BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Devşirme Artığı Yobazlar!

Birinci Dünya Savaşı sonunda, Osmanlının "teslim bayrağını" çekmesiyle Batılı sömürgenler tarafından başta İzmir olmak üzere Batı Anadolu ve İstanbul işgal edildi. İşgal edildiğinde milli bilinç sahibi milisler direnirken İngiliz askeri tarafından üstleri aranan bazı "sarıklı ve cüppeli" zevatın sırıtarak üstlerinin aranmasına izin vermeleri, direnmemeleri dikkate değer bir hal idi. (merak eden dönemin resimli arşivine baksın)

Direnmek ne kelime, İngiliz'i "kurtarıcı" olarak görmüş ve "hoş gelmiş" de üstünü arıyor diye mutlu olanlar bile var bu devşirme artıkları arasında!

Bunları Türk milleti hiç unutmadı. Bunların "devşirme artığı" olduğunu söyleyen söz erbabına hak vermemek mümkün değil!

Bugün bunlar, İstiklal Savaşına, Cumhuriyete, Gazi Paşa ve arkadaşlarına saldırmaktalar. Milli gururdan, onurdan yoksun, zerre kadar vatan sevgisi taşımayan bu "devşirme güruhun torunları" günümüzde yine sahnedeler.

O gün nasıl ki Kuvva-ı Milliye aleyhinde idilerse bugün de Cumhuriyetin ve onu kuranların aleyhinde saldırganlıklarını devam ettiriyorlar. Varlıklarını borçlu oldukları Gazi Paşa ve silah arkadaşlarına hakaret etmek, mukaddesatına dil uzatmak baş görevleri arasında!

Kıl suratlarına tüküresin gelen bu onursuz, akıl fukarası namertlerin Cumhuriyete ve Türklüğe kin kusmaları tesadüf değildir; bilinçli ve plânlı bir eylemin figüran yansımalarıdır! Günümüzde yine düşmanla işbirliğindeler.

***

Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasında, Çanakkale, Sarıkamış ve Yemen cephelerinden kaçmak için bu "sarıklı cüppeli mollalar" isyan ettiler, zamanın yönetiminin olduğu "saraya" baskı yaptılar; "mollalar askere alınmaz" diye karar çıkarttılar!

İşte bütün mesele burada, bu eylemde özetleniyordu.

Bu hususu anlatan, açıklayan hiç bir muhtereme (!) çakma tarihçiye, çirkin politikacıya rastladınız mı? Neden, ne için mollalara bu ayrıcalık tanındığını anlatan, açıklayan muhterem (!) oldu mu?

Peki, bir başka soru, merak eden haklı olarak soruyor; genelkurmay şehit listesinde kaç imamın ismi vardır?

Mollalar askere gitti de melekler sadece onları mı korudu ve hiç "şehit molla" olmadı demek doğru mu?

Cephedeki Mehmetçiğin namazını kıldıran, yani askerin imamlığını yapanlar, kendi birlik komutanları olduğunu kaynaklar yazıyor, görselliklerde de görmek mümkündür. Ülkede yüzlerce medresede okuyan mollalar, hocalar vardı. Neden onlardan bir kısmı, en azından askere manevi destek, moral vermek için askere, cepheye gitmediler?

Hem komutan hem manevi lider olarak askerin önünde "imam komutan" görevini üstlenmiş olan bu kahramanları, Çanakkale direnişinde, hücuma geçmeden önceki toplu namaz kılışları sırasında görülüyor, komutanın imamlık yapması bu gerçeğin belgesidir.

***

Savaşlarda şehit olan erkekler yüzünden, Anadolu köylerinde sayısız kadın dul kaldı. Güya dul kadını "himaye" etmek bahanesiyle bu kadınların çoğunu, molla kılıklı güruh, "imam nikâhı" ile nikâhlarına aldılar. Çaresiz kalan kadınların "din öcüsü" korkusu altında mollalara "ram" kaldılar. (Peygamber ve çevresinin bazen 4, bazen daha fazla sayıda kadını nikâhlamalarını "savaş sebebiyle mağduriyeti önlemek" uydurmasını bahane göstermelerini Anadolu'da da aynen uygulanan bir eylemdi).

Bugün Türk düşmanlığı, cumhuriyet düşmanlığı yapan, "şeriat düzeni" isteyen katran karası vicdanlı "devşirme artığı" gayrı milli neslin asıl dedeleri-babaları işte asker kaçağı bu mollalar ve avenesi olmalıdır.

Seferberlik günlerinde çoğu köy yerinde, bir mollaya tüm kadınlar kalmıştır!

Onun için bu "devşirme artığı" nesil Çanakkale şehitlerinin torunları filan değil! Çok söz işin tadını da, edebin ayarını de kaçıracağı için kısa kesiyorum bu konuyu!

