Köy kökenli aydın kuşak yetiştiren: Köy Enstitüleri

Japonların bizden alıp model olarak uyguladığı, Ulu Önder Atatürk’ün ilk devrimlerinden, cumhuriyetimizin temellerinin, milli ve sağlam direkler üzerinde yükselmesini sağlayan eğitim kurumlarımız KÖY ENSTİTÜLERİMİZİN kuruluş ve kapatılış konusuna değinmek istedim.

Atatürk’ün “Milletin efendisi köylüdür” sözünden hareketle açılmaya başlayan eğitim kurumları; cumhuriyet yönetiminin toplum yapısını yönlendirici uygulamalarının en belirgin örneklerindendir. Başöğretmen Atatürk’e göre eğitim, yaşamın kendisidir bu sistem ülkü birliği içinde gerçekleştirilmelidir.

İş ve üretime dayalı eğitim toplumsal sorunları çözmelidir. Köy okullarına eleman yetiştirmek amacıyla 11.06.1937 tarih ve 3238 sayılı “Köy Eğitmenleri Yasası” çıkartılmıştır. Bu yasa daha sonra köy öğretmenleri yetiştirmek maksadıyla 17.04.1940 Tarih ve 3803 Sayılı yasayla “Köy Enstitüleri Yasası” olarak değiştirilmiştir.

1937/1942 yılları arasında açılan enstitüler yurt genelinde şöyledir:

Akçadağ –Malatya, Akpınar-Lâdik, Aksu-Antalya, Arifiye-Sakarya, Beşikdüzü-Trabzon, Cılavuz-Kars, Çifteler-Eskişehir, Dicle-Diyarbakır, Düziçi Adana, Erciş-Van, Gölköy-Kastamonu, Gönen-Isparta, Hasanoğlan-Ankara, İvriz-Konya, Kepirtepe-Kırklareli, Kızılçullu-İzmir, Ortaklar-Aydın, Pamukpınar-Sivas, Pazarören-Kayseri, Pulur-Erzurum ve Savaştepe-Balıkesir.

Köy enstitüleriyle adeta çağ atlanmıştı:

Köy enstitülerinde, kısacası o aydınlık zamanlarda ağırlıklı olarak erkek öğrencilere hizmet veren bu aydın kurumlar daha sonraları karma eğitimin önemine dayanarak, kız öğrencileri hem leyli hem de gündüzlü olarak barındırıp yetiştirmiştir. Okullarının inşaatında aktif rol oynayan köy çocukları, vazife başına geçip Anadolu’ya dağıldıklarında öğrendiklerini uygulamaya koyulmuşlardır. Başta öğretmen olan idealistlerin bileklerinde: “dülgerlik, ziraatçılık, sağlıkçılık, demircilik, hayvancılık, duvar ustalığı, müzisyenlik, kâtiplik, ressamlık, balıkçılık, terzilik” gibi sayısız bilezikler takılıydı.

Memleketin refahı, halkın uyanışı, adil bir paylaşım, cehalet ve sefaletten kurtuluş, kısacası insanın mutluluğu için hizmet bayrağı açmışlardır. Bu bayrak elden ele taşınıp asla yere düşmeyecektir ilkesi çelikleşmiş hedeftir.

Erkek eğitmen ve öğretmenlerin vatanımıza özverili hizmetlerini şükranla anarken, kız öğrencilerin yetişmeleri ve göreve geçişlerine değinmek istiyorum birazda:

Araştırmalarım sırasında kadın eğitmen ve öğretmenlerin yetişmesi sürecinde edindiğim bilgilere göre;

“Türkiye’de yatılı düzeyde karma eğitim, ilk kez köy enstitülerinde uygulanabilmiştir.1945-46 ders yılı sayısal verilerine göre; enstitüdeki 14.464 öğrenciden 1396’sı kızdır. Aynı dönemde köy enstitülerine alınan kız öğrenci sayısı az olmakla birlikte, karma eğitim meselesine özellikle önem verilmiştir.

Enstitülü kızlar, köy enstitülerinin kurulmasının, özellikle kızların okula gönderilmesi açısından çok önemli olduğunu düşünmektedir. Bu dönemde enstitülere gidebilmeleri, onlar açısından mucize gibidir. Köy enstitülerinin köydeki öğrencilerin okuyabilecek bölgelerde kuruluşu, özellikle köylü kızların okutulabilmesi için önemlidir.

