MELTEM ESİNTİSİ

Aydın Aymazlığı

Bu sözde öykü olmuş gibi habire internette dolaşıyor. Ben onların yalancısıyım. Bir “diplomat” la bir “akademisyen”, nasıl olmuşsa olmuş, ikisi birden “işsiz” kalmışlar. Önce kariyerlerine uygun iş aramışlar, ama nereye başvurdularsa, geri çevrilmişler. Bu arada ellerinde avuçlarında kalan üç beş kuruş para da erimeye başlamış. Bu kez, “Ne iş olsa yaparız,” deyip, yeniden iş aramaya koyulmuşlar. En sonunda kent dışına çıkıp, iş bulmak umuduyla gözlerine kestirdikleri ilk “çiftliğe” yönelmişler!

Çiftlik kâhyası, kendilerini kapıda karşılamış, meramlarını öğrenince, ancak “ahır temizleme” işini kabul ederlerse, kendilerine yardımcı olabileceğini söylemiş. 
“Açlık orucu bozar” diye düşünen diplomatla akademisyen, işi sorgulamadan kabul etmişler. Başlamışlar, kaytarmadan çalışmaya. Her sabah erkenden kalkıp, “ahır”ları temizleyip, biriken pislikleri kürek kürek bir traktörün römorkunua atıyorlarmış. İyi çalışıyorlar, gün boyu ahırlarda biriken pislikleri, hiç şikâyet etmeden, temizliyorlarmış. Boğaz tokluğuna gün boyu çalışıyorlarmış. 

Çiftlik kâhyası, her ikisinin de çalışmalarından memnunmuş. Konuşmalarından, onların asıl mesleklerini öğrenen kahya, kendilerine daha kolay bir iş vermeyi teklif etmiş. Günlük olarak çiftlikte toplanan yumurtaları büyüklüklerine göre ayırıp ayrı ayrı kutulara yerleştirme görevini vermiş. 

“İri ve gösterişli yumurtaları bir kutuya, küçük ve kötü yumurtaları bir başka kutuya koyacaksınız. Göreviniz bundan sonra bu olacak,” demiş. 

Diplomatla akademisyen bu yumurta ayırma işinde beklenen randımanı veremeyip, yavaş kalmışlar, yumurtaları ayırırlarken, aralarında “Bu iyi, bu değil, bu küçük, bu büyük” tartışmaları çıkmış ve ahır temizleme işi ile kıyaslandığında göreceli olarak çok daha kolay olmasına karşın işler, tartışmalar nedeniyle sürekli aksamaya başlamış.  
Çiftlik kahyası da, onları gözetliyormuş. Yanlarına gitmiş, “Siz daha önce ne iş yapıyordunuz?” demiş.

Yeni işçiler, “Diplomat” ve “Akademisyen” olduklarını söylemişler. 
“Tahminimde hiç te yanılmamışım. Sizin aydın kişiler olduğunuz davranışlarınızdan ve konuşmalarınızdan açıkça belli. Her ortamda çok iyi bok atmasını biliyorsunuz da, iş iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırmaya gelince, aranızda bir türlü anlaşamıyorsunuz. Çektiğiniz çeki de bunun doğal sonucu. Sadece kendinize kötülük etseniz, iyi de toplum da bundan fazlasıyla nasibini alıyor,” diyerek dersini vermiş.  

Mektubun kimin adresine gönderildiği belli, ne yazık ki, insanlara aydın hastalığı bulaştığı için, üzerine alınan kimse yok. Mektup oradan oraya itilip kakılıyor. Sizce üzerine alınan, var mı?

Herkes eleştiriyor, herkes bir ucundan tutup, farklı yönde çekiştirip duruyor, ortak değerler üzerinde anlaşan, ortak çözümlerde buluşan yok. Aydınlar arasındaki aymazlıkla gözümüze bir gözükecek var ama, hayırlısı diyelim. 

Yayın Tarihi
08.02.2016
Bu makale 1409 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!