Atanamayan Öğretmenler İntihar Ederken

          Kaş’tan kuzeye doğru, Elmalı yönüne giderseniz yeşillikler, çiçekler arasından Kasaba beldesine ulaşırsınız. Biraz ileride sağa, kuzeydoğuya doğru giren bir yola saptığınızda Doğantaş Köyü’nün yirmi kilometrelik çileli fakat inanılmaz güzellikteki yolundasınız demektir.

         Yaklaşan milletvekili seçimi nedeniyle Kaş Örgütümüzle birlikte, “Doğantaş Köyü Bal Şenliği”ne katılmak üzere gittik.

         Dağın yamacında, yeşilin her tonunun, çiçeğin her çeşidinin bulunduğu yoksul ama güzel köye girmek kolay olmadı. Çok kalabalıktı, araçları park edecek yer bulmakta zorluk çektik. Araçlarımızı şenliğin yapıldığı yere uzakta bırakıp, köyün tek düzlük alanına, yürüyerek vardık…

         Büyük ve iyi düzenlenmiş sahnede bir kadın sunucu, güzel söylemiyle, gelen konukları, sanatçıları iki bin kişi civarındaki dinleyici-seyircilere bildiriyordu.

         Bizim ekipten yedi kişiye, onur konukları bölümünde yer verdiler.

         Küçük tabaklarda, Doğantaş Köyü’nün, kara petekli, doğal balını ikram ettiler.

         Bu sırada, masaların üzerine konulmuş; aynı köyden yetişmiş insanların kurduğu bir firmanın hazırladığı Doğantaş Köyü İlkokulu Mezunları albümünü gördüm.

         İlkokulun açılış tarihi 1950 ilk fotoğraf 1952 tarihliydi; genç bir öğretmen öğrencileriyle birlikte..yetmiş kadar öğrenci var. Siyah/Beyaz bir fotoğraf, henüz renkli fotoğrafın icat edilmediği zamanlar… Önde kız öğrenciler var, yedi yaşında sevimli, siyah önlüklü, beyaz yakalıklarıyla öyle sevimliler ki… Yaşam ne kısa diye düşündüm; o tarihte yedi yaşındaki bu insanlar 1945 yılında doğmuşlardır. Şimdi yetmiş yaşlarında olmalılar… Yaşıyorlarsa, çocukları torunları olan büyükler…

         Albümde her sınıftan mezun olmuş öğrencilerin sonradan hangi mesleği yaptıkları da ayrıca yazılmış. Birçok öğretmen, polis memuru, savcı, muhasebeci/mali müşavir, hukukçu ve yüzlerce meslek mensubu var.

         Doğrusu aklıma meşhur “Ölü Ozanlar Derneği” filmi geldi. Sıra dışı öğretmen; bir derste öğrencileri okulun bomboş koridorlarına çıkarır ve sessiz olmalarını işaret ederek duvardaki eski fotoğrafları gösterir. Bunlarda okulun elli-atmış yıl önceki öğrencilerinin kazandıkları kupalar, yarışmalar, başarılar vardır. Sessizce öğrencilerine sorar : “şimdi nerdeler?”…

         Doğantaş Köyü İlkokulu albümünün son dört fotoğrafı renkliydi. Öğrenci sayısı otuz beşe düşmüştü…En son fotoğrafın altında ise beni yüreğimden vuran bir ifade vardı: “Kapanış tarihi 2005”…Yüzlerce güzel insan yetiştirmiş; köye ve ülkeye nitelikli insan kazandırmış bu okul kapanmıştı!…

         Böyle, binlerce köy ilkokulu kaderine terk edildi, harabeye dönüştü.

         Köyler öğretmensiz, bilimsiz, ışıksız kaldı.

         Köyler üretimden düştü. Terk edildiler. Tarlaları, bahçeleri domuzlar bastı.

         Doğantaş Köyünün güzel insanlarına, konukseverlikleri için, binlerce teşekkür ediyoruz.

         Bu kadar aydın yetiştiren köylülerin; köylerini okulsuz, çocuklarını başka bir köyün okuluna mecbur bırakan iktidar partisi AKP’ye kaç oy vereceğini merakla bekliyoruz…

         Öğretim sistemimizi yeniden düzenlemek; kız çocukları için öğretim yollarını kapatan bu eğitim düzenine derhal son vermek zorundayız. Köy okulları yeniden açılmalı her köye öğrencisi olsa da olmasa da ikişer öğretmen atanmalıdır. Üç yüz elli bin öğretmen işsizken, atama bekliyorken, işsizlikten intihar ediyorken köyleri öğretmensiz bırakan bu anlayışı terk etmek zorundayız.

Yayın Tarihi
02.06.2015
Bu makale 1201 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!