Biz uslanmaz bir milletiz. İçki arttı, fuhuş arttı. Bunlar hatta kıyamet alametleri. Kuş gribi geldi uslanmadık, 7.3 sallandık ders almadık. Çernobil patladı tınmadık bile. Şimdi de domuz gribi gelmiş dayanmış kapıya aşı olmayız diyoruz. Uslanmayız, uslanmayacağız sanırım.
Bir zamanlar Çernobil patladığında komşu ülkeler ve Türkiye kıyaslamasında oralarda radyasyon kirlenmesi var, bizde yok tu. Hatta bakan bile televizyonlara çıkıp çay içmişti. Şimdi özellikle doğu Karadeniz ve Anadolu’nun her yeri kanser sıkıntısı yaşıyor.
Dedim ya ders almadık.
Sonra kuş gribi geldi. Kuşun nerden uçacağı ve geleceği belli mi. Komşu ülkelerden hiç geçmeyen gripli kuşlar bizim memleketimize gelmişlerdi. Tavuk dahil uçanı, kaçanı onmilyonlarcasını telef ettik kurtulduk.
Şimdi domuz gribi salgını var. Ben çok korkuyor ve ürküyorum. El ele tutuşmaya bile korkar oldum. Öpüşmeyi dersen unuttuk bile.
Duyduğuma göre Amerika bu günlerde kedi gribi, serçe gribi, kravat gribi, ayakkabı bağı gribi, aşkı memnun gribi, futbol maçında kavga gribi gibi daha tehlikeli virüsleri olabileceğini hesaplıyormuş. Hele önce domuz gribi aşılarını satsın sonra onların aşılarını olacakmışız.
Aşılan aşılan nereye kadar. Bu arada çalışma aşısı, kitap okuma aşısı, düşünme ve sorgulama aşıları daha icat edilmedi bile.
Korna çalma, yerlere tükürme, trafik canavarı olma, adam gibi çalışmama hastalıkları bulaşıcı olduğu halde, ölümcül olmadığı için aşısı yapılmamış, yapılsa da satacak, satılacak kimse yok. Amerika ister mi Türkiye’nin çok çalışmasını, çalışırsa güçlenir, güçlenince sömürülmez.
Ben çok korkuyorum ben. Demedi demeyin. Yakın bir zamanda serçe gribi başımızın belası olacak. Bence şimdiden bu kuşların kanatlarını yolalım ve uçamasınlar ve çoğalamasınlar.
Demedi demeyin…