Anonim Şirketlerde Haklı Sebeple Fesih

6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununda, anonim şirketlerin sona erme halleri arasında bulunmayan haklı sebeple fesih, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun  Sona Erme ve Tasfiye başlıklı 10. Bölümünde Özel Haller başlığı altında “Haklı sebeple fesih” kenar başlıklı m.531 ‘de, yeni bir azlık hakkı ve yeni bir dava hakkı olara düzenlenmiştir.
Haklı sebeple fesih isteme hakkı, vazgeçilemez pay sahipliği haklarından  olup, esas sözleşmeye konulacak bir hükümle,  bu hak bertaraf edilemez.  
TTK m.531 hükmünde, haklı sebep kavramı tanımlanmamış, örneklendirilmemiştir. Ancak, hükmün gerekçesinde, İsviçre öğretisinden haklı sebep örnekleri verilmiştir.
Haklı sebepleri, Anonim Şirketler Hukukuna hakim olan çoğunluk ilkesine bağlı olarak ortaya çıkan ihlaller oluşturacaktır . Gerekçede, İsviçre Öğretisinden verilen örnekler ile doktrinde gösterilen haklı sebep örnekleri şu şekilde belirtilmiştir:
a)    Genel kurulun birçok kez kanuna aykırı bir şekilde toplantıya çağrılmış olması 
b)    Azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlali, 
c)    Özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, 
d)    Şirketin sürekli zarar etmesi, 
e)    Dağıtılan kar payının düzenli azalması.
f)    Şirketin kötü yönetimi,
g)    Çoğunluğun, şirketi sürekli olarak zarar etmesine, ödeme darlığına düşürmesine ve giderek şirketin iflasa sürüklemesine neden olan yönetimi  ,
h)    Aile şirketlerinde, kötüye giden şahsi ilişkilerin şirkete yansıması ,
i)    Kaynakların sistematik olarak çoğunluğun yararına kullanılması veya çoğunluğa aktarılması   
j)    Şirketin esas amacı olan kar elde etme hedefinin uzun yıllar gerçekleştirememesi,
k)    Yönetim Kuruluna huzur hakkı ödenmemesi ,
Haklı sebep, çoğunluğun gücünü kötü kullanması şeklinde doğabileceği gibi, tamamen nesnel sebeplerle de ortaya çıkabilir. Ancak, her halde,  azlığa,  dürüstlük kuralına göre kedisinden yürütülmesi beklenemeyecek ölçüde çekilmez hal alan sözleşme ilişkisini sona erdirme hakkı tanımaktadır .
Gerekçede sayılan sebepler, kategorik olarak üç başlıkta toplanabilir: çoğunluğun hukuka aykırı işlem ve davranışları, şirketin amacını elde etmesinin olanaksız hale gelmesi, bireysel pay sahipliği hakları ile azlık haklarının sürekli ihlali. 
Çoğunluk tarafından, pay sahibinin bireysel hakları ile azlık haklarının sürekli ihlali,  çoğunluğun gücünü, dürüstlük kuralına, hakların sakınılarak kullanılması ilkesi ve anonim şirketler hukukuna egemen olan temel prensiplere aykırı olarak, azlığın menfaatlerini zedeler şekilde kullanması “gücün kötüye kullanımı” dır . 
Çoğunluk, gücünü genel kurulda ve şirket yönetiminde etkin bir şekilde kullanır. Genel kurulda azlığın karar almada etkin olamaması, yönetim kurulunda temsil edilmediği için yönetim yetkisini haiz olmaması nedeniyle azlık hakları ihlale açık olur. Çoğunluk pay sahibi oy çoğunluğuna sahip olması nedeniyle alınan kararlarda etkili olur . 
Haklı sebeple fesih davası, çoğunluğun sahip olduğu gücü, şirketin menfaatleri yerine kendi çıkarları için, azlığın zararına kullanmasını engellemek amacıyla düzenlenmiştir.
Çekilmezlik unsuru haklı sebeple fesih kavramının temelini oluşturmaktadır. Sürekli sözleşme ilişkisi olan ortaklıklarda, özellikle çoğunluk gücünün daimi olarak kötüye kullanılması, azlık haklarının sürekli çiğnenmesi, ortalık içi veya dışı bazı sebeplerle ortaklık ilişkisinin kurulduğu zamandaki koşulların değişmesi çekilmezlik unsuruna örnek olarak sayılabilir. 
