BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Anadolu İsyanı ve FETÖ...

İşgal kuvvetlerine teslim olan Osmanlı Padişahı Mehmet Vahdettin ve hükümetin başı sarayın damadı Ferit Paşa hakkında yazılan ve yazılacak çok "şeyin" olduğunu varsayarak, 1919 yılının 19 Mayısında başlayan Anadolu İsyanı hareketinin temelleri üzerinde özet bilgiler paylaşmak istiyorum.

Bilindiği üzere Amasya Tamimi, Erzurum Kongresi ardından Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919 Perşembe günü başladığında, Anadolu ve Türk halkı "kan ağlıyordu" ifadesiyle eşdeğer durumundaydı.

Sivas Kongresi, bugün hala müze olarak korunan taş bina Sivas Lisesinde 11 Eylül’de sona erdi. Burada alınan kararlar, kabul edilen ana ilkeler, 'vatanın bölünmez bütünlüğüne dayalı milli bir örgütün oluşmasını' hedefliyordu.

Bu kararlar devamlılık ve bütünleyici kararlardı.

Kapsam bakımından tam bağımsızlık anlayışını esas alan kararlardır.

Sivas Kongresi kararları, "Misak-ı Milli" sınırlarını belirleyen somut bir ulusal programı idi.

Yurdun her yanında olup gelişen ve o tarihten sonra gelişecek olan yerel direniş örgütleri, tek bir merkezi örgüt içinde toplanma kararı bu kongrenin ana ilkesini oluşturdu.

Verilecek İstiklal ve Hürriyet Mücadelesinin temellerini belirleyen bir tüzük kabul edildi.

Sivas Kongresi kararları, yalnızca İstiklal ve Hürriyet Mücadelesinin değil, Anadolu'da kurulacak yeni devletin de siyasi temellerini kapsıyordu.

***

Yık-yap marifeti...

Burada bir gerçeği dile getirmekte yarar vardır.

Tarih boyunca, bayraklı, hanlı, hakanlı, kağanlı, padişahlı olanlar esas alınarak sıralama yapıldığında, 16 Türk devletinin kurulduğu ve yıkıldığını görürüz.

Kuruluş sürecini hep Türkler yapmış, katıksız olarak.

Yıkılış sebepleri incelendiğinde, sadece Uygur Devletinin yıkılışında Çinlilerin olumsuz rolü olmuştur. Diğerlerini hem kuranlar, hem de yıkanlar Türklerin kendileri olmuştur.

***

Yabancı parmağı...

Osmanlının son yıllarında ve Cumhuriyet döneminden beri yaşadığımız her sorunun kaynağını, sebebini her nedense kendimizde değil, başkasında arama ihtiyacını hissetmişiz. İşaret edilen ve suçlanan ise, daha çok "Siyonizm" kaynak olarak öne çıkarılmış.

Örneğin "Siyonist parmağı var... MOSSAD'ın işi. CIA'nın işi. KGB'nin işi..."

Neden başkasında suç aranır da kendimizde aramayız?

Bu yöntem işin kolayına kaçma esasına dayanır.

Tarihteki 16 Türk Devleti kurulup yıkıldığında bu gizli örgütlerin hiçbiri yoktu.

Kısaca bahane uydurma hastalığından uzaklaşamıyoruz.

Türk milletinin genetik havuzumuzda "yık-yap geni" olduğunu kabul etmeliyiz. Bu geni keşfeden yabancı örgütler, "maşa" kullanarak ateşi alevlendiriyorlar ve yayıyorlar. Ellerini ateşe sokmaksızın Türk'ü kullanarak Türk'ü yıkma-parçalama yöntemini uyguluyorlar.

Yıkıp yapma merakının temeli burada yoğunlaşıyor.

***

Elbette ki Türkiye'nin düşmanı çok olacaktır.

Bulunduğu zor coğrafyada herkes Türk'e düşman olma potansiyeline sahiptir. Bu coğrafyada komşu olan ya da olmayan herkes için bir tehlike konumundadır. Coğrafi olarak kara köprüsü olduğu için cazibe merkezi olmaktadır.

