GERONTOLOJİK BAKIŞ

Aklı ve Yüreği Yumuşatan Bir İmkân!..

Kutsal Ramazan ayında kutsallıkla bağdaşmayan şeyler yaşıyoruz. Teorik olarak hiç olmazsa bu ayda kötülüklerin azalmasını bekleriz. Pratikte ise yürümüyor. İnsanı kötü alışkanlıklarından vazgeçirmek çok zor. Dini inançların yanı sıra, insanı doğru yola yönlendirmenin araçlarından biri de öğrenmektir. Dinimizde insandan öğrenmesi talep edilir. İnsandan “aklını kullanması” istenir. Aklını kullanmak, öğrenmek demektir. Başka türlü aklımızı nasıl kullanacağız?

Eskiden beri büyükannelerin ve büyükbabaların gençlere “Hayatta ¨öğrenmenin sonu yok!” [1, s.17] demesi de boşuna değil. Nelerin öğrenileceği konusunda tartışabiliriz. Fakat eskiden beri insanlar yaşlılıkta da öğrenmenin mümkün olduğunu biliyordu. Öğrenme ve değişme, bunlar birbiriyle ilişkilidir. Aklını kullananlar değişmeye açık ve hazırdır. Sadece aklını kullanmayan kişiler buna direnir. İnsan hayatı boyunca değişebilir. Yaşlılıkta da! Yaşlılık, çimento gibi donup kalmak, taşlaşmak değildir. İnsan yeteneklerini yaşlılıkta çoğaltabilir, kayba uğrayanları geri kazanabilir.

60+Tazelenme Üniversitesi’ni tasarlarken, kafamdan bunlar da geçti. Değişim, aslında evrim demektir. Kimilerinin lanetlediği, ama direnemediği evrim. Evrimi reddedenlerin bile değişime “hayır” diyememesi komik değil midir? Bir taraftan “dönüşüm” var diyeceksin, öte yandan dönüşümün diğer adı olan “evrim” yoktur diyeceksin. Hadi oradan, sen de aklını kullan!

Türkiye’de yaşlı eğitimine ilgi çok yeni bir gelişmedir. İnsanın yaşlılıkta da dönüşebileceği, eski bilgilerinin üzerine yenilerini ekleyebileceği yeni yeni kabul görüyor. Bunu 60+Tazelenme Üniversitesi başardı. Yaşam süresinin uzamasına ve demografik değişime yaşlı eğitimi ile Gerontolojinin verdiği bu anlamlı cevap, taşlaşan akılları ve yürekleri yumuşatan, esneklik kazanmalarını sağlayan ve eğitim anlayışımızda da evrimleşmeye yol açan bir gelişmedir.  

Şimdiye kadar yaşlılık ve eğitim arasında ilişki yok gibi bir algıdan yola çıkıldı. İnsanın yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak değişen (dönüşen) ihtiyaç ve beklentiler, bu yanlış görüşten vazgeçmemiz gerektiğini kanıtlamaktadır. Yaşlılıkta da öğrenen, aklını kullanan, dönüşen, değişen insanların çoğalması, insan ve insan toplumu açısından son derece önemlidir. 

Nüfusumuz çoğalmaktadır ve yaşlanmaktadır. Yaşlanma ve yaşlılıkla ilişkili ihtiyaçlarımız, beklentilerimiz ve sorunlarımız değişmektedir veya dönüşmektedir. Yaşam süremizin uzaması insanı ve toplumu, umutlandıran ve kaygılandıran bir süreçtir [5]. Dolayısıyla umutlarımız ve kaygılarımız bile değişirken, bizler, değişmemenin mücadelesini veremeyiz. Demografik gelişmeler (dönüşümler) varken, tecrübelerimizi ve bilgilerimizi etkinleştirmek gerekirken, bizler yerimizde sayamayız. 

Yaşlıların eğitim ihtiyacının karşılanması, her yaşta insanı sosyal sistemin dışındaki ve içindeki süreçler, gelişmeler, dönüşümler hakkında aydınlatmak, bilgisizliğinden kaynaklanan zorluk, zorunluluk ve feragatlerinden onu kurtarmak, çağımızın en belli başlı hedeflerinden biridir. 60+Tazelenme Üniversitesi fizyolojik, psişik ve sosyal boyutları ile yaşlılıkta feragat ve zorunlulukları, eğitim ve bilgi üzerinden önlemeye çalışmaktadır.

İnsani faaliyet, ya çevreye uyum sağlamaya ya da çevreyi aktif olarak şekillendirmeye yöneliktir. İlk durumda, davranış, büyük ölçüde çevresel uyaranlar tarafından kontrol edilir. İkinci durumda, faaliyet esastır. Kişiden kaynaklanır (iç kontrol). Çevreyle daha çok dışarıdan veya daha çok içeriden kontrol edilen bu uğraşı sırasında, gelecekteki yeni faaliyetleri etkileyen deneyimler oluşur ve bu öğrenmenin en temel özelliğidir. [2, s.393].

Modern bilimden önce düşünürlerin ilgilendiği bir konuydu öğrenme. İnsanlar, bundan farklı şeyleri anlasa da, iyi ve başarılı olarak tanımladıkları bir hayata özlem duyduklarından şüphe yoktur. İnsanın bu ihtiyacının veya özleminin nasıl tatmin edilebileceği sorusuna, antikçağdan beri cevap arayan felsefenin amacı, insanı “hayvani cesaretsizliğinden” kurtarmak, sevinç ve hüzün yeteneklerini geliştirmek, ona ilgi duymayı öğretmektir. İnsan ruhunun da bedeni gibi eğitilebileceği, manevi çaba ile kendini inşa edebileceği ve ilahi olana uyum sağlayabileceği, Platon’un belgelediği bir inançtır. Romalı filozof ve devlet adamı Cicero, insan ruhunu bir tarlaya benzetir ve bu “tarlanın” hasat verebilmesi için ekilmesi gerektiğini vurgular [3, s.210]. Filozoflar, yalnız kendi çıkarını düşünen, kendisi dışındaki hiçbir şeyle ilgilenmeyen insanların mutlu olamayacaklarını, eğitimin, başarılı yaşamın vazgeçilmez unsuru olduğunu vurgulamıştır [4, s.39].

Yayın Tarihi
11.05.2022
Bu makale 836 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!