YARINA YOLCULUK

Bişkek Ata Yurdunda İnsan Sıcağı

 

Ben çocukken bizim oralarda bireyler insan sıcağında ısınırdı. Ellerimizi uzattığımızda elimizi tutan bir çift el, seslendiğimizde sesimizi duyan bir çift kulak, başımızı kaldırdığımızda gözümüze bakan bir çift göz hem aile içinden hem de aile dışından, komşulardan hep olurdu. Her birimizin öyküleri kale duvarlarındaki taşlara benzerdi. Bir taş başka taşlarla sarılır, bir taş diğer taşlarla işbirliği yapar, bir taş başka taşlara güvenir, sırt sırta verir ve sonra hepsinin inançla bir birine olan tutkunluğundan kale duvarı olurdu. Ben kale duvarı gibi öyküsü, güveni ve yaşamı olan bir aile içinde doğdum, böyle bir toplumsal yapı içinde büyüdüm. Annemin akranları annem, babamın akranları da babam gibiydiler.

 

Irmağım Antalya’da akmaya başlayalı 21 yıl oldu ve ben bizim oralarda yaşadığım insan sıcağını üç beş kişi ile yaşadıklarımın dışında yaşayamadım. Bu belki benden belki de benim gurbetim olan Antalya’daki bireylerden kaynaklanıyordu. Bilmiyorum. Bildiğim şu ki; benim duvarım burada kale duvarı gibi değil de taşların üst üste dizildiği bahçe duvarları gibiydi ve insan sıcağını 21 yıldır unutmuş olmamdı.

 

Mayıs ayının başında Üniversiteler arasında bir değişim programı olan Mevlana Projesi ile 10 günlüğüne Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te olan Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’ne gittim. Ata topraklarında kültürel değerlerimize sahip çıkılması ve orada insan alt yapısının geliştirilmesine açısından önemli bir misyonu üstlenen üniversitede çoğu zaman Antalya’yı unutturacak güzelliklerle olayları yaşadım ve şahitlik ettim. 20 yıl önce kurulan Manas Üniversitesi bir misyon üniversitesi ve oraya giden hocalar da bu misyonu taşıyan nitelikteki kişilerden seçilmişler. Eğitim görevlerinin yanında Kırgız, Özbek, Türkmen, Kazak, Ahıskalı gençlerin geleceklerini tasarlamak için onları oya işler gibi işlemekteler. Her ne kadar oraya ticaret ve yatırım için giden Türkler kendilerine sunulan fırsatı çıkarcı tutumlarıyla kötü kullansa da onlardan kalan kötü imajı üniversite görevli öğretim elemanları düzeltmeye çalışmaktalar ve ilişki tarlasına çiçekler ekmekte ısrarlılar. Gördüğüm o ki yetiştirdikleri güller, papatyalar, akşamsefaları Kırgızistan ve civar Türkî cumhuriyetlerde büyümeye ve bir elçi gibi yaşamaya devam etmekteler.

İsimleri eksik yazar veya sayarsam umarım oradaki dostlarım alınmazlar. Öncelikle benim oraya gidebilmem için çaba harcayan ve baba olma sevinciyle ben oradayken Türkiye’de olan son iki günümde detaylı paylaşımlarda bulunduğum koyu mavi gözlük çerçevelerinin ardından bir çocuğun sevecenliğinde bakan Serdar GERİ hocama, daha sonra Ataol Behramoğlu’nun şiirinde “Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını” dediği söyleme uygun bakan, sarılan ve benimle kardeşleri gibi ilgilenen Bilal DEMİRHAN ve Murat İŞİNER hocalarıma benim çocukluğumdaki ve gençliğimde yaşadığım insan sıcağını tekrardan yaşattıkları için yürek dolusu sevgiler sunarım. Bunlardan başka beni her açılışta ve ödül töreninde ismimle anons edip onurlandıran okul müdürü Kanat CANUZAKOV hocama, voleybol hocası ve hız tutkunu Haydar hocama, öğretmenlik bölüm başkanı, Dciparkul ABDIRAHMANOVA hocama, müdür yardımcısı Azamat TILLABAYEV hocama, yüksekokul sekreteri Tolgonay MAMBETALİEVA’ya iletişim fakültesi dekanı Murat ÇEBİ hocama, mühendislik fakültesi sekreteri Cıldızbek OSMONALİYEV’e, bana mihmandarlık yapan Kadircan Çelik’e  3 Mayıs Türkçülük Gününe beni dahil eden ve Issık Ata vadisinde doyumsuz yeşile karıştıran Erencan Çingir’e Mert Kahraman’a, Sergen Kaptan’a, Can Kaygusuz’a, Elif Yılmaz’a ve isimlerini hatırlayamadığım diğer arkadaşlara yaşattıkları insan sıcağı için teşekkür ediyorum.

 

Hayatımda iki şeyi ilk orada yaşadım. İlki meşhur ata içkimiz Kımız, ikincisi ise Ağaç Güreşi. Kımızın tadı inanılmaz güzeldi. Tadında anamın sıcaklığı, atalarımızın gözü pekliği ve yiğitliği vardı. İlk yudumdan önce kımız bardağını “davamda yalnız bırakmayanlara, sevdamda yalnız bırakmayanlara, yolumda yalnız bırakmayanlara” deyip kaldırmıştım. Şimdi buradan bu yazıyı yazarken hepinizin adını teker teker anmaktan onurlandım ve hepinizin adına “Yüreğinizdeki İnsan Sıcağı’na” Anadolu’nun Kımız’ı Rakı kadehimi kaldırıyorum. Sizler oradayken tekrardan Ata yadigarı toprakların bir kısmına sahip Kırgızistan’a gelirsem eminim ki yalnız kalmam ve üşümem.

Tanrı Dağlarının manzarasında uyuyup, uyanmak, oraya kar Bişkek’e yağmur getiren rüzgarda serinlemek, isimlerini saydığım güzel insanlar ve çekik gözlü minyon Kırgız soydaşlarımla aynı havayı teneffüs etmek güzeldi.

 

Hepinizi hasretle ve sevgiyle kucaklıyorum.

 

 

Yayın Tarihi
11.05.2015
Bu makale 3488 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Faik, o sıcak duyguları Ata yurdunda kardeşlerimizle birlikte yaşamak ve paylaşmak,Türklüğü bütün boyutlarıyla yaşamak ve yaşatmak güzelliğidir.Ne mutlu...

Abdullah Şanal 11.05.2015

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!