Kaş yaparken göz çıkarmamak

Ülke ve dünyada yaşanan her olay toplumsal hayattaki dinamikleri ortaya çıkarır. Tavırlar ve eleştiriler, yorumlar sosyal yapının seviyesini bir aynaya dönüşerek yansıtır.

Kaç gündür elin Avrupalısının takındığı tavırla boğuşuyoruz. Üzülüyor, kahroluyor, incinen gururumuzu nasıl düzelteceğimize kafa yoruyoruz.

Benim üzüldüğüm bu noktaya nasıl gelindiğinin gerçekçi bir analiz ve tahlilini yapmaktan çok tribünlere oynayan siyasilerin:

“Vay canına!” Dedirten garip söylemleri…

Büyük büyük nenem derdi ki:

“Yüngül olmayacaksın balam. Ağır oturup batman geleceksin.”

Bir sözü de çokça söylerler Van Gölü coğrafyasında:

“Gittiğin yerde geç bele otur demelerine izin vermeyeceksin. Kapıda karşılanıp, oturduğun yere lop attıracak, ardına yastık koydurmayı bileceksin.”

Meali ya da açıklaması şudur.

“Asla saygınlığını yitirmeyeceksiniz.”

Avrupa kapılarındaki düştüğümüz durum dış politikamızdaki sürekli irtifaının bir sonucudur.

Bugün:

“Benden büyük yok!” Babalanmalarının ve tafralarının yerine dış politikada akılcı yöntemler devreye konulsaydı; her ülkenin özgül koşulları ve yaşam biçimleri göz önünde bulunsaydı hepimizin üzüldüğü hezimet yaşanmaz, gururlar incinmez, devlet yapısını sarsan nahoş olaylar meydana gelmezdi.

Ve yaşananların ardından karşılıklı söz salvoları ve kışkırtıcı, dolduruşa getiren propagandalar yerine ülkeler arasındaki sosyal, siyasal ve tarihsel bağlar bir kez gözden geçirilerek daha akılcı yaptırımlarda bulunmak sürecin en hassas noktasıdır. Hassastır çünkü bugün Hollanda’da yaşamını sürdüren vatandaşların nüfus bakımından en fazla olduğu bizim ülkemizin insanlarıdır. Hassastır çünkü bu ülkeyle alışverişimizde milyonlarca Dolarlık anlaşmalar vardır.

Kısacası yaşananlar minik bir örnekle şudur.

Komşunuza:

“Komşum bu akşam size misafir geleceğiz.” Dediğinizde komşunuz:

“Başka bir güne şimdi müsait değiliz.” Dediğinde palas pandıras giderseniz ne olur?

Olayı ulusal boyutuyla değerlendirdiğimizde ve diplomasi kurallarını ölçüp biçtiğimizde kabahatin birazı değil de çoğunun bizde olduğunu görürüz.

Doğrudur… Bizim geleneklerimizde çat kapı gelen misafirin yüzüne kapı kapatılmaz. Bugün Anadolu’nun oteli olmayan birçok yolgeçen beldesinde ışığı sönmeyen haneler vardır. Nedeni de bir yolcu geldiğinde ve çaldığında kapıları Allah misafiridir diye buyur edilmesi amaçlıdır.

Ne var ki dünya değişiyor. Değişen ve küreselleşen dünya daha katı ve acımasız biçimselliğe bürünüyor. Bu olurken kısaslar devreye konuyor. Savaşçı ve şiddet eğilimli, demokrasi kavramını iç siyasette baskı araçları ile çemberleyenler birliklerden soyutlanıp, dışlanıyor.

Hollanda da yaşananlar dış siyasetimiz için işaret fişeğidir. Bunun diğer ülkelere hızla sıçramaması için bugün ülkeyi yönetenler duygusallıktan uzak yeni politikalar üretmelilerdir. Örneklerini araştırmaya hiç vakit kaybetmeye gerek yok. Türkiye Cumhuriyetinin kurucularının dış politikasını incelemeleri yeter.

Mustafa Kemal’in Yurtta Barış Cihanda Barış utkusu…

Türkiye Cumhuriyetini 2.Dünya Savaşının kan ve yıkım ortamına sokmayan, İngiltere Başbakanı Winston Churchill’i alt eden İsmet İnönü’nün müthiş siyaseti şimdikilerin yoluna ışık olmalıdır.

Artık ülkemiz yurttaşları olarak içte ve dıştaki yanlışlardan, hatalardan UTANMAK istemiyoruz.

Yayın Tarihi
15.03.2017
Bu makale 777 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!