Dünya ölçeğinde kadın konusu henüz çözülebilmiş değildir malumumuz. Çözülmesi ise sömürünün titizlikle sistematize edildiği, hani şu globalleşmesi için de emperyallerin yeryüzünü mazlum halklar üzerinden kan gölüne çevirdiği kapitalist dünya düzeninde pek mümkün gözükmemektedir.
Mümkün gözükmemektedir çünkü; İnsanlık tarihi izlencinde, 18. Yüzyıl itibarı ile makineleşme, buna bağlı olarak üretim ilişkilerinin ve ekonomik sonuçlarının yanı sıra sosyo-kültürel yapının da değişmesi Avrupa İmparatorluğunun bağrında oluşan Sanayi Devrimi ile tüm dünyaya yayılmış, 1. Emperyal Paylaşım Savaşının sonuçları itibarı ile de yeni kurulan Türkiye Cumhuriyet’iyle ülkemde somutlanmıştır.
Somutlanmıştır ancak feodal işleyişin mekanizmalarından sıyrılamayıp, bu kez de bir yandan emperyalizmin çocuğu insan icadı kapitalin “para” sultasına yakalanmıştır.
Tam da şu sıra hem ayan hem de beyan haliyle yaşıyor olduğumuz; Bir ulusun, diğer bir ulusu siyasi ve ekonomik egemenliği altına alıp yayılması demek olan emperyalizm, gasp ve talandır özü itibarı ile. Yazılan tüm senaryolar da olası veya olacak gasp ve talana dikilen sözümona kılıflardır.
Özeti; Sömürünün sistematize edilmesidir. Hani şu bildik insanın, insanı sömürmesi tarifinde olduğu gibi.
Tüm bu çok özet anlatımların neresinde kadın ve kadın konusu var derseniz şayet; Efendim bütününde “kadın ve konusu” vardır olur benim cevabım.
Sıcak bir örnek; Halen hazırda Ortadoğu talanı ve yayılmasındaki Afrin operasyonları esnasındaki kadın ve çocuk katliam ve tecavüzleri tam şu sıra olageliyorken kadın konusunun, sömürünün tam da göbeğinde durduğunu gösteriyor bize.
Sözün özeti; Konu, insanın “insan” olma ya da olamama sorunudur.
Daha da önemlisi; Sorun, şu sistem dediğimiz görünmez işleyişin insan için, insandan yana, insanca olmamasındadır esasen.
Bu arada kadınlar çiçektir sloganına sakın inanmayın. Bu slogan tam da bir hurafe olup Türk Medeni Kanununda tarifi yapılmıştır. Aman ha dalgınlığınıza gelip de üzerine filan basmayasınız.
Sağlıcakla..