EĞİTİMCİ GÖZÜYLE

Eğitim 3.0 dan geriye gidiş sürecindeyiz!   

      İnsanlık tarihini iki yüz bin yıl kabul edersek, bugün ki anlamda okul dediğimiz kurumların tarihi sadece son iki yüz yıldır.  

200 bin yıllık zamanda son 200 yıl, 24 saatte sadece 7 saniyedir.  

     Eğitim 1.0 taş devrine aittir ve insanoğlu ateşin yakılmasını, avlanmayı, beslenmeyi her şeyi büyüklerinden görerek öğrenmiştir.   

     Sonrası usta-çırak ilişkisi ile ustadan öğrenen nerede nasıl davranacağı eğitimini alan çırak terzi, marangoz duvar ustası demirci olabilmektedir.   

     Eğitim 2.0 da 17. Yy ve 18.yy a kadar Avrupa’da İncil’i standartlarına göre yazmak, kopyalamak ve tercüme etmekle meşguller.  

     Eğitim 3.0 Alman modelidir.  18 yy sonlarında Almanlar özellikle Napolyon yenilgisi karşısında çare olarak daha güçlü silahlar, icat etmek yerine, eğitim isteminde köklü değişikliğe giderler.  

        8 yıllık eğitim dünyada ilk olarak Alman imparatorluğunun merkezi Prusya’da başlar. Gelişen sanayi devrimi ile artan nitelikli işgücü yetiştirme ihtiyacının karşılanması önem kazanır.   

     Şu an içinde bulunduğumuz sistem geçmişi 200 yıla dayanan, ilk 100 yılında dönemin ihtiyacı insan tipini yetiştirirken yaratıcılığı törpülemek, tek tipleştirmek, inisiyatif almamak üzerine kurulmuş bir sistemdir ve artık çağı geçmiştir.   

   18 yy sonrası geliştirilen ezberci eğitim ile yaratıcılığı ve farklılıkları yok eden eğitim 3.0 dan amaç büyük bir atılım içinde bulunan sanayiye gerekli standartlara uygun işçi yetiştirmektir.  

     Şu anda içinde bulunduğumuz eğitimin amacı da endüstriye işçi yetiştirmektir!   

      Ancak geldiğimiz yerde gelişen digitaleşen endüstrinin artık o işçiye olan ihtiyacı oldukça azalmıştır.  

      Ülke olarak sanayileşmenin 5.0 olduğu çağda eğitim 3.0 da devam edilmesi bir tarafa, son dönemde daha da gerileme sürecine girmeyi hedef haline getirdik.   

     Nitekim 20 yy da halen devam eden eğitim 3.0 da (PISA) öğrenci becerileri ve (PİAR) yetişkin becerileri araştırmasında OECD de en son sıralardayız.   

       Ülkemizde 2005 e kadar öss merkezi sınavlarda özellikle fen ve matematik de 45 sorunun ortama doğru çözüm sayısı 12-15 soru iken, bugün bu ortalama 2-3 soruya kadar gerilemiştir.  Eğitim 3.0 ın bile hakkını veremediğimiz ortadadır.   

      Eğitim 3.0 sonunda yaratıcı yön dramatik bir şekilde düşmektedir.       

      5 yaşında ki çocuklar için NASA nın geliştirdiği yaratıcılık testi ile  yaratıcılık seviyesinin %95 civarı olduğu tespit edilir.   

       Sonrasında her on yılda yapılan testlerde yaratıcılık seviyesi hızla düştüğü ortaya çıkarken, son yetişkinlik döneminde  yaratıcılık seviyesinin % 3-5 ler de olduğu görülür.   

        Eğitim 3.0 dan mezun olanlar “evet efendim” diyen, fikri hür vicdanı hür olmayan, yeniliklere karşı olan, kendisini üreten sistemin savunucusu, tek tipleştirilmiş olanlardır. Günümüz eğitiminin bazı okullar haricinde 70 yıl önceki eğitim siteminde çok da farklı olmadığını da biliyoruz.   

    Bu tabloda 21yy için gereken yetkinlikler nedir? Sorusuna cevap vermeyi görev edinmiş bir kurum şu an maalesef Türkiye de yoktur.  

En kritik soru nedir?   

