Kalabalıkları seyrediyorum şu sıra İstanbul’da bolca.
Semtler, caddeler, alanlar, parklar, bahçeler, meydanlar hepsi, hepsi insan seli olmuş akmakta.
Araçlar çağlayan olmuş üstlerine, üstlerine gelmekte.
Vapurlar tıklım, tıklım.
Deniz üstü motor, kayık, tekne, vapur, yük gemisi, feribot, deniz otobüsü dizi, dizi seyir etmekte.
Boğazın iki yakası insandan köprü olup el ele tutuşmuş akıyor sularında.
Nazım’ın “MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI” şiiri geliyor aklıma bu kez. Ardından şiirdeki Galip usta. 1940 lı yılların başında yazmaya başladığı destansı şiir kitabındaki karakterlerinin yakarışlarının günümüz insan karakterlerinin yakarışlarıyla aynılığı şaşırtıcı.
Eserlerini, yaşadığı 1. Ve 2. Dünya Emperyalist paylaşım savaşı çağından ve Marks’ın diyalektik, tarihsel mataryalizm perspektifinden üreten Bertolth Brecth aynı döngüyü pekiştiriyor şiiri ile.. tıpkı Nazım gibi.
Geçti içimizden biri koca denizi
Gide gide buldu bir yeni kara.
Bir sürü insan koştu ardından,
Orda büyük şehirler kurdular; Alın teri ve akılla
Ama ekmek satılmadı eskisinden ucuza.
Bir makine icat etti içimizden biri,
Buhar çevirdi tekerleği onunla
Fabrikalar türedi ardından bir sürü
Başladı insanlar fabrikaları çalıştırmaya
Ama ekmek satılmadı eskisinden ucuza.
Düşündü taşındı içimizden bir çoğu
Güneş ekseninde dönmesi üstüne dünyanın,
Bir sürü insan kafa yordu
İnsan yüreği, evrenin yasaları üstünemi,
Havanın bileşimi, denizin balıkları üstüne kafa yordu bir sürü insan.
Bulundular önemli keşiflerde
Ama ekmek satılmadı eskisinden ucuza.
Tersine günden güne arttı şehirlerde yoksulluk
Yıllardır kimse bilmez kimse, insanın hali nice
Sürünür yerlerde sizin gibi biri, siz yukarılarda uçtukça
Kalmamış hiçbir yanı insana benzeyen
Peki insan insana yardımcı değil mi?
-Ne gezer..
Hani şu parlatılıp, ambalajlanıp yeni diye de yutturulmaya çalışılan batılı emperyal iktisat teorisyenlerinin icadı dünya düzeni, eşitsizliğin derinleşmesi demek özü itibarı ile.
Batı yakasında değişen bir şey olmayınca ise
Sair yakaların ekmeklerine kan doğranmakta,
Usulca..
Anlatmak, anlatmak, anlatmak gerek.
Sağlıcakla..