Köy Enstitülerinde kız öğrenci sayıları bölgelere ve tarihlere göre değişmektedir.  Çifteler Köy Enstitüsü’nde 1940’larda 21 kız; İvriz Köy Enstitüsü’nde 1945’lerde 4 kız; Cılavuz Köy Enstitüsü’nde 1940’larda 7-8 kız; Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde 1941’lerde 3 kız; 1944’lerde ise, 40 kız öğrenci 20’şer iki sınıfa dağıtılmıştır.

Genel baktığımızda kız öğrenci sayıları oldukça düşüktür. Okulun ilk açıldığı yıllarda Çifteler Köy Enstitüsü’nde kız sayısı diğerlerine oranla fazladır. Enstitünün eğitmen kurslarından kalan bir okul olması ve eğitime hemen başlaması, bölgesel farklılıklar da bu konuda etkilidir belki.

Örneğin: İvriz Köy Enstitüsü’nde 1945’ler olmasına karşın kız öğrencisi hala 4’tür. Köy Enstitüleri’nin örnek okulu haline gelen Hasanoğlan Köy Enstitüsü ise, 1944’lere doğru kız öğrenci sayısı artmaktadır.

Enstitülü kızlar, hem hayata dair teorik bilgilerin yer aldığı hem de beden gücüyle deneyimledikleri yoğun bir eğitim politikasından geçirildiler. Pozitif ayrımcılık olarak değerlendirdikleri enstitü hayatı, onlara farklı güçlenme pratikleri sunmasına karşın; kızların iş eğitimi toplumsal cinsiyet rollerine göre belirlenmekteydi. Kızların ev içi rolleriyle bağlantı kurularak düzenlenen çağdaş eğitim, enstitülü kızlar tarafından köylere taşınarak köy kadınlarını yetiştirme ideali taşımaktaydı. Köy Enstitülerinin başat amaçlarından biri;

Cumhuriyet rejimi düşüncesini köylere ulaştırmak ve köy yaşamını modern kırsal bir yaşama dönüştürmekti. Bağlı olarak enstitülü kadınların kırsal kalkınmadaki rolü ise, ailenin modernleşmesini sağlamaktı.

“Öğretmene varamadım/naylon çorap giyemedim”-“Pınara testi koydum /damla damla dolacak/Benim sevdiğim oğlan/Başöğretmen olacak” manileriyle köyde yetişen gençlerin gönüllerinde yer edinen idealistleri saygıyla selamlıyor, aziz hatıraları önünde eğiliyorum.  Aramızdan sonsuzluğa gidenlere rahmet,  yaşayanlara sağlık diliyorum. Köylere giderken kendi yaptıkları ağaç bavullarda edinebildikleri kitapları, defterleri taşıyan kahramanlara teşekkür ediyorum. Bayan eğitmenlerin en önemli demirbaşlarının dikiş makinesi olduğunu ifadelerken, gözlerimden süzüleni durdurmakta zorlandığımı saklamayacağım.

Kız öğrencilerin okumaları için köylerden nasıl toplanıldığını, mekteplerine alışma süreçlerini, okuldan yakınları tarafından kaçırılmalarını, köy enstitülerine atılan iftiraları, yakıştırılan yaftaları daha iyi anlayıp öğrenmek için, başta Köy Enstitülü Sıdıka Avar’ın Dağ Çiçekleri” eserini ve benzer konuda yazılmış nice kitapları okumak gerekir.

 

Günümüze baktığımızda:

Eğitim yazboz tahtası/ Eğitimde lastikli sözler/ Eğitim komedisi

 “Öğretmen Okulları-Öğretmen Liseleri-Öğretmen Anadolu Liseleri-hızlandırılmış eğitim” derken efendim….

….Sonuç ortada:

Sosyal, kültürel, politik konulardan çok uzak gençler yetişiyor ne yazık ki! Düşünemez, üretemez, sorgulayamaz bir nesille karşı karşıyayız. Toplumsal farkındalık projeleri bile geliştiremeyecek düzeyde uyuşturuluyorlar bilgisayarlarla, oyunlarla, pornografiyle. Kendi kendilerinden uzaklaştılar, duyarsızlaştılar. Emperyalistlerin oyunuydu, kısmen başardılar.

 

Yayın Tarihi
17.08.2018
Bu makale 2477 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!