Geçici Olmak

      Kimse geçici olmayı istemez diye düşünüyorum. Ne var ki kalıcı hiçbir canlı yok. Her şey rüya gibi. Aç gözünü, kapa gözünü yaşam bile bitmiş. Dünden beri eski deyimle muvakkat, yenisiyle, taşeron işçilerin kalıcı kadrolara geçirileceğine dair haberler geliyor. İlk duyduğumda sevindim. Umarım sevincim boşa çıkmaz. Arkasından gelen detaylar bana güvenli gelmedi. Taşeronlukla bireysel olarak hiçbir ilgim yok. Ne sülalemde, ne hanemde. Ne var ki o insanlarla kan bağım olmasa da hepsini ailem gibi, çocuklarım gibi görürüm.Çook eski yıllarda ,yıl sonuna doğru ,kocam suratı beş karış eve gelir,yemez içmez, konuşmazdı. Sorduğumda, yine muvakkatlerin işten çıkarılma zamanı geldi. Bu insanlar ne yiyecek, ne içecek, çocuklarını nasıl okula gönderecek diye sızlanırdı. Doğal olarak ben de onunla birlikte dertlenirdim. Dün bu konular gündeme geldiğinde , “Allaha  şükür ki görevde bulunduğum sürede,  işe  aldığım işçilerimin  hepsi kadroya geçmişti“ dedi. İnsanlar yaşadıkça nelere tanıklık etmiyor ki. Allah kimseyi, işsiz, aşsız, umutsuz bırakmasın.

       Ateş düştüğü yeri cayır cayır yakıyor. Avrupa kıtası felaket kapılarına dayanınca omuz omuza birliktelik göstermeye başladı. Her gün birkaç evladımız şehit oluyor. Değişik kentlerimizde hatırı sayılır patlamalar yaşandı. O zamanlarda Avrupa’nın önemli anıtlarını Türk bayrağının renginde ışıklandırmak kimsenin aklına gelmedi. Karıncanın bile incinmesine kıyamam. Değil milliyeti kim olursa olsun insanların. Bu Allahın cezası terör her yere uzanmaya başladı. Yine dün akşam, bir TV programında, yaşadıklarımızın bir üçüncü dünya savaşı olduğunu söylüyorlardı konuşmacılar. Bombacıları da ezilen toplumların intihar eylemleri olarak nitelendiriyorlardı. Bakıyorum da, gencecik çocuklar. Bu insanlar kendilerini parçalatmaya nasıl inandırılarak ortaya sürülürler?  Akıl alacak gibi değil.

Dünyadaki tüm devletler, el ele,  yürek yüreğe verirse bu gidişata bir dur denilebilir diye düşünüyorum. Kendileri için değil. Yeni gelecek minik çocukları için.

Hani bir sözümüz vardır eskilerden. (El elin  kaybolan  eşeğini türkü  söyleyerek ararmış) diye. Yine ürkütücü haberlere göre, dünya susuz kalmanın eşiğindeymiş. İşte o zaman yandı gülüm keten helvam. Su savaşları başlayacak demektir. Suyu tükenenler, suyu olanların üstüne saldıracaklardır. Allah yeni yetişecek neslin yardımcısı olsun.

       İçinizi kararttım değil mi sevgili okurlarım. Bağışlayın, Umarım güzel, iç açıcı  olgular yaşarız, ben de sevinerek sizlerle paylaşırım.

Yayın Tarihi
24.03.2016
Bu makale 1359 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!