Gerilla?

Son zamanlarda PKK terör örgütü militanlarına “gerilla” unvanı verilir hale geldi. Bu nedenle hazret-i google’a “gerilla nedir” diye sorduğumuzda karşımıza PKK’ya sempati yaratmak için yapılmış bir dizi video kaydı yanında; “Düzenli bir orduya karşı, dağınık küçük topluluklar tarafından yapılan bir çeşit savaş. Düşmanı yıpratmakla görevli hafif silahlarla donatılmış askeri birlik” tarifi çıkıyor.

Bu tarifi esas alırsak; gerillanın “düzenli bir orduya karşı” savaşması gerekiyor. Oysa PKK’nın haklarını savunduğunu savladığı Kürtlere karşı da insafsız saldırılar yaptığı, korku salmak için çocukları dahi öldürdüğü biliniyor. Son günlerde doktor öldüren, sağlık memurlarını öldüren, PKK’nın yaptığına gerilla harbi değil “terör” denir.

Kelimenin kökenine gelince : “gerilla İspanyolca "küçük harp" demek olup, Napolyon’a karşı gösterilen mukavemetten doğmuştur. Genellikle partizan veya "halk savaşçısı" diye isimlendirilir.

ABD’ye göre bu “düşük yoğunluklu savaş”tır.

Neden “terörist” değil de “gerilla” sözcüğünü kullanıyorlar?

Çünkü bu değim; itibarlıdır.

İtibarı da gerillaların emperyalizme karşı savaşmasından gelir.

Emperyalizme karşı savaşmayana “gerilla” denemez. Hem emperyalizmin emrinde olacaksın hem her çeşit terörü sivil halka uygulayacaksın hem de “gerilla” olacaksın. Tarihte emperyalizme hizmet eden hiç kimse “halk savaşçısı” olarak kabul edilmemiştir.

Bu nedenle;

Gerilla ülkesini emperyalizme karşı savunan vietnamlılardır.
Gerilla emperyalizme karşı savaşan Fidel Castro'dur, Ernesto Che Guevara'dır.
Gerilla cezayir'de sömürgeci fransızlarla savaşan cezayirlilerdir.
Gerilla kongo'da amerikalılar ve belçikalılara direnen kongolulardır.
Gerilla dünyanın yarısına karşı savaşan kuva-i milliye'dir.
Gerilla sömürgeci italyanlara karşı savaşan Ömer Muhtar'dır.

Türkiye’de ise emperyalizme karşı bir savaşla kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti Devletini; emperyalist ülkeler tarafından kurucuları özenle Mustafa Kemal Atatürk düşmanları arasından seçilmiş dinci, şeriatçı ve tarikatçı bir kadronun bilinçli ödünleriyle ve terörle yıkmaya çalışanlar ancak terörist olarak anılabilirler.

Terör olsun diye ülkemizin ormanlarını yakanlar sanki bu ülkede bir daha kendi yakınları, akrabaları yaşamayacakmış gibi düşünen geri kafalılardır.

Bugün Türkiye’nin büyük iş adamlarından, devletin her kademesinde; Cumhur Başkanlığından başbakanlığa, milletvekilliğinden bakanlıklara kadar görev ve yetki alabilen, anadilini serbestçe konuşan, ülkemizin her yerine serbestçe yerleşen, bütün yurttaşlarla eşit haklara sahip; “vatandaş” sıfatıyla ülkemize bağlı Kürt kökenli yurttaşlarımız var. Uygulamadaki aksilikler giderilebilir, giderilmelidir.

12 Eylül döneminde sadece Kürt kökenli yurttaşlarımıza değil; tüm solcu insanlarımıza işkence yapıldı. Kürt olmadığı halde işkencelerden sonra yaşamı kısalan, işkencelerde ölen binlerce insanımız var. Kürt kökenli yurttaşlarımıza yapılan ağır ve özel baskılar ayrı bir ulus bilinci yaratmak için emperyalist ülkelerin programı olarak yerli işbirlikçileri tarafından acımasızca uygulandı.

Bugün yine bir emperyalist senaryo uygulanıyor.

Irak üçe bölündü ve bir Kürt Devleti oluşturuldu.

Suriye bölünüyor, aralarında yüz - yüz elli kilometre bulunan Kürt yerleşim birimleri, emperyalistler tarafından, Türkiye dahi kullanılarak ve Arap toprakları işgal edilerek birleştiriliyor.

Bu ince-uzun devletin Akdeniz çıkışında Hatay ilimiz var.

Amanos Dağlarında PKK dolaşmaya ve Hatay’da terör estirmeye başladı.

Bu baskılarla yerli halkı oradan uzaklaştırıp, yerine yeni yerli/yabancı göçmenleri doldurarak nüfus yapısını bozmak için çalışmalar sürüyor. Referandum ile kazandığımız Hatay ilimizi, uydurma bir başka referandumla ve demografik üçkâğıtlarla yeni kurulacak devletin Akdeniz’e çıkış yeri olarak kaybetmek istemiyorsak oynanan emperyalist oyunun farkına varmalıyız.

Demem odur ki emperyalizme karşı savaşmayan “gerilla” olamaz.