden beri iyimserliğine gıpta ettiğim Hüseyin Erkan dostumdan böyle bir yorum gelebilirdi ancak.

Beni düşündüren bir diğer konu da ‘gomonist öğretmen’ sözünün neden olduğu çağrışım. Nelere mal oldu, sömürücü azınlığın ve onların temsilcisi politikacıların bu yanlış tutumu! En sıradan aydınlanmacı söylemler bile ‘gomonistlik’le bağdaştırılıp ne canlar yandı, ne değerli insanlar harcandı gitti.

Hep iyiye gideceğimizi düşledik ama bir türlü gelmedi o günler. Galiba dayanaksız bir iyimserlik de kötümserlik kadar faydasız…

Âmin Maalouf, ‘Uygarlıkların Batışı’ adlı kitabında bu durumu gayet güzel ifade etmiş:

“Geleceğin yolları pusulalarla doluysa, takınılacak en berbat tavır, her şey çok güzel   olacak diye mırıldana mırıldana gözü kapalı ilerlemek olacaktır.”

Her neyse değerli dostum, nice mutlu ve sağlıklı yıllar kazanman dileğiyle gözlerinden öperim.

Abdullah TAVMEN (17 Ocak 2022, Ankara)

Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Okulu’ndan birçok “öğretmen öğrencimle” haberleşirim de hâlâ, Ağrı’dan onlarca yedek subay arkadaştan yalnızca Abdullah Tavmen’le...

“Nedir bu arkadaşınızın özelliği?” diye mi sordunuz?

Ben de düşünüp durdum da bulamadım yanıtını.

Elinden dergi, kitap düşmemesi olabilir mi acaba?                                                       

 

Yayın Tarihi
04.02.2022
Bu makale 611 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!