  Türkiye’nin 3.0 seviyesinde dünya ortalamasının gerisine düşmüş eğitim politikası 21 yy insanlarının becerisini nasıl kazandırabileceğiz?
     Kritik sorumuzun cevabı bir tarafa, acı gerçeklerden bahsedersek 2010 dan beri dünya inşaat projelerine taşeron firmalar tedarik eden digital bir platformda kurulan “Taşeron Bankasında” en çok aranan işçiler Çin ve Türk işçileridir. Yani tüm dünyaya ihraç ettiğimiz çoğunlukla beden gücüdür.   

       Her şeye rağmen yetişmiş en değerli bilim ve sanat adamlarımızın büyük kısmı ise yurt dışında görev almakta birçok patentli buluşlara imza atmaktalar.      

       Özellikle son 10 yılda özellikle Anadolu ve Fen lise öğrencilerimiz “imkan bulursam üniversiteyi yurt dışında okumak hedefimdir” demekteler.  

Eğitim 3.0,   Meslek Robotları Yetiştiriyor!  

     Sınav odaklı sistemde ders kitabından başka bir kitap okuma alışkanlığı olmayan, yaratıcılığı ve merakı yok edilmişlerin edindikleri mesleki bilgilerinin hayatın diğer alanları ile bir ilgisini sağlıklı kuramadıklarını sık gözlemleriz.   

      Bazı öğretmen, mühendis, doktor avukat vb meslek sahibi robotlaşmışların sosyal hayatta, siyasette, aile yaşamlarında sergiledikleri cahilce davranışları, eğitim 3.0 ın sonuçlarıdır  

       Ör: Bir ekonomistin aynı zamanda siyaset, tarih, coğrafya, psikoloji, iletişim ve sosyoloji vb alanları ile kendi alan ilgisini kurabilmesi  yanında dünya ve ülke güncelini sürekli takip etmesi gerekir.   

     Ben bir aile danışmanı ve eğitimci olarak görüştüklerimin arasında akademisyenler ve mesleğinde uzmanlaşmış olanların içinde eşi, çocuğu ve çevresi ile olan ilişkilerinde son derece sorunlu davranışlar sergilediklerini gözlemledim.  

       Mesleğinde uzman olmak meslek robotu olmalarını önlemez.  

       Ancak her türlü olumsuzluğa rağmen sürekli gelişim içinde olanlarımız aydınlarımız  bilim insanlarımız sanatçılarımız filozoflarımız kendilerine giydirilen gömleğe sığmayanlar, onlar bu ülkenin makus kaderini değiştirecek olanlardır.  

Rakamlardan Bahsedersek  

     Yüzlerce yıl önce dünyanın toplam bilgileri her yüzyılda ikiye katlanırken, bugün bu süre yüz yıldan bir güne düşmüştür.  Yani her gün bir önceki yüz yıl kadar yeni bilgi edinilmektedir.  

      ABD de bir haftalık patentli buluş sayısı dört bin civarındadır. Bu sayıya biz ancak 117 yılda ulaşabilmişiz.    

     Eğitim 4.0 sanayi devrimi sonrası bilgi çağı 20. YY bilgi çağına uygun eğitim demektir. Ve ülke eğitim sistemimiz bütünüyle 4.0 a  dönüşememiştir.   

Üniversitelerimiz Özerk Olmalıdır…  

       Üniversite demek, üniversal olan yani evrensel olan demektir.  

       Dünyanın en gelişmiş ülke üniversiteleri, özerk kurumlardır.   

        Özgür ortam sayesinde bilim ve sanat üretilir. Bilim ve sanat lojiyi,  loji teknolojiyi, teknoloji sanayiyi, sanayi ise finans kapitali üretir.   

        Eğitim 4.0 sayesinde aklı hür, vicdanı hür ve bilimi rehber edinmiş insan yetiştiren ülkeler aydınlanma ve sanayi devrimlerini gerçekleştiren sürekli gelişim içinde olan ülkelerdir. Özerk olmayan yapıdan bilim adamı, sanatçı filozof çıkmaz ülke bağımsız kalamaz.    Özerklik sıralamasında 145 ülke arasında 135. Ülke olduğumuz gerçeği devam ettiği sürece ülkenin gelişmesi ve bağımsız kalması mümkün değildir. Hakkı Güleç  

  Not: Gelecek hafta başlığım  “Öğretim, Eğitim ve Eğitim 4.0”  olacaktır.   

Yayın Tarihi
06.02.2021
Bu makale 991 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!