Kırlangıç Dalışlar?

                   Aramızda yaşayan, bazen kentimizin bir yerinde rastladığımız, yaşam olağan şekilde sürerken değerini hiç de takdir etmediğimiz insanlar var. Şair, yazar, ressam, üreten, yaratan insanlar bunlar.

                   Nuri ERKAL’ın “Kırlangıç Dalışlar” kitabını okurken bunları düşündüm. Nuri Erkal hem doğduğu toprakları özleyen hem de varlığını borçlu olduğu, doyduğu topraklara minnet ve şükranlarını sunan bir güzel insan..şöyle diyor “Kemiklik Semti” isimli şiirinde:

                   “Yasemin tüterdi Kemiklik Semti

                     Güllük’te eflatuni zakkumlar

                     Gülümserdi sokaklarda

                     Çocuk yüzleri

                     Çiçeklerle yarışırdı gülüşleri

                     Sayrılığa ilaçmış zakkum çiçekleri

                     Yapıların altında kaldılar da

                     Ezildi kökleri”…

                                     Bir kentin betona dönüştüğü daha iyi nasıl anlatılabilir?

                                      Sokakları yasemin, portakal çiçeği kokan Antalya’nın beton bir bloğa dönüştürüldüğü ancak bu kadar iyi ifade edilebilir.

                                      Nuri Erkal’ın şiirinin temelinde derin bir tarih bilinci, düşünce derinliği, insan sevgisi, yaşama sevinci var : “…kaç nazenin geçti/ Edayla salınarak/ Köyrüçay’dan/ Ve gözleri kovaladı nice yiğidin/ Arkalarından su gibi akarak/ Çağlar çağlayanı Pamfilya’da…Başka güzeller oturuyor şimdi/ Aspendos basamaklarında/ Çok sesli müzikte kulaklar/ Zamana başkaldırı mı sanat/ Sevda akıyor görklü ırmaklarda/ Flüt üflemekten yorgun düşmüş Pan/ Ne sevgiler yaşandı bu arenada/ Yüksek uçarken Selçuklu kartallar/ Çok soylu atlar yarıştı/ Perge hipodromunda”…

                                      Doğduğu kenti de unutmamış;

                                      “Diyarbekir” isimli şiirinde şöyle diyor:

Yollarını yürüdüğüm

Küçelerinde terlediğim şehir

Sularında yüzdüğüm nehir

Düzünü yokuşunu sevdiğim

Diyarbekir

Kar yağar Karacadağ’ına

Gazel döker bağları

Havasına suyuna kurban olduğum

Halkımın onuru

Gönüller kalesi

Diyarbekir…

                   Bir de “Diyarbekir’i Anlamak” şiirinde;

“…

Diyarbekir deyince

Akla şairler gelir

Biri Tarancı’dır

Ölmek istemez

Öbürü Ahmet Arif’tir

Teke tek savaşta yenilmez…”

                                     diyor…
                   Türkiye’ye âşık Nuri Erkal “HATAY” isimli şiirinde de şöyle diyor:

Ber deste iskambildir Hatay

Her el açımında

Aykırı düşer Beyler

Altta kalır konçinalar

Oğlanlar gür saçlı

Defne dalı kızlar

Vaftiz eder papazlar

En tepede Sen Piyer

 

Bir deste iskambildir Hatay

Her el açımında

Yan yana düşer

Kilise ile cami

Birinde çan

Öbüründe ezan

Öyle bir mozaik ki Hatay

Yaşar sevgi sıcaklığını

Asi’nin aynasında…

                   Kitabın sonuna şöyle yazdım:

                   Bir derin sıla hasretiyle dolu, insanlık, sevgi, aşk dolu bu şiirler…

                   Yaşa güzel kardeşim Nuri Erkal;

                   Ben seni kor ateşlerde sevmişem Lo…!

                   Siz en iyisi bir KIRLANGIÇ DALIŞLAR kitabı alın hemen…

Yayın Tarihi
27.06.2016
Bu makale 1314 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!