Pay sahibinin bireysel haklarının; genel kurula katılma hakkı, oy hakkı (m.434),  bilgi alma ve inceleme hakkı (m.437), özel denetim isteme hakkının (m.438) sürekli ihlali haklı neden oluşturabilir. 
Yine bunun gibi pay sahibinin mali hakları olan; kar payı alma, tasfiye payına katılma, yeni pay alma hakkı, hazırlık devresi faizi alma hakkının ihlali de kimi durumlarda haklı neden sayılabilir .Zira pay sahibinin bir sermaye şirketi olan anonim şirkete ortak olma amacı, çoğunlukla ekonomik gelir elde etmektir. Bu nedenle pay sahibinin kar payı alma hakkının sürekli ihlali, ortaklığa katılma amacını ortadan kaldırır. Vazgeçilemez nitelikteki kar payı alma hakkının sürekli ihlali haklı sebep sayılmaktadır. 
Azlığın; denetçinin değiştirilmesini talep hakkı (m.399/4),  genel kurulu toplantıya çağırma ve  gündeme madde koydurma (m.411, m.412), finansal tabloların müzakeresinin bir ay sonraya ertelenmesi (m.420), özel denetçi atanmasını talep hakkı (m.439), nama yazılı pay senetlerinin bastırılması ve dağıtılmasını talep hakkı (m.486/3), anonim şirketin haklı sebeple feshini talep hakkı (m.531), kuruluş ve sermaye artırımında ibranın onaylanmasına engel olma (m.559) hakkı bulunmaktadır .
HAKLI SEBEPLE FESİH DAVASI
Haklı sebeple fesih davasının davacısı, m.531 uyarınca azlıktır. TTK m.411/1 hükmünde azlık, sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri olarak tanımlanmıştır.  Bu oranın, haklı sebeple fesih davasının açıldığı tarihten kararın kesinleşmesine kadar geçecek sürede korunması gerekmektedir. 
Haklı sebeple fesih davasının davalısı, feshi talep edilen şirkettir. Şirketi, yönetim kurulu temsil eder. Davada, davacı yönünden haklı sebep oluşturan tutum, davranış, iş ve işlemleri gerçekleştiren pay sahipleri, yönetim kurulu üyeleri veya çoğunluk pay sahipleri davalı olarak gösterilemez  . 
Haklı sebeple fesih davası açılabilmesi için, diğer azlık haklarının veya bireysel haklarının tüketilmiş olması zorunlu değildir. Yani bu hakların tüketilmiş olması, dava şartı olarak kabul edilemez. 
Yetkili ve görevli mahkeme, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesidir.  
Şirketin, haklı sebeple feshini dava etmek üzere öngörülmüş bir süre bulunmamaktadır.  Dava hak düşürücü süreye tabi değildir.  Ancak genel hukuk kuralı olarak TMK m.2 hükmü, dava açma süresi bakımından da değerlendirilmelidir. Her hakkın kullanımında dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanımı yasağının gözetilmesi gerekir. O halde makul bir süre içinde haklı sebeple feshi talep etmek gerekir  . 
Davanın dayanağı olarak ve haklı sebep olarak takdim edilen olayların üzerinden uzun zaman geçmiş olması,  davacı yönünden şirketten çıkma veya şirketin feshine karar verilme sonucunu gerektirecek derecede ağır ihlallerin bulunmadığı ihtimalini akla getirir.     
HAKLI SEBEPLE FESİH DAVASININ SONUÇLARI
I. ŞİRKETİN FESİH KARARI 
  Haklı sebeple fesih davasında hakim, taleple bağlı değildir. Davacı, şirketin feshini talep etmiş olmakla birlikte hakim davacının şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşecek, kabul edilebilir başka bir çözüme karar verebilecektir. Ancak, şirketin amacını elde etmesi imkansız hale gelmişse veya önemli ölçüde güçleşmişse, davacı pay sahiplerinin hakları ancak ortaklığın feshi ile korunabilecekse, somut olayda duruma uygun düşen başkaca bir çözüm imkanı yoksa şirketin feshine karar verilir. Fesih kararının kesinleşmesi ile şirket, tasfiye aşamasına geçer. Kararın kesinleşmesinden sonra mahkeme, resen ticaret sicile şirketin sona erdiğini bildirir. TTK m.533 hükmü uyarınca sona eren şirket tasfiye haline girer ve tasfiye aşamasının sonuna kadar şirket tüzel kişiliğini korur;  ticaret unvanını “tasfiye halinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanır. 
Sona eren ve tasfiye sürecine giren şirketin organları, tasfiyenin sonuna kadar varlıklarını sürdürür. Ancak yetkileri, tasfiye amacıyla sınırlıdır.
Tasfiyesi sona eren şirketin tasfiye memurları, vergi dairesinden şirketin borcunun bulunmadığına dair yazı alırlar . Bu yazı ile şirketin ticaret unvanının sicilden silinmesi için ticaret sicile başvuruda bulunurlar. İstem üzerine silinme tescil ve ilan edilir. Silinme ile şirketin tüzel kişiliği son bulur. 
II. Çıkarma Kararı
TTK m.531 hükmünde, hakim fesih yerine “paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına” karar verebileceği düzenlenmiştir. Şirketten çıkarma kararında, payların gerçek değerini ödeyen ve payları iktisap eden davalı şirkettir. Mahkeme, davacının paylarının gerçek değeri üzerinden dava dışı pay sahipleri veya üçüncü kişi tarafından alınmasına karar veremez. Usul Hukuku kurallarına göre, nihai kararın sadece davanın tarafları hakkında verilebileceğinden ve Anonim Şirketler Hukukunda tek borç ilkesi nedeniyle dava dışı pay sahipleri ve üçüncü kişiler yönünden böyle bir karar verilemez . 
Çıkarma kararının kesinleşmesi ile davacının şirketteki pay sahipliği sıfatını sona erer ve davacının mahkeme tarafından belirlenen payın gerçek değeri kadar alacağı doğar. Aynı şekilde kararın kesinleşmesi ile davalı şirket yönünden de davacıya ayrılma akçesi ödeme borcu doğar. Ayrılma akçesinin borçlusu, davalı şirkettir. Çıkarma kararı verilirken şirketin, ayrılma akçesini ödeme kabiliyeti de değerlendirilmelidir. Davalı şirketin, davacıya ait payların gerçek değerini ödemesi, anonim şirketin işletme konusunu elde etmesini güçleştirecek veya şirketin ekonomik hayatını sona erdirecek ölçüde zora sokacaksa, davacının paylarının satın alınması uygun bir çözüm olmayabilir.  
III. Uygun Düşecek Diğer Bir Çözüm  
Davacı, haklı sebepleri ispatlamış olsa ve hakim haklı sebeplerin varlığına kanaat getirmiş olsa dahi, fesih kararı vermek zorunda değildir. TTK m.531 hükmü gerekçesinde bu husus açıkça ifade edilmiş olup, bu noktada hakime, geniş bir takdir yetkisi verilmiştir. 
Fesih yerine diğer bir çözüme karar verilebilmesi için, tarafların menfaatlerine diğer çözümün daha uygun olması gerekir. Ayrıca davacı yönünden oluşan haklı sebeplerin, diğer bir çözümle giderilmesi mümkün olmalıdır. Şirkette ortaya çıkan sorunların giderilmesi olanaklı ise amaç her zaman şirketin ayakta tutulması olmalıdır. 
Diğer bir çözümün, “duruma uygun olmalı”, dava konusu edilen haksız uygulamaları, aksaklıkları gidermeli, tarafları tatmin etmeli, kabul edilebilir olmalı ve uygulanabilir olmalıdır. Çözüm ispatlanan haklı sebeplerle uyumlu olmalı, haklı sebeplerin kaynağı olaylarla çözüm arasında denge olmalıdır  . Ayrıca, çözüm ölçülü olmalı, nimet-külfet dengesini sağlamalıdır. 
Duruma uygun düşecek diğer çözümler; kar dağıtımına, sermaye artırımına, azlığın yönetim kurulunda temsiline, denetçi atanmasına  karar verilmesi şeklinde olabilir.
SONUÇ 
Anonim şirkette, azlık tarafından şirketin haklı sebeple feshini talep etme olanağı, çoğunluğun gücünü sınırlandırma işlevi görmesi için düşünülmüştür.  TTK ‘da yeni bir dava hakkı olarak düzenlenen fesih davası, azlığın, çoğunluk üzerinde kötüye kullanımlarını engelleyici bir silahtır.
 Ancak, madde metninde haklı sebeplerin düzenlenmemiş olması, hakimin taleple bağlı olmaksızın fesihten başka çözümlere de karar verebilme yetkisinin bulunması, fesih yerine duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer çözümlerin belirsiz olması bazı sorunlara neden olabilir. Başlıca sorun, diğer bir çözümün şirketin işleyişine mahkeme kararı ile müdahale edilmiş sonucunu doğurup doğurmayacağı noktasında toplanmaktadır. Hakimin karar verebileceği diğer çözümler, sınırsız olmamalıdır. Hakim diğer bir çözüme hükmederken şirketin adına karar yönetsel ve ticari bir karar vermemeye özen göstermelidir. Nitekim,  TTK m.369 gerekçesinde belirtilen “iş adamı kuralı” ndan doğan risklerden, yönetim kurulu üyesinin sorumlu tutulamayacağının, yönetim kurulu kararları üzerinde mahkemenin yerindelik denetimi yapamayacağının kabul edildiği bir sistemde, diğer bir çözümün şirkete müdahale eder nitelikte olmaması gerekir. 
Azlığa tanınan bu dava hakkının kullanımı için “azlık haklarının tüketilmiş olması” nın dava şartı olarak düzenlenmemesi, hakkın kullanımını kolaylaştırıcıdır. Kanun koyucu azlığı, çoğunluğun karşısında dezavantajlı saymıştır. Bu sebeple, TTK ‘da pay sahibinin ve azlığın çıkarlarını gözeten yeni haklar ihdas esilmiştir. Azlığın haklarını korumaya yönelik olan haklı sebeple şirketin feshini talep etmenin zor koşullara bağlanması dezavantajlı sayılan azlığın çıkarlarını gözetme ilkesi ile bağdaşmazdı. Bu yönüyle, azlık haklarının tüketilmesinin dava şartı olarak düzenlenmemiş olması hakkaniyete uygundur. 
Tüm değerlendirmeler ve açıklamalar ışığında, azlık haklarının korunmasının bir yönüyle teminatı sayılan haklı sebeple fesih davasının önemli bir azlık hakkı olduğu kanaatindeyiz. Şirket içi güç ve menfaat dengesinin tesisinde etkili bir araç olarak düzenlenen bu yeni dava hakkına, Türk Ticaret Kanunu sisteminde anonim şirketler bakımından yer verilmesinin olumlu bir gelişme olduğu düşüncesindeyiz. Ancak, her hakkın kullanımında olduğu gibi bu hakkın da iyiniyet kuralları çerçevesinde ve sakınılarak kullanılması, hakimin alternatif çözümlere kara r verirken ve haklı sebebin varlığını teşhis ederken takdir yetkisini belirtilen ölçütlere uygun kullanması dava hakkının etkinliğini artıracaktır. 


                                                        Av.Duran Çiftçi & Av.Eylem Has

 

  http://dosya.marmara.edu.tr/ikf/iib-dergi/2010-1/10_sumer.pdf ,Sümer A.,  Anonim Ortaklıkların Haklı Nedenle Feshi, erişim tarihi 09.04.2015 saat:15:27
  TEKİNALP,Ü., Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku , Vedat Kitapçılık, İstanbul 2013,s.290
  TEKİNALP,Ü., s.292
  Rüzgar E., Anonim Şirketin Azlık Tarafından Feshine İlişkin Dava ile İlgili İsviçre Federal Mahkemesi Kararlarının Değerlendirilmesi, İstanbul Ticaret Odası Regesta Dergisi, Cilt 3, Sayı 3, 2013, s. 31 vd.
  TEKİNALP,Ü., s.292
  Rüzgar E., s. 31 vd.
  http://dosya.marmara.edu.tr/ikf/iib-dergi/2010-1/10_sumer.pdf ,Sümer A.,  Anonim Ortaklıkların haklı nedenle Feshi, erişim tarihi 09.04.2015 saat:15:27
  Erdem N.,  s.114
  Şahin A., s.142
  Erdem N., s.125
  TEKİNALP,Ü., s.286
  TEKİNALP,Ü., s.294, 
  Ayoğlu T., s.219 vd
  TEKİNALP,Ü., s.175
  Şahin A., s.421
  Şahin A., s.503, Ayoğlu T., s.219 vd.
  Erdem N., s.256

Yayın Tarihi
10.06.2016
Bu makale 3866 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!