Kar pekmez günleri

Günler uzarken, güneş yükselirken, dağlarda eriyen karlar gümüş derelere dönüşüp ay ışığı parıltısıyla akarken şenlenir her yan. Uzak diyarlara geri dönmek üzere giden kuşlar döner. Tarlaların üzerinde buğulanıp göğe yükselir. Hereklenir kışın buz kesmiş dağların yamaçları.

Kuzey kenarlarda kalan karlar geç erir. Ak beyaz rengi grileşir, pürüzsüz yüzeyi binlerce tığ batmışçasına delik deşik olur. Hele bir de deli bir bahar rüzgârının önüne kattığı bulutlar yağmur getirip, sepekleştirmişse karın üzerine, te aşağıdaki yerleşkelerden at üstünde dörtnala gelenler yükleyip indirir kar kütlelerini pekmezi hazır edilmiş hane önlerine.

Henüz ilk kar yağmışken toz gibidir. Avuç içlerinize alıp yaladığınızda üşütür. Alır boğazınızı sonradan bir yangın ki ardı öksürük, hapşırık olur ve seslenir analarınız:

“Gırreder yemiş, sana kar yeme demedim mi?”

Yağmur görmemiş kar yenildiğinde şifa vermezmiş. Ne hikmetse kışın baharla yüzleştiği an geldiğinde beyaz rengini yitiren kar al beni, avuçla beni, kat beni Antep pekmezine kar beni der. Geniş, dipli kaplara alınan karların üzerine pekmez boca edilince parıldayan renkli o soğuk çeşni ben yemem diyenleri bile kaşıklara yapıştırır.

Kar pekmez karlanması dondurma zamanına açılan kapıdır. Vakit baharı gösterdiğinde kar bulmuş komşular seslenirler avlulardan:

“De gelin da… Dağların son karı gelmiştir anam!”

Dere mahallesinin Toprakkale Dağı yamaçlarına açılan yoldan tırmanırdık yanı başındaki Turşık Dağına. Gün vuran yüzündeki karlar erimiş, göğsü göverip yeşile kesmiştir. Henüz ele gelmez turşık. Yamaçlarını yanından kuzeye doğru yol alır, gölgeliklerde henüz uyuyan yağmur yemiş karı içi muşambayla yalıtılmış telislere doldurur, aşağılara indirirdik.

Hızla ve zamanla yarışarak tas tas, kuşhaneleriyle dizilmiş komşulara dağıtırdık. Ancak öncelikli yaşlı ezeler olurdu ve yerikleyen( aş eren) hanımlar. Karı kapan koşup mutfağındaki pekmezle buluşturur:

“Şükür olsun yaratana, bu kışın karını da tattık ölmeden.” Diyenlerin duasını alırdık.

Şimdi karlanma zamanı.

Artık dağlarına bahar geldi memleketimizin.

Her bir rengi kanatlarına, teleklerine nakış olunmuş cennet kuşları çoktan yuvalarını kurdu. Gök mavisi, Van gölü mavisiyle yarışır; tepelerin, dağların, vadilerin yeşili, çiçeği dört bir yanı tutar oldu.

Yayın Tarihi
04.04.2017
Bu makale 914 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!