Gökten düşen Köfteler…

Kapalı kapılar ardında Turizm hizmeti vermeye çalışarak Ülkeye gelen yabancı turistleri dış dünyadan tamamen soyutlamak, Ülke tanıtımına hiçbir katkısı olmadığı gibi zarar vereceği kaçınılmaz. Türkiye’nin turizm gelirlerinin yerinde tanıtım ile sağlanacağı gerçeğinin artık herkes kabul ederek bu doğrultuda yeni projelerin üretilmesi gerekir.

 

Ülkemizin turizm tanıtımlarında yer alan herkes şunu gayet iyi bilir; tanıtım faaliyetlerin sonu asla gelmez, kısa süreli aralıklar ile tüketici kesime tekrar tekrar hatırlatılır ve görsel malzeme ile desteklenir. Bunca yıldır yapılan turizm tanıtım faaliyetleri neticesinde Ülkemize hatırı sayılır miktarda yabancı turist geldiği muhakkaktır. Kısa bir örnek vermek gerekirse geçen yıl Türkiye’ye gelen toplam 23 milyon 500 bin turistin, 4 milyon 148 binini Almanlar, 2 milyon 465 binini Ruslar, 1 milyon 916 binini İngilizler oluşturdu, bu Ülkeleri Bulgaristan, İran,Hollanda, 

Fransa, Amerika, Gürcistan ve Ukrayna’dan dan gelenler izledi.

Avrupa Ülkeleri ile başlayan turizm işbirliğinde özellikle bugün halen olduğu gibi Almanya liderliğini sürdürmektedir. Senede 47 milyon kişinin yurt dışına çıktığı Almanya`da, tatil yapmak en önemli ihtiyaç ve giderek ‘’statü’’ göstergesi haline gelmeye başladı. Türkiye’nin yıllardır değişmeyen ana pazarı Almanya olsa da tatillerde kişi başı ortalama bin 143 Avro harcayan Almanların ilk tercihi aslında İspanya. Yaklaşık 9 milyon Alman, İspanya’da en fazla Balear ve Kanarya adalarına gitmeyi seviyor. İkinci sırada İtalya’yı, üçüncü sırada da Avusturya’yı seçen Almanların tatil tercihinde Türkiye 4. sırada. Ancak paket tur tercihinde Türkiye 3. sıraya yükseliyor.

Genellikle sıcak sularda yüzmeyi, kumlara uzanmayı ve Akdeniz mutfağını tatmayı seven, eğlence isteyen, SPA’ dan ve alışverişten zevk alan Almanlar, bu nedenle daha çok tatil köyleri ve otelleri tercih ediyor. Türkiye`ye de bu nedenle Almanların gözdesi, Antalya Almanların’’yazlıkları’’haline geldi. Ekonomik kriz ve domuz gribi salgınına rağmen tatil planlarından vazgeçmeyen ve 2009’da tatil için 21 milyar Euro harcayan Almanlar, bu yıl da yoğun rezervasyonlarla sektörün yüzünü güldüreceğe benziyor. Türkiye, seyahat ülkesi olarak krize rağmen turist sayısını arttırmayı başarabilmiş ülkelerden. “Herşey dâhil” paketlerine olan talebin artmasının da etkisiyle Türkiye en çok gidilen ülkeler sıralamasında ikinciliğe yükselmeyi başardı.

 

Ülkelerin ekonomik yapısında meydana gelen negatif değişimler ve genç nesillerin hızla günlük yaşama müdahil olması, önceden ezberlenen nakaratların bozulmasına sebebiyet vermekte. Eski alışkanlıklar kısa zaman dilimi içerisinde terk edilmekte, bunun yerine güncel ihtiyaçlara sunulan çözüm önerileri değerlendirilmektedir.  Buraya kadar her şey güllük gülistan gibi gözükse de, aslında Ülkemizin yabancılar turistler nezdinde yerinde tanınması durumu pek parlak değil.

 

Durumun daha net olarak anlaşılabilmesi için aşağıdaki sorulara cevap bulmamız gerekiyor;

1-Geçen sene Ülkemize gelen toplam 23 milyon 500 bin turistin Ülke dağılımlarına ve toplamda yüzde kaçı otel tatilleri esnasında kısa ve orta mesafedeki ören ve tabiat yerlerini görmüşlerdir?

2-Seyahat Acenteleri bu 1 veya 2 günlük gezi organizasyonları ile Ülke tanıtımında aktif rol oynamışlar mıdır?

3-Dört duvar arası otelde sabahtan akşama kadar sadece yemek ve içmek fikrine saplanmış çoğu yabancılara cazip tur programlarının tanıtımları gerektiği şekilde yapılmış mıdır? 

4-Tur satışlarında maddi kaygılar gözetilerek sadece kar marjı yüksek turlar mı yoksa tüm tur programlarımı tanıtılmıştır?

5-Kısa süreliğine bile olsa turisti otelden dışarı çıkaracak ne gibi formüller üretilmiştir?

6-Tur programlarının fiyatları turistin ödeyebileceği rakamlar dâhilinde mi yoksa yüksek oranda mı satılmaya çalışılmaktadır?

7-Tur otobüsleri güzergâh üzerinde vergi denetim birimleri tarafından sağlıklı olarak kontrol edilmekte midir?

8-Satılan her tur bileti resmiyete dökülüp vergisi ödenmekte midir?

 

 

Kısaca yazılmış ancak birçok ilaveler yapılabilecek olan bu soruların cevaplarını mutlaka vermemiz gerekmektedir. Elimizde bu konuda herhangi bir sağlıklı istatistikî veri olmamakla birlikte, Ülkemizi gelen 23 milyon 500 bin turistin kabaca %10’u kısa mesafeli turlara çıktığı takdirde bu başlangıç için sizce başarı değil midir? Burada özelikle seyahat Acentelerine büyük görevler düşmektedir. Otelde konaklayan yabancıların kaldıkları süre içerisinde en az 2 kez günlük turlara katılarak Ülkemizi daha yakından tanıyabilirler. Bir eski rehber ve Otel Genel Müdürü olarak masanın her iki tarafında da görev yaptım. Bu vesile ile hadiseye her taraftan bakma şansım oldu. Mevcut düzensizlikleri ve buna bağlı çözüm önerilerini yazmak için inanın sayfalar yetmez. Bunu zaten sektör çalışanları bilirler.

 

Bir acenteci ve rehber olarak; Ülkemi ziyaret etmeye gelmiş bir yabancı geziye teşvik etmek ve başarılı bir gezi organize etmek görevim.

 

Bir Otelci olarak; tesisimde konaklayan yabancı misafirin Ülkemi bir nebze tanıması için geziye katılmasını önermek görevim.

 

Açıkçası, kendi özgür iradesi ile Ülkemize tatile gelen yabancı bir misafirin bütün gün Otelin plajında yan gelip yatması, gün boyu yemesi ve içmesi, adeta ağzını sonuna kadar açarak gökten düşten köfteleri yemesini tasvip etmiyorum.

 

Bunun ötesinde kapalı kapılar ardında tatil yapan bir turistin Ülke hakkındaki izlenimleri ne olabilir sizce?  

 

 

Can Bekin – cbekin@gmail.com

Yayın Tarihi
27.07.2010
Bu makale 11360 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!