DÜN-BUGÜN-YARIN

Doğayı Gerçekten Sevdik mi ?

Sahi son yıllarda sürekli duyduğumuz bir kavramdır Doğayı sevmek... 

Dillerimizden düşürmediğimiz, ağızlarımıza pelesenk ettiğimiz bir duruma dönüşmüştür hatta...

Gerek şehir hayatının getirdiği hızlı yaşamlar, gerekse Kapitalist sistemde insanın var olma mücadelesi, gerekse hırslarımız ve başarmak istediklerimizle, doğayı severiz, kendimizi doğaya atar, kısa ve hızlı molalardan sonra eski hayatlarımıza hemen geri döneriz...

Doğayı gerçekten sevmek nedir acaba diye düşündük mü hiç hakikaten ?

Acaba kaçımız biliyor bir ormanda yürürken altından geçtiğimiz ağacın adını, Sedir mi, Çam mı , Gürgen mi ? 

Kimin ne kadar umurunda ? 

Acaba kaçımız biliyor, denizlerimizde hangi balıkların yaşadığını, nasıl ve ne zaman ürediklerini ?

O hikayelerimizden eksik etmediğimiz kuş sesleri etiketlerinde hangi kuşun nasıl öttüğünü, ne zaman göç ettiğini, nasıl yavruladığını kaçımız biliyor ? 

Mis gibi çiçek kokuları dediğimizde, hangi çiçeğin nasıl koktuğunu kaç defa tarif edebildik birbirimize...

Su kenarlarında dinlenirken, hatta evimize şişe şişe su doldururken , kaçımız merak etti o suyun kaynağını? Hangi dağdan çıktığını, hangi yollardan geçip de denize ulaştığını...

Geceleri yıldızlara bakarken, hangi takım yıldızlarını gördüğümüzü, hatta bazen görünüp kaybolan gezegenleri kaçımız araştırdı...

Rüzgarlar saçlarımıza vururken, hangi rüzgarın nereden estiğini, Hangi rüzgara nerede Meltem nerede İmbat dendiğini kaçımız gerçekten merak etti...

Dağ, Deniz, Orman hikayeleri anlatırken, zaten çok eski zamanlardan beri, bizden çok çok öncelerden beri orada duran tabiatı gerçekten öğrenmek istedik mi ?

Sanıyorum biz doğayı gerçekten sevmedik, severmiş gibi görünüp doğayı kullandık...

Hep doğaya kaçtık ama doğayı hiç anlamaya çalışmadık...

Zaten parçası olduğumuz Tabiatı, kendimizi ifade etmek için kullandık, tabiatın kendisi olamadık...

Gezegenimiz bir eksen eğikliğiyle durmasa o devasa adına uzay dediğimiz boşlukta, hiç bir şeyin vuku bulamayacağını anlamadık da, kendimizi daha önemli zannettik kainat karşısında...

Şimdilerde toparlanıyor doğa, insan evlerine çekildi, kuş sesleri daha net geliyor kulaklara, Atmosfer kendini yenilemiş, sular, çiçekler coşmuş durumda...

Dünyamız yaşadığımız kötü günleri atlattıktan sonra insanoğlu bunu anlar mı bilmiyorum...

 

Bu kainatın zaten bizler için çalıştığının idrakıyla, seherde bülbüllerin aşk şarkılarını duyabilmek adına...

Sevmek adına, Aşk adına...

Bu kötü günlerden sonra Doğa’yı gerçekten sevebilmek, ona gerçekten sarılmak dileğiyle...

Arto Tunçboyacıyan beyin şarkısından bir alıntıyla bitireyim yazımı...

Bu bir masal, bir hikâye değil be hey can

Doğada var bu gerçek, anla be hey can

Doğa sana tüm gerçeği söylüyor hey can

Doğayı anlamazsan çok zor be hey can

Yayın Tarihi
27.04.2020
Bu makale 1079 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!