Hukuksuz Güç Zulümdür

Siz hiç hapishaneye düştünüz mü?

Günlük yaşamınızdan koparılıp, yaşamsal her konuda devletin denetimi altında kaldınız mı? Sevdiklerinizden, çocuklarınızdan, karınızdan uzakta, özlemle kavruldunuz mu?

İnsanlık, özgürlük için çağlar boyunca kanıyla zindanlara “özgürlük” yazarak despot yönetimlerle mücadele etmiştir. Tarihin bütün dönemlerinde hak ve adalet için insanlar can vermişlerdir.

Osman Kavala’yı tanımam,

Kendisiyle bir bardak çay bile içmiş değilim.

Geçenlerde hapishanede 1000. (Bininci) gününü tamamladığını öğrendim.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin hükümlerine göre haksız ve adaletsiz olarak cezaevinde tutulduğu için “Hak İhlali” kararı vermesine karşın hâlâ hapishanede tutulmasının hukukun temel kurallarına aykırı olduğu açık ve kesindir.

Bunun adı “hukuk” değildir.

Bunun adı “bana yan bakanı ezerim” dir, zulümdür.

İktidarın yaptığı bu ilk keyfi olay değil.

Daha önce “Musa’nın Çocukları”, “Musa’nın Gülü” kitaplarının yazarı Ergün Poyraz gerçek dışı yazdığı için değil gerçekleri yazdığı için hukuksal hiçbir temeli olmaksızın üç yıldan fazla cezaevinde tutuldu.

Aynı şekilde “Sarmal” kitabında Milli Türk Talebe Birliği-Komünizmle Mücadele Derneği-İlim Yayma Cemiyeti-Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı- Türgev- Seta- Ensar Vakfı-Okçular Vakfı- Tügva – Palikan örgütlerinin kuruluşlarından bugüne kadar gelişimlerini, kurucularını ve parasal kaynaklarını yazdığı için Murat Ağırel aylardır hiçbiri hukuksal temeli olmaksızın tutuklu bulunuyor.

Daha önce yapılan adaletsizlikleri Fetullahçı Terör Örgütü’nün yaptığını ileri sürerek, kamuoyunda sorumluluktan kurtulmayı başaran iktidarın son adaletsizlikleriyle artık bütün hukuksuzlukların temelinde kendi iradesinin bulunduğu açıktır.

Hukuksuz güç zulümdür.

AKP iktidarı zulüm haline dönüşmüştür.

Gerçekleri kitlelerden gizlemek için doğruları söyleyen TV kanalları; Halk TV, Tele1TV; işlemedikleri suçlardan dolayı beşer gün ekran karartma cezasıyla cezalandırılmıştır. Bu ağır baskıların nedeni; doğruların kitlelere ulaşmasını önlemektir.

Şimdi de sosyal medyanın zapt-ü rabt altına alınmasına gelmiştir.

Böylesine pervasızca saldıran iktidara ancak şu denebilir: “Zulmün artsın!”

Bugün Türkiye’de karikatür, yontu, resim, bale, müzik, baskı altındadır.

Bir zamanlar yüz binlerce satan karikatür, mizah dergileri; ağır baskılar nedeniyle, kapanma noktasına gelmiştir.

Kurban Bayramı’na bir gün kala Hatay Baro Başkanı’nın bir bahane ile gözaltına alınması; direnen bütün Baro Başkanlarına yönelik bir tehdittir. Asla “rutin bir uygulama” olarak kabul edilemez.

Ailesiyle birlikte yemek yemekte olan Hatay Baro Başkanı’nı o kadar polis içinde tanıyan olmaması mümkün değildir. Kimliğini bildikleri birine “ille de kimlik belgeni göstereceksin” dayatması kasıtlı bir davranıştır. Baro Başkanını küçük düşürmeye çalışmaktır. Bütün Baro Başkanlarına gözdağı vermektir. Yurttaşlara da “kafasını kaldıranın kafasını ezerim!” iletisidir. Kaldı ki daha ilk anda, orada görevli polislerin, Emniyet Müdürü ve Ankara’daki üst düzey yöneticilere, Baro Başkanı olduğunu bildirip görüş istememiş olmaları olanaksızdır. Çünkü ellerindeki cep telefonları bu konuda yeterlidir.

İki maskeyi bile parasız dağıtamayıp salgın nedeniyle işyerini kapatmış binlerce esnafa para ödemeyi bir yana bırakın halktan para isteyen yani Türkiye’yi yönetemeyen AKP iktidarı; yönetiyor olduğuna ilişkin bir algı yönetimi uyguluyor. Bunu da hukuk dışı yollarla uyguluyor. Zulüm sonsuza kadar sürmez.

Kurban Bayramı’nı sevdiklerinden uzakta, cezaevinde geçirmekte olan Murat Ağırel’e, Osman Kavala ’ya, Çağdaş Hukukçular Derneği üyelerine, tutuklu Avukatlara, Gazetecilere, haksızlığa uğramış tüm mazlumlara selam olsun, bayramlarınız kutlu olsun.

Bir kez daha söyleyelim: hukuksuz güç zulümdür.