ANKARA'DAN

Devletin stresi artar mı?

Yaşam gariplikleri ile dolu bir süreçtir.

--Bu süreçte, bardağı kırar, yenisini alır koyarsınız. Dipnot:Tabi paranız var ise. Birisini kırar, üzer, özür dilersiniz, bir şekilde telafi edersiniz, tabi anlayanı olur ise.

--Kazanırsınız, kaybedersiniz ama yaşam yine de sürer, bu size ve ilişkilerinize bağlıdır.

--Okursunuz, sınıfta kalırsınız, hatta okuldan atılırsınız af çıkar, bir şekilde telafisi olasıdır.

--Anlayacağınız, sizin niyetiniz var ise bir şekilde durumu düzeltirsiniz. Yamarsınız, onarırsınız vs. Eskisi kadar olmasa bile en azından yokluğunu çekmezsiniz.

--Bunlar kişisel olanlardır. Bir de kitlesel yani toplumsal olanlar vardır ki, bu "azıcık daha karmaşıktır". Çünkü tarafları olmuş, oluşmuştur. İlk çağlarda bile, durum böyledir. Bileği güçlü olan, basar tokadı alır geçer. Yanında da, ayrılmaz parçaları olarak arkadaşları, askerleri, yağcıları, yardakçıları ve soysuzlar.

--Günümüz dünyasında olay biraz daha karmaşık hale gelmiştir. Tarafları, savunucuları, düşmanları olmuş, oluşmuştur.

--Bu kendiliğinden olduğu gibi, örgütlenmiş de olabilir.

--Doğal, olağan olanlara eyvallah. Hani şansı, bileğinin gücü, arkası kalın olanların alıp geçtikler falan.

--Ama bir de, bilgi ve deneyim ile örgütlenmiş süreçler vardır.

--İşte burada hatlar karışmaya başlar, örgütlülük devreye girer.

--Örgütlü olmak güzel bir şeydir. Ama amacı, hedefleri neler, bunu gerçekleştirecek olanlar kimler ve öyküleri nelerdir.

--Devlet tüm sosyal, siyasal, toplumsal, ekonomik örgütlenmelerin tepesinde olan organizasyondur. Bu organizasyonu nasıl kurar iseniz öyle işler ve öyle sürer.

--Anlayacağımız "Devlet" bir organizasyondur ve canlı bir sistemdir. Nefes alır-verir, aç ve açıkta kalır, stresi, mutluluğu, düğünü bayramı olur, tıpkı insanlar gibi; yapar eder, yaşar.

--Aile ve toplumda bu gelenek, görenek, terbiye gibi sosyal süreç ve edinimler iken, devlette Anayasa, yasa, ilke ve devletin temeline konulan taşların kodlarıdır.

--Hani bazı kişiler, aileler ve toplumların bu geleneksel süreçlerin dışına çıkmasına, "raydan çıktı" derler ya, işte bazen devletler de raydan çıkar. İşin kötüsü, kişi, aile ve toplumun raya oturtulması zor da olsa, olasıdır ama , devlet raydan çıkar ise, onu rayına koyacak oturtacak çok şey gereklidir.

--Devlet, toplumsal bir uzlaşma sonucu ortaya çıkan yapıdır. Jean-Jacques Rousseau'nun dediği gibi, toplum sözleşmesi sonucu ortaya çıkmıştır ve bu yüzden de Devlet, "zor kullanma" yetkisine sahip tek yapıdır. O yüzden, devlet kutsaldır. Adil olmak zorundadır.

--Bu ise, sorumlu yönetimlerce devletin stresini arttırır.

--Çünkü Devlete insanlar, ya da yurttaşları vergi verir, askerlik yapar, canını verir, gerektiğinde zor durumda ise, malını, mülkünü verir. İnsanlar bilirler ki, devlet olmazsa, hiçbirşey olmaz. O yüzden bilinçli yönetimlerce, yönetim, devleti yönetmek daha açık deyiş ile devleti adil yönetmek zor ve stresli bir iştir.

--Bir başak şekilde ve zamanda da devleti yönetmek yine zor ve streslidir. O da karmaşa zamanlarında ve süreçlerinde.

--Devlette iki önemli katman vardır.

--İlki, bürokrasi. Kamu personeli, diğeri ise demokrasilerin gereği seçim ile yönetmek için iş başına gelen Siyasiler.

