YARINA YOLCULUK

Antalya 4. Edebiyat Günleri

Başlığı okuduğumuzda son derece etkileyici geliyor kulağa, “Antalya Muratpaşa Belediyesi tarafından organize edilen 4. Antalya Edebiyat Günleri 7-9 Kasım tarihleri arasında yapılacak. Bu yıl Onur Ödülleri Osman Şahin ve Lale Müldür’e, Öykü Ödülleri “Kimsenin Bilmediği İnsanlar” kitabıyla Kadri ÖZTOPÇU’ya, En İyi İlk Öykü Kitabı Ödülü ise “Sessiz Şarkıcı” kitabıyla oyuncu Caner CİNDORUK’a verilecek”. 

Benim kulağıma bu iş ve bu organizasyon hoş gelmedi. Sanata karşı olduğumdan, edebiyata karşı olduğumdan değil. Sebeplerini uzun uzun anlatayım.

Öncelikle Lale MÜLDÜR; Uzak Fırtına, Voyıcır II, Seriler Kitabı, Kuzey Defterleri, Buhurumeryem, Divanü Lügat-it-Türk, Saatler/Geyikler, Ultrazon’da Ultrason, Güneş Tutulması, Medine Ve Kavun Likörü, Siyah Sistanbul, Anne Ben Barbar mıyım?, Haller Leyla, Bizansiyya, isimli kitaplarıyla benim özellikle şiirle olan yolculuğumda etkilendiğim, kitaplarının her sayfasında derin derin soluklandığım ve çok saygı duyduğum bir şair, deneme yazarı ve romancıdır.

Osman ŞAHİN ise hayatını öykü, deneme, senaryo, roman yazarak geçirmiş, öykülerinin filmleri çekilmiş, Kırmızı Yel, Acenta Mirza, Ağız İçinde Dil Gibi, Acı Duman, Kolları Bağlı Doğan, Ay Bazen Mavidir, Selam Ateşleri, Yeraltında Uçan Kuş, Mahşer, Kanatları Yamalı Kuş, Bütün Öyküler, Başaklar Gece Doğar, Son Yörük, Ayna, Kan, Geniş Bir Nehrin Akışı - Yaşar Kemal, Kıraleli, Anadolu Bilmeceleri (?) Su Kurusu, Geloş Dağı Efsanesi isimli kitaplarıyla benim de yaşamımdaki köşe taşlarından biri olan kişidir.

Kadir ÖZTOPÇU ise Kuş Oltası, Yanlış Hikayeler, Yara, Kimsenin Bilmediği İnsanlar, Sakılı Köy’ün Kuşcusu isimli kitaplarını beğenerek okuduğum, baş ucu öykücülerimdendir.

Caner CİNDORUK’u tanımıyorum, mutlaka ödüllendirilecek bir birikimi vardır ve onun hakkında bir şey söylemeyeceğim.

Tüm yazarlara 4. Edebiyat Günlerinde ödül verilmesi beni de heyecanlandırmış ve onurlandırmıştır. Bu ödülün verilmesi illaki Lale MÜLDÜR, Osman ŞAHİN, Kadir ÖZTOPÇU ve Caner CİNDORUK’u da onurlandırır, onların CVlerine bir ödül satırının ilave edilmesini sağlar.

Şimdi itiraz ettiğim olayları ve durumları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle; onların 4. Antalya Edebiyat Günlerinde onların ödüllendirilmesi ne Antalya’yı “Edebiyat Kenti” yapar ne de yapılan etkinlik edebiyata hizmet eder.  Fakat başta bu etkinliği organize edenlerin ve ödül veren jürinin egolarına hizmet edeceği kesindir. Bugün burada bu kişileri ödüllendirenler yarın başka bir etkinlikte ödüllendirilecek kişiler olmayı bekleyecek / umacaklardır. “Al Gülüm Ver Gülüm” ilişkisinin “Bugün Bana Yarın Sana” yansımasının edebiyat dünyasındaki karşılığını bulmuş olur.

Keşke gene bu yazarlar ödüllendirilselerdi, fakat seçici bir kurulun egosundan arındırılmış süreç şöyle olsaydı. Antalya’daki tüm üniversite öğrencilerine, edebiyata ilgisi olanlara, Milli Eğitime Bağlı tüm okullarda okuyan öğrencilere, hocalara bu yazarların kitapları okutulsaydı. Öğrenciler onlarla ilgili analizler yazsalardı, eserlerini inceleselerdi, eleştirselerdi ve seçici kurul tarafından seçilen yazılar da 4. Antalya Edebiyat Günleri’n de sunulsa ve sunulan bildiriler de 4. Antalya Edebiyat Günleri Bildiriler Kitabı olarak yayınlansa idi. Ödüle layık görülen öğrenciler de bu dört yazar ve bu etkinlikte davet edilen diğer davetli edebiyatçıların ellerinden ödüllerini alsalardı işte o zaman yapılan etkinlik Antalya’yı “Edebiyat Kenti” yapardı ve yapılan iş de edebiyata hizmet ederdi. Herkes bu edebiyatçıların Antalya’ya geldiğinden haberdar olurdu. Şu an merak ediyorum kaç öğrenci, kaç öğretmen ve kaç kişi bu etkinlikten haberdar, bu etkinliğe gelecek kişilerden haberdar veya bu etkinlikte ödüllendirilecek kişilerin eserlerini okudu veya biliyor?

Bir diğer eksiklikte bu etkinliğin içindeki sunumların yer ve zamanlarının yanlış seçilmesidir.  Programa bakılacak olursa Antalya’ya edebiyatçılar geliyor ve tüm etkinlikler mesai saatleri içerisinde. Ne öğrenciler, ne öğretmenler ne de kamu da veya özel sektörde çalışanlar gidebilirler. Eğer amaç Antalya’yı “Edebiyat Kenti” yapmak olsaydı bu böyle yapılırdı. Ama amaç bir avuç insanın egosuyla kamusal kaynakları kullanarak kendilerine alan yaratmak olunca böyle yapılıyor.

İllaki tanınmış kişilerin etkinliklere çağrılması, konuşturulması, ödüllendirilmesi önemli ve de gerekli ama yerel belediyelerin veya alt belediyelerin temel amacı kendi hinterlandındaki bireylere kültürel, sanatsal, sportif, öğrenmeye, bireyin kendini geliştirmeye dayalı odağında bizatihi bireyin kendisinin olduğu etkinlikler düzenlemektir.  Kaynaklarını amatör ve rekreasyonel amaçlı etkinliklerde kullanmalıdır. Yerel belediyeler “Biz Falana Filana ödül verdik” egosundan ve ezikliğinden kurtulmalıdırlar. 

Keşke etkinliğe davetli diğer edebiyatçıların her birisi ayrı ayrı okullara giderek öğrencilere ödül alan edebiyatçıların neden ödül aldıklarını, onların ayırt edici ve ödüle layık bulunduğu özelliklerinin neler olduğunu uzun uzun anlatsalardı. İşte o zaman edebiyat, şiir, öykü, deneme okuru ile buluşurdu ve Antalya Edebiyat Kendi Olurdu. Şimdi Antalya edebiyatçıların buluştuğu kent olmuştur.

 

Yayın Tarihi
10.11.2019
Bu makale 2066 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!