ANKARA'DAN

Deniz Poyraz Karayel olmasın!..

Yaşamak, sadece gün geçirmek değildir, yaşananlardan ders de çıkmaktır yaşamak!.. Hele bir "adam gibi yaşamak" istersen, yaşam bedel de ödemektir. Ne garip bir ülke isek, o da öde öde bitmiyor!..

--İktidara sahip olanlar keyif sürerken, neden bedelini halka ödemek düşüyor. Ne yazık ki, öyle bir hale gelinmiş, getirilmiş ki, halkımız da bu bedeli ödemeye çoktan ve çokça gönüllü.

--Burada amaç halkı suçlamak değil, ama bir şeylerin de biz farkına varalım. Bu kaçıncı bizim üzerimizden oynanan ve bedelini kaç kaç canlarımız ile ödediğimiz oyun.

--O yıllar Hacettepe'ye yeni başlamışız. Ankara'nın da, üniversitenin de yabancısıyız. Beytepeden gelenler, Hacettepe merkez yerleşkesinden öğrenciler, o dönem üniversitede ki merkez de polis, beytepe'de jandarma destekli faşist baskıları protesto etmek üzere, tıp fakültesi ise öğrenci yurtları arasındaki alanda sloganlar atarak, masum öğrenci gösterileri yapıyorlar.

--Herkesin gözlerinin önünde olan; görenlerin gördüklerini yok saydıkları, görmesi gereken görenlerin de, gözelerinin kapalı, vicdanlarının pas tutmasından dolayı birleri bellerinden silahları çekip sağa sola rastgele ateş ediyor ve o sırada bir öğrenci yaşamını yitiriyor, bazı öğrenciler de ağır yaralı.

--Acı haber tez geliyor, Tıp Fakültesi öğrencisi Nuray Erenler ölüyor.

--Ne olaylar, ne de bu provokasyonlar bitti tükendi. Ölenler, törenler ile defnedildi, artlarından antlar içildi, katledenler ise, göstermelik resmi işlemlerden sonra "pış pışlanıp" salıverildi.

--Ve bir eylül sabahı herkesin şafağı attı.

--Aslında, öldürülenler her şeyi görüyor ve biliyorlardı. Bunlar olmasın diyeydi mücadeleleri. Öldürenler ise, birer aferin, sırt sıvazlamasından sonra bir şekilde ödüllendiriliyordu.

-Sonra 12 Eylül olmuş, Türkeş, A. Oktay Güner gibi MHP yöneticileri, “Kendisi zindanda, fikri iktidarda” diye yaşananlara sitem ediyorlardı

--Asıl misyonu "komünizmle mücadele" olan ABD güdümlü 12 Eylül cuntasının sivil ayağının bunu anlaması için çok zaman geçmemişti.

--Haber kanallarında ve sanal ortamda, o sırada HDP İzmir il binasında olan DENİZ POYRAZ'ın dışarıdan yapılan bir silahlı saldırı ile öldürüldüğü haberleri geçiyordu.

--O binada çay ve diğer hizmetler için çalışan Anne Fehime Poyraz'ın sağlık sorunları sebebiyle işine gidemeyince, yerine kızı Deniz Poyraz gelmişti çalışmaya.

--İzmir Valiliğinin açıklaması ile, "katil eski bir sağlık çalışanı".

--Hiç kimse aklımızla alay etmesin. Bu ülkede yaşanan bu kaçıncı senaryo bu ya.

--Kamuda, hem de sağlık kuruluşunda çalışmış, "işe alınmış" birisi nasıl olur da, siyasi bir cinayetin parçası olurdu?

--Ya da böyle birisi nasıl bir süreliğine olsa da kamuda işe alındı, nasıl çalıştırıldı?

--"Minareyi çalan, kılıfını hazırlar" derler atalar. 12 Eylül öncesinde, "sağ-sol öğrenci çatışması" diye pazarlanan süreci;

--12 Eylül sabahı yapılan askeri darbeyi, 1970’li yıllarda CIA'nın Türkiye Şefi olan Paul Henze, ABD Başkanı Jimmy Carter'a “bizim çocuklar başardı” diye haber veriyordu.

--Bir "Deniz" daha katledilerek sonsuzluğa uğurlanıyordu.

--Kışın sıcacık kaloriferli, yazın serin iklimlendirmeli oturanlar, dışarıda esen acı yellerin kuzey doğudan eseninin "poyraz", kuzeybatıdan eseninin de "Karayel" olduğunu bilirler mi bilemem ama,

--Bu esen yellerin hayra alamet olmadığını görecek kadar gözlerimiz açıldı, ensemizin kızarıklığı da henüz geçmedi.

--Bütün orta oyunlarına ve istatistik yalanlarına karşı, halkın sıkıntı ve sorunları artıyor, ülkede mutsuzluk katsayısı yükseliyor.

--Sıradan insanlar cinnet noktasında, anne oğulu, baba kızını öldürüyor. Şehirlerin sokaklarında ellerinde kocaman otomatik silahlı adamlar, dolaşıyor ve önüne geleni "indiriyor".

--Adımbaşı polis, bekçi, kırsal da da jandarmanın güvenlik için dolaştığı ülke, güvenli olmaktan çıkmak üzere. Herkesin kaygısı arttı.

--Herkes aklını başına alsa iyi olur da, özellikle kendisini "milliyetçi" ve "mukaddesatçı" sananların iki kat dikkat etmeleri gerekmektedir.

--Artık bu kez de uyursak herkes yine ölür.

--Brüksel'deki NATO toplantısından sızan haberler de pek hayrımıza alamet değil.

--Sedat Peker, Hükümet üyelerini, ülkeyi sallamayı sürdürüyor.

--Yaz aylarının bereketi, henüz yurttaşlara yansımış değil.

--Madenler, sular, doğal denge her şey allak bullak.

--Deniz Poyraz bizden uzak sanılırken, karayeller ortalığı sarmasın!..

Yayın Tarihi
20.06.2021
Bu makale 893 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!