İyiler erken mi ölür?

“Babacığım Bekir Bey seninle tanışmak istiyor” dedi kızım...

“Bekir Bey de kim?”

“Bekir Coşkun”

“Anlamadım? Bekir Coşkun neden benimle tanışmak istiyormuş? Hem sen onu nereden tanıyorsun?”

“Bilkent Hayvan Dostları Kulübü’ne konuşmacı olarak davet etmeye gitmiştim. Biraz sohbet ettikten sonra, ‘Ankara’ya geldiklerinde seni yetiştiren anne ve babanla tanışmak istiyorum’ dedi”

...

***

2007 Yılının Haziran ayıydı...

Bekir Bey o tarihte Hürriyet Gazetesinde yazıyordu. Gazetenin Cinnah Caddesindeki eski Ankara bürosuna gittik. Sıkı bir güvenlik kontrolünden geçerek binaya girdik. Asansöre binerek sadece Bekir Coşkun ile Emin Çölaşan’ın kullanmakta olduğu en üst kata çıktık. Bekir Bey bizi odasının kapısında karşıladı. Tanıştık, iki, üç saat sohbet ettik.

***

Sonra iki defa mailleştik...

Bir tanesi; Emin Çölaşan Hürriyet’ten ayrıldığında Bekir Bey, “Kürek arkadaşımı dalgalar aldı... Söyleyin dostlarım, ne yapmalıyım?” diye sorduğu bir yazı yazmıştı...

“Hemen atlayıp aynı kayığa geçin, bulunduğunuz gazete amiral gemisi olduğunu iddia etse de her yöne kürek çeken yazarlarıyla bir sağa bir sola, ortalarda dolanıp duruyor. Sizi okumak için gazeteyi alanlara, ikinci cumhuriyetçileri okutuyor” diye yazdım. “Haklısınız ama böyle yüksek tirajlı bir gazetede fikirlerimizi daha fazla kişiye ulaştırabiliyoruz” gibi bir cevap yazdı. Bir süre daha Hürriyet’te yazmaya devam etti.

İkincisinde; Cumhuriyet gazetesine geçtiğinde yine mail attım ve “Bu gazete size, siz bu gazeteye çok yakıştınız” dedim. Cevap verdi, teşekkür etti.

Bir daha da ne görüştük, ne de haberleştik.

***

Giyimiyle, konuşmasıyla, davranışlarıyla, aynı yazılarındaki gibi...

Candan, samimi, alçakgönüllü; Ülkesi ve halkına sevdalı; Ülkemizin kötüye gitmesine, halkının hak etmediği bir sefalet ve cehalet içerisinde yaşamasına içi yanan; Hobi olarak keman çalıp marangozluk yapan, teknesiyle denize açılan; Doğduğu Urfa’ya, yaşadığı Ankara’ya ve yazlarını geçirdiği Cunda’ya aşık birisi...

Peltek konuşuyor ve “Yazmaktan başka iş yapamam. Çünkü bu konuşmayla kimse bana televizyon programı yaptırmaz” diye gülerek kendisiyle dalga geçebiliyor.

***

Bekir Coşkun gibileri, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye bağırılmayı hak eden gerçek vatanseverlerdir.

Onlar ülkelerini sözde değil, gerçekte severler. Dünyada saygın bir yer edinmemiz, halkımızın çağdaş yaşaması, kötü siyasetçiler, cebini ülkesinden fazla sevenler ve din tüccarları tarafından aldatılmaması için düşünür, üretir, çalışır, çabalarlar. Okuyan, anlayan, düşünen, tartışan, özgür, sevgi ve saygı dolu, dürüst bireylerden oluşan bir ülke hayal ederler...

Halk goygoyculuğu yapmazlar. Onlar “Göbeğini kaşıyan adam” yazdıklarında, -onlara yüklenenlere, hakaret edenlere, ülkeden kovmak isteyenlere inat- bu ülkenin aydın ve akıllı insanları, kimleri ve neyi kastettiklerini gayet iyi anlarlar.

Kötü iktidarlar olmasa, Bekir Coşkun gibileri aşk şiirleri, sevgi hikâyeleri, felsefe metinleri yazacak birer usta yazar ve düşünürdür.

Yılmaz Özdil’in sözüyle, “Bekir Coşkun’lar bu toprakların vicdanıdır.”

***

“İyiler erken ölür” diye bir söz var...

İyi insan sorumluluk sahibidir. Paçayı değil, dünyayı kurtarmaya soyunur. Gemisini değil, ülkesini yürütmeye çalışır. Sadece kendini değil, çevresini de düşünür. Başkalarının acısına kendi acısı gibi üzülür. İnsanlar arasında sevgiyi yaymaya, kötülükleri yok etmeye uğraşır. Daha iyi bir dünya ve daha iyi bir insanlık düşleyerek uykusuz geceler geçirir. Çevresini bilinçlendirmeye çalışır. Hayvanları ve doğayı sever ve korur. Tüm bu özellikleri nedeniyle, kötülerin, faşistlerin, diktatörlerin hedefi olur... İyi insan, dünyanın dertlerini içinde, yükünü omuzlarında taşıyan bir ağır işçidir. İşte tüm bu nedenlerle, ‘İyi insanlar bu kadar baskıya dayanamıyor, çeşitli hastalıklar sonucunda dünyadan erken göçüp gidiyor’ diyorlar...

Ben bu söze inanmıyorum!

***

Bekir Coşkun iki hafta önce başarılı bir akciğer ameliyatı geçirdi...

Yazılarından tanıdığım ve yüz yüze tanışma şansına eriştiğim, o güzel insana geçmiş olsun... Yazılarını çok özledim.

Onun gibilerin yol göstericiliğine ihtiyacımızın her geçen gün arttığı şu dönemde, inanıyorum ki Bekir Bey bu hastalığın üstesinden gelecektir...

O, “İyiler erken ölür” sözünün gerçek olmadığı ispatlayacaktır...

Çünkü “İyiler ölümsüzdür”.

Yayın Tarihi
02.08.2017
Bu makale 2950 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!