YARINA YOLCULUK

Aşk Evde Kedi Beslemek Gibidir

Aşık olmak ve bireyin birilerini yüreğine, dünyasına alması aslında çok kolay değildir. Herkes aşk için türlü söylemlerde bulunur lakin birçoğumuz buna aslında hazır değilizdir. Sadece isteriz, onun için dünyamızda uygun bir yer açmamışızdır. Aşk olsun ama hayatımızın akışı da değişsin istemeyiz çoğunlukla. Sonra da birçok problemler çıkar ve sonunda sessizlik, hüsran ve tövbelerle dolu döneme girilir. Bunun için yapılacak çok şey var.

Aşk özgür ruhların beraber yücelmesi olduğu için, sahip-köle ilişkisine uygun değildir. Aşk için hazır olmak, birilerine yüreğimizin kapılanı açmak ile evde kedi beslemeye karar vermek arasında ciddi bir ilişki görürüm hep. Birçokları evde kedi, köpek, kuş ve diğer birçok canlıyı besler, ama pek azı onunla arkadaş olur. Aynı evde yaşamakla, aynı evde arkadaş olarak yaşamak farklıdır. Aynı evde yaşamak taraflara bazı sorumlulukları yüklerken, aynı evde arkadaş olarak yaşamanın daha fazla sorumluluğu vardır ilkine göre. Elbet hayatımıza giren herkesin farklı bir kişiliği, yaşam alışkanlıkları, olaylara bakış açısı var. Aynı evde yaşamak farklı dünyaları olan kişilerin ortaklaşa yaratacağı bir dünyadır. Bu dünya ya tarafların ikisi içinde cennet ya da birisi veya ikisine birden cehennem olur. Evine kedi alacaklara (aşk kapıyı çaldığında veya aşk için birisinin kapısını çaldığınızda kapıyı açacaklara) tavsiyelerim olacak.

Evde kedi besleyenlere söyleyeceğim ilk şey kedi kendine münhasır ve güçlü bir karakteri olan bir ev arkadaşıdır. İstediği şeyden asla vazgeçmeyen ve mümkünse sonuna kadar ısrar eden bir duruşu vardır öncelikle bunu unutmamak gereklidir. Aynen aşık olduğun kişi gibi, güçlü bir karakterle evde olabileceksen onu eve almalısın.

İkincisi; evde kendi kendine kalan kedinin mutlaka canı sıkılacaktır ve kapıdan içeri girdiğin andan itibaren sana bir sürü şeyler söyleyecektir. Kendisiyle ilgilenilmediği zamanda sürekli söylenecektir. Dolayısıyla evde kedi beslemeye karar vermişsen onun kaprislerini çekmeye hazır olmalısın. Sen hazır olmasan bile onun ihtiyacı varsa onunla mutlaka oynamalısın. Aynen çocuklar gibi, ona nitelikli emek ve zaman ayırmalısın. Sana sokuluyorsa sokulmasına fırsat ve izin vermelisin, hatta sende ona sokulmalısın. Diğer bir deyişle zamanının bir kısmını ev arkadaşınla geçirebileceksen eve arkadaş almalısın.

Üçüncüsü; kediler oyuncu hayvanlardır. Mutlaka kendilerine yarattıkları meşguliyeti oyuna dönüştüreceklerdir bu sebeple gerektiğinde ortalığı dağıtacaktır, hatta hiç umulmadık yerlere çıkıp eşyaları düşürecektir. Hatta perdeleri bir sinek kovalama sürecinde baştan aşağı yırtabilecektir. Dolayısıyla eve kedi alarak oyuncu, muzip, zeki bir ev arkadaşını evi dilediği gibi kullanmaya ve dağıtmaya yetkili kılıp bunları hayatına dahil etmeyi göze almışsın demektir.

Dördüncüsü; kediler yılda iki kez elbise değiştirirler. Yazın sonuna doğru yaz tüylerinden kurtulup kışlık kalın tüyleri çıkacaktır. Bu tüylerden de baharda kurtulma arzusu içinde olacağından evde sürekli bir tüy dökme süreci olacaktır. Bundan kurtulmak için hem saçlarını sürekli tarayacaksın hem de evi sürekli süpürmen gerekecektir. Eğer süslü, sürekli giyinip dökünen süslenen bir ev arkadaşıyla yaşamayı istiyorsan aşkı da göze alabilmişsin demektir.

Beşincisi; kediler sahipleriyle eğer iyi iletişim kurmuşlarsa onlardan daha çok evi sahiplenirler. Esas evin sahibi odur. Her yeri tek tek kontrol eder, kendine ait yerlere kendilerince özel işaretler koyarlar. Hatta sevdikleri sahiplerinin sürekli oturdukları yerde o kişi yokken sürekli onun kokusunu alarak uyurlar. Sürekli oturduğu koltuk, ayaklarını uzattığın sofa, terlikler, ayakkabılardan sahibinin kokusunu almak için onlar üzerinde uyur. Eve kedi alarak sana bağlılık duyan bir canlıyla yoldaşlık etmeyi göze almışsın demektir.