--Bu iki kesim sürekli bir çatışma halindedir ve olması da doğaldır. Çünkü, Kamu Bürokrasisi, kamuyu, devleti korumak ve kollamak üzere vardır. Siyasiler ise, halka hizmet ve bu bağlamda devleti yönetmek için vardırlar.

--Başta da dediğim gibi, kamunun anayasası, yasası, yönetmelikleri, genelgeleri ve prensipleri varken, siyasilerin bir ideolojileri ve seçmenlerine verdikleri sözleri vardır.

--Bu açık ve bilinen yüzüdür.

--Bir de bilinmeyen gizli yüzü vardır süreçlerin . O da, siyasilerin iç ve dış güç odakları ile ittifakları. Çünkü, devlet bir kaynak yığınıdır ve bu kaynaklara sahip olmak, ancak siyasi süreçleri yönetmekle olasıdır.

--Devletin, kamunun yönetiminde Demokrasi olmazsa olmazdır ama, bu toplumun ve kitlelerin eğitim, ekonomik ve sosyal durumları ile ilgilidir.

--O yüzden, siyasisler "din adamları"ndan daha çok dinci, askerlerden daha çok "savaşçı", akademisyenlerden çok alimdirler.

--Bunu bir dip not imişi gibi alın, son dönemlerde, bu sayılan statüleri tanımlamak bir güçtür. Hutbeden siyasi vaaz veren imamlardan, cehalete methiye düzen akademisyenlerden, koruması gereken devleti peşkeş çeken bürokratlara kadar gelinen bir süreç yaşanmaktadır günümüzde.

--İşte bu toplumsal, kamusal bozulmadır.

--Ağızları açılınca gelenekten, "milliyetçilik"ten dem vuranlar, batı dünyasında daha devlet anlayışı bile oluşmamış iken, Osmanlı Beyliğini kuran Osman Gazi'ye, Ertuğrul Gazi, "Ey oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın" diyor. Devlet için, insan, yurttaş çok önemlidir.

--Günümüzde gelinen noktada ise bu işler rayından çıkmış, çıkarılmıştır. Bu süreçler ise, devletlerin çökmeleri anlamına gelmektedir. Çünkü devlet, yurttaşları için vardır.Son zamanlarda yaşananlara bakılınca, "Devlet"in kim, ne ve niçin var olduğu görenleri şaşırtmaktadır.

--Devlet, Kamu Bürokrasisi bir stres altındadır. Bu stresin alınması gerekir. Stres altında kişiler, toplum ve yönetimler doğru işlemi yapamazlar. O yüzden bu stresin atılması gerekir.

--Yönetimlerde stres atmak ise, mevcutların dinlendirilmesi ve yeni seçeneklerin ortaya konulması ile olur.

--Stres atılmaz ise, bunalım kapıda demektir. Unutmayın, intihar eden kişiler için "çok stresli, stres altındaydı" diye tanı konulur.

--Her şeyin telafisi olasıdır. Ama devlet gibi dev gibi yapıların düzenleri bozulur ise, yeniden bir düzen, sistem kurmak zordur.

--O yüzden, yönetenler, yönetilenler akıllarını başlarına, başlarını da iki ellerinin arasına almaları gerekmektedir.

--Kişi hastadır ya da bir kazaya uğrar ise doktor, araç kaza yapar, bir alet bozulur ise tamirci tamir eder, bir şekilde sorun giderilir.

--Ama devlet bu tür sorun yaşar ise batar yok olur. İşgal olur. Bu ise bir savaş ile sonlanır. Savaş ise, ordu ile olur. Ordu ise devlet ve milletine inanmışlık ile olur.

--Devlete millete değil de, ümmete hizmet için var olan, boy boy fotoğrafları yayınlanan generallerin, hutbelerde siyasi, etik dışı vaaz eden hocaların olduğu bir yerde, devlet için kim savaşacak?

--Özellikle kendini milliyetçi sanların iki kere düşünmesi gerek. Çünkü, ya devlet, millet vardır, ya da tüm alem ve ümmet vardır. Karar , karar vermesi gerekenlerin.

--Herkesin aklını başına almasının vakti geldi de geçmek üzere.

--Bunu ne zaman mı anlarsınız.

--Başınızı yıkılmış duvarlarlara vurduğunuz zaman.

--Yurttaş sorumluluğu olan herkesin, Devletin bu stresini görmesi, almak için gerekenleri yapması gereklidir;

--yoksa her şey için çok geç olabilir.

Yayın Tarihi
11.06.2021
Bu makale 713 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!