***

Renkli ekranlarda "sarıklı din bezirganı" salya sümük karışmış, halkın "cinsel" dürtüsünü güya galeyana getirme amacıyla, cennette kaç "hurinin" verileceği, her bir hurinin taptaze "çıtır kızlar" ve bozulmamış güzeller olacağını, muhteremlere (!) de "yüz er kişi gücünde güç" verileceğini vaat ederek işkembeyi kobradan atıp tutan "kravatlı-sarıklı şarlatan dinciler", onları alkışlayanlar da bu günahın ortaklarıdır.

Bu şarlatanların hiç biri cephede vızıldayan mermilerin sesinden haberdar değillerdir!

(BİLGİ NOTU: " Bilen bilir. Günümüz İstanbul Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Demircan'ın babası "Ali Rıza Demircan'ın" 1988 yılında "Eymen Yayınları" arasında çıkan "İSLAM'A GÖRE CİNSEL HAYAT-1" adlı kitabının 284-294. sahifeleri arasında bu huri konusu Kur'an ayetleri kaynak gösterilerek ayrıntılı biçimde anlatılmaktadır. Yani cennete giden her insana duruma göre en az 72 huri verileceği ve bu hurilerin özellikleri ayetlerde anlatılmaktadır. Dolayısıyla aklı belden aşağı noktalarda çalışan bu din bezirgânlara kızmak yerine acımak gerek. İlginç olan bu ayetlerin varlığıdır. Tanrının sanki işi yokmuş da kıl suratlılara, sarıklı cüppeli din tüccarlarına "hatun ikramıyla uğraşacak!" tuhaf bulunuyor. Diğer yandan, sarıklı İngiliz uşağı hainler, vakıflar kanalıyla büyüdüler. Dinci yapı üzerine kurulu nurcu FETÖ, şimdi de günümüzdeki din temelli vakıflar ülke için tehlike kaynağıdır. Şirket halindeki özel okul veya kreş vergi verir, vakıf aynı işi yapar para kazanır fakat vergi vermez. Molla kılıklı kıl suratlıların bu toplumun sülükleri olduğunu bilelim.  Köpek sevrek bireysellik yansıttığını sanırlar.)

***

Bir olayın oluşunu aktarmalıyım; görünüşü itibarıyla mollaların başı olduğu giydiği geniş ve süslü cüppeden, beyaz uzun sakalından belli, dönemin "İngiliz Muhipler Cemiyeti" taraftarı ve Kuvva-ı Milliye aleyhtarı biri, etrafına topladığı sarıklı ve cüppeli mollalarla Mustafa Kemal Paşa'dan bir dilekte bulunmaya gelirler.

Bunların başı ve en nüfuzlusu, öne çıkarak Gazi Paşa'dan medrese sayısını arttırmasını rica eder. Bu zat, ayrıca, medrese öğrencilerinin askerlikten muaf tutulmasını de ister.

Mustafa Kemal, yüksek bir sesle, sertçe: "Ne o, yoksa sizin için medrese, Yunanlıları mağlup etmekten, halkı zulümden kurtarmaktan daha mı değerlidir? Millet kan içinde yüzerken, halkın en iyi çocukları cephelerde dövüşür, yurt için canlarını feda ederken, siz burada genç, sapasağlam delikanlıları besiye çekmişsiniz!"

Mustafa Kemal, "Savaş sona erince onlarla daha ciddi konuşacağım! Delikanlıları askerden kaçıran 17 bin medrese vardır. Her şeyden önce onları malî dayanaklarından, vakıflardan, yoksun edeceğim. Yurt topraklarının büyük bir parçası, nerede ise üçte ikisi, belki de daha çoğu vakıftır. Bu topraklar mollaların yaşama kaynaklarıdır. Bunların çoğu köylülerin elinden alınmış topraklardır. Buna son vereceğiz. Bir de utanmadan hükümetten yardım istiyorlar."

İşte bütün mesele burada, bu tespitte özetleniyor.

Kuvva-ı Milliye aleyhtarı olan miskinler topluluğu diğer yandan İskilipli Atıf gibi İngiliz Muhipler Cemiyetinin yaygın fedaileri idi.

Asker kaçağı hainlerin milli bilinç ve onurdan yoksun güruhun Atatürk'e, Türk milletine, Cumhuriyete saldırganlıklarının ardındaki gerçek, işte bu çıkarcılık zihniyetidir. Devşirme artıklarının geride kalan kuyruklarıdır. Batılı sömürgen uşaklığıdır.

İyi tanıyalım ve anlayalım!

Yayın Tarihi
19.02.2019
Bu makale 1921 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!