ANKARA'DAN

Acemi nalbant gavur eşeğinde öğrenir

Ülkede bugün yaşananları görüp, yaşayınca, konuya ilişkin iki laf etmeden önce, yıllar önce bana anlatılan bir fıkra aklıma geldi.

--Kadın boşanmak üzere mahkemeye başvurur.

--Hakim sorar, " neden boşanmak istiyorsunuz?"

--Kadın son derece rahat, "bu üçüncü evliliğim, eşim ile de iki yıldır evliyim ama hâlâ bakireyim!.."

--Hakim şaşkın "nasıl yani, anlat bakalım" der!..

--Ben yoksul bir ailenin, babasını erken kaybetmiş akça-pakça bir kızdım. Beni isteyen bir delikanlı vardı ama, çevrem , "seni yari yolda bırakırlar, evine ekmek götüren, bana da sahip çıkıp bakacak bir yaşlı bir adam ile evlen" dediler ve yaşlı bir terzi ile evlendirdiler.

--Ben eş beklerken, yaşlı terzi eşim bir can yoldaşı aradığından, onun ile baba-kız gibi yaşadık. Başka bir şeyin olmasına da olanak yoktu, çok yaşlıydı. Bir gün eşim yaşlı terzi öldü. Hali vakti yerinde olduğundan, bana da baya mal-mülk, altın, para miras bıraktı.

--Bir süre sonra, kendi çevremden çıkıp, sosyete bir semte taşındım, entel kafelere gitmeye başladım, kendime yeni bir çevre edindim.

--Anadolu'da,"para konuşma, urba yürüme öğretir" derler.

--Hanım da, gittiği entel cafe-barlarda entelektüel oluyor ve yeni çevrede bir kişi ile tanışıyor, hoş vakit geçiriyorlar, zamanla "biz neden birlikte yaşamıyor, evlenmiyoruz" diyorlar ve evleniyorlar.

--Kişi hoş birisi, beni de seviyor ama, tercihi kadın değil. O yüzden de bir süre sonra ayrılmaya karar verdik ve anlaşmalı ayrıldık.

--Yeni bir çevreye girmiştim, barlara takılıyor, entel kafelerde zaman harcıyordum, bir gün entelektüel bir beyefendi ile tanıştım. Zaman ile de birbirimizden çok hoşlandık ve evlenmeye karar verdik.

--Yeni eşim, koltuğunun altında bir sürü dergi kitap ile gelir, hazırladığım sofrada da bir iki kadeh birlikte atar sonra o ya televizyonunu açar tartışma programlarını izler ya da kitap ve dergilerini okur, uyuya kalır ve bir türlü yatağa birlikte giremezdik.

--Kadın, "bakın Hakim Bey, eşim sosyal demokrat, işin teorisini, felsefesini, uygulamaya ilişkin bütün detayları çok iyi bilir ama iş uygulamaya gelince, bunları konuşmaktan, eyleme, uygulamaya geçmeye fırsat kalmıyor. O yüzden, ben iki yıldır evliyim ve hâlâ bakireyim. O yüzden bu evlilikten de boşanmak istiyorum.

--Sedat Peker bile ortalığı kasıp kavurup elli, yüz bin izlenen videolar paylaşırken, bizim sosyal demokratlar ve genel muhalefet, her şeyini tartışıyor ama, sonuçta, halka inandırıcı gelecek eylemlere geçemiyor. Söylemde bulunamıyor.

--Elbette ki, herkes anasından yönetici, siyasetçi doğmuyor. Ama bu işi yapmanın da bir yolu yöntemi vardır. Biz işi bilenlere değil de, acemi nalbantlara nal çaktırmayı sürdürüyoruz.

--Oysa bu Anadolu'da derler ki" Acemiye dürttüreceğine, ustaya yırttır" derler. Her halde elbise diktirmek için söylenmiş.

--AKP'nin iktidar olduğu 2002 yılı sonunda ABD($) 1.500-1600 TL iken, 18 yıl sonra ABD ($) 8.500 TL.

--İşsizlik, yaşam kalitesi, toplum kesimleri arasında ki uçurumlar.

--Devletin elindeki fabrikalar, tarlalar, hazine arazileri buharlaşırken, merkez bankası bile tam takır diye tartışılıyor.

--Bu şartlarda da muhalefet yapılmaz ise, halka güven verilmez ise, ne zaman muhalefet yapılır, güven verilir.

--CHP, genel merkezinde bile yılların