Altıncısı; sürekli koynunda mırıldayan bir sesle yaşamak, onun sana sarılmasına, senin ona sarılmasına şahitlik etmen, hatta yeri geldiğinde seninde ona mırıldanmana sebep olacaktır ki mırıldanma ve kedi aşkı karşılıklıdır.

Yedincisi; kediler sahiplerine bağlıdırlar. Onlar eğer terk edilirlerse yaşadıkları acı bir çocuğun annesinin terk edilmesi ile aynıdır. Dolayısıyla dilini dahi anlamayacağın bir ev arkadaşı alıyorsan onun oyuncak olmadığını bilmelisin.

Sekizinci; kedilere ne istediklerinizi anlatacağınız ve öğreteceğiniz makul bir süre verirseniz mutlaka onları öğrenecektir. Elbet kendince kuralları olsa da sizin kurallarınızı benimseyecektir. Dar, karanlık, kuytu, sıcak, havasız yerlerde onları sakın uzun süre hapsetmeyin. Özgür ruhları çok daralır. Onların sizin kadar özgür olmalarını sağlamayacaksanız onları hayatınıza almayın. Aynen, aşklarda olduğu gibi. Ona asla uzun süreli darılmayın. Eğer sizin onaylamadığınız bir şey yapmışsa o onun kediliğindendir. Birde lütfen küsmeyin. Unutmayın sizin etrafınızda başka birçok arkadaşlarınızı var ama onun sizden başka kimsesi yok. Yüreği sizin ellerinize teslim edilmiş bir güzelliği olduğunu unutmayın.

Dokuzuncu; kediler aşkın kendisi gibi şifacıdır. Yaşadıkları evdeki kişilerin ruh sağlıklarının iyileşmesi için onlara terapi yaparlar. Varlıkları, uyurken çıkardıkları sesler, dokunuşları tansiyon dahil bir çok fiziksel gerginliğe olumlu etkilerde bulunur.

Eğer bunları göze almışsanız evinize, dünyanıza kedi alın. Aynen dünyanızda var edeceğiniz bir aşkın gereklerini yerine getirmek gibi. Bu yazıyı benim Kırlangıç Göçü isimli şiir kitabımda yayınladığım bir şiirle bitirmek istiyorum;

SEVMİŞSEN ARKADAŞIM

Bir kere sevmişsen arkadaşım,
Sevgini, sevdiğinin adını yaşamın nirengisi yapacaksın,
Sen önde gidecek onu da en önde tutacaksın,

Anaların ak sütüne,
Güneşin sarı ışıklarına,
Buluta koyacaksın sevdiğinin adını,
yağmur yağmur, damla damla,
çığlık çığlık duyacaksın, göreceksin gökkuşağında.
Dağların en yükseğine çıkacaksın, sevdiğinin adını söylemek için,
Şahit edeceksin sevdiğinin adına, zirveleri, ağaçları, vadileri, kartalları,
Yörükleri şahit edeceksin ve hatta dağların türküsüne katacaksın onu.

Çiftçi olacaksın arkadaşım, inancınla süreceksin tarlayı,
umutlarını ekeceksin,
hasatın tane tane,
buğday, buğday inanç,
buğday, buğday umut,
buğday, buğday sevdiğinin adı olacak.
Ve sonra, ve sonra, geleceğinde harman edip,
yüreğinde, sevda ateşinde pişireceksin.

Bir kere sevmişsen arkadaşım, sevgini bir bayrak gibi taşıyacaksın.
Yoksa, Yoksa ne yola çıkacaksın, ne yolcu olacaksın.

Yayın Tarihi
10.02.2014
Bu makale 11257 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Sevgili Faik hocam, hayatta elimle dokunarak sevmedigim iki hayvandan birisiydi kedi! Zaman zaman bana sürtünse de kediler pek rahatsiz olmazdim. Hele köpekler? Cocuklugumun anilarindan ötürü birak sevmeyi yakinima dahi yaklastirmamistim taaa ki gecen haftaya kadar... Kizim bir soytari almis, sikiysa sevme. Zorla kendisini sevdiriyor. Gercekten bu güzel hayvanlara önyargilarimizla bakmayalim. Insanlarla konusamadiklarimi konusuyorum bu kücük yaramazla. Kesge zamanim olsa inan Antalya dönüsümde almayi düsünmedim degil. Köln den selamlar

Harun Yigit 26.02.2014

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!