DUAYEN

Bir İstinat Duvarı Neden Çöker?

Y. Mimar ERCAN EVREN

Geçen gün yine İstanbul’da bir istinat duvarı çöktü ve emekli, yabancı bir diplomat öldü. Televizyonlar olayı; “ Vaka-ı adiye” den gibi, uzun uzun anlatarak naklettiler ve filmleri de yayımladılar.

Hâlbuki istinat duvarları; durumuna göre, hesap- kitap ve proje gerektiren yapılardır. Tabiat kanunları eksikliği hiç kabul etmez, muhakkak yanlışınızı anında suratınıza vurur. Sel baskınları, depremler, kar yükleri, heyelanlar gibi. Durum, gözüktüğü gibi, bu kadar basit değil. Çöken betonun içinde yok denecek kadar az demir olduğunu gördük. Bu türlü yapıların nasıl yapılacağına; ustaların değil, bir inşaat mühendisinin karar vermesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorum.

Bu yazıyı, kış yağmurları ile çöken sitemizin bahçesindeki istinat duvarının nasıl yapıldığına şahit olduğum için yazdım. Bir usta çağrılıp; tabii pazarlık yapılarak, iş veriliyor. Betonun ortasına altılık demirler 20 santim arayla döşeniyor ve beton dökülüyor. Beton sağlamlık sembolüdür ama aslında; iri yarı kof insanlar gibi, en zayıf malzemedir. Çekmeye hiç çalışmaz. Onu güçlü kılan demirdir. Tabii doğru miktarda doğru şekilde kullanılması şartı ile. Bunun için de muhakkak bir inşaat mühendisi gerekir. İstinat duvarlarının çöküşünü sık sık işitiyoruz. Ama tedbir almak için ne yapılması gerektiğini pek konuşmuyoruz. Ustalar bu işi yapmaya, istinat duvarlar da çökmeye, insanlar ölmeye devam edecek gibi gözüküyor.

Son günlerde siyasette sık sık kullandığımız bir kelime var “LİYAKAT”. Aslında bu her alanda geçerli değil mi?