Türkiye'yi yıkma, parçalama çalışmaları sürpriz sayılmamalıdır. Bu gerçek bilinip önlem alınırsa, uykuya dalınmazsa yıkımı kolay olmaz.

***

Hatırlatma...

Yıl 2011...

Türkiye'nin gündemine oturan Ergenekon - Balyoz Davaları...

Milyonu aşkın sayfalardan oluşan iddianameler...

335'i tutuklu olmak üzere 743 sanık...

Bunlardan 8 insanımız yargılanırken hayatlarını yitirdiler... Kimi hastalıktan, kimi de onuruna yedirmeyip canlarına kıydılar!

Yargılananlar arasında 22 kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi...

Suçları, darbe yapmak!

İlginçtir ki bu cezaları alanlar arasında, bugün bazı kesimler tarafından itibar gören İlker Başbuğ, Doğu Perinçek, milletvekili Dursun Çiçek ve milletvekili Tuncay Özkan gibi isimler de vardı...

Ana hedef, Türk Silahlı Kuvvetleri yıpratmak, itibarsızlaştırmak, paramparça olmuş bir ordu haline getirmektir.

Bu davalar görülürken, o zamanın başbakanı "bu davanın savcısıyım" diyerek, orduyu hedef gösteriyordu.

Toplum kamplara bölünmüş, huzur ve güven duyguları bozulmuş, her taşın altında "Ergenekoncu" damgası hazır tutulmuş, gerektiği anda çıkarılıp bireylerin yakasına yapıştırılmıştı.

"Silivri" denilen temerküz kamplarına benzer bir merkezde, bireyin her türlü özgürlüğü kısıtlanarak, insanlık suçu denilen muamelelerle karşılaşanlar, o günleri hiç unutmadılar.

Türk halkı kamplara bölünmüş, dahası herkes gölgesinden korkar hale gelmişti...

Sonuçta ne oldu?

Davanın savcısı olanlar bu kez "kumpas" diye ifadeler kullandılar.

Milyon sayfalık iddianameler, müebbet hapisler birden buharlaştı!

Sanki yok oldu!

Mahkûmlar gökten gelen bir "uyarı" (!) ile hepsi serbest kaldı!

Olan o 8 kişiye oldu!

Peki, bu ülkede gerçekten "Ergenekon" diye bir şey yok muydu?

"Derin devlet" diye bir şey yok muydu?

Yoksa her şey bir senaryo muydu, bir silahlı kuvvet provası mıydı?

***

Peki, yıllarca tutuklu kalanlar, onurundan intihar edenler, kahrından ölenler, onların arkalarından lanet okuyan alçaklar, o gün düşman olarak gördüklerine ve hedef gösterdiklerine iftiralar düzenler, bu senaryonun figüranları mıydı yani?

Anladığım bir şey var; ne Ergenekon bugün aklandığı kadar masum bir şeydi, ne de o davalarda yargılananların tamamı "suçlu" idi!

***

Toplumu dönüştürme projesi gereğince "toplum mühendisliği" kapsamında bu işi en iyi yapacak olan yetiştirilmiş yeterli elemanı olan FETÖ vardı.

Aslında küresel emperyalizmin baronları bu işi uygulamak ve gerektiğinde kumpası kurmak üzere FETÖ örgütünün görevlendirildiği inancı yaygındır.

Onlar da "gereğini" yaptılar.

Şimdiyse yapılanların bedelini ödüyorlar.

Peki neden? Batı emperyalizmi, Çanakkale'de, sonra İstiklal Savaşıyla Anadolu'da aldığı yenilgiyi hazm edemedi. Mustafa Kemal'e bu yüzden hep düşmandırlar. Dün ve bugün, yarın da bu hedeflerinden şaşmayacaklardır. Türkiye üzerinde uygulanan 15 Temmuz kalkışması bu amacın bir yansımasıdır. Böyle bilinmelidir.

R. Demir (14.12.16, Bağbaşı-Denizli)

Yayın Tarihi
15.12.2016
Bu makale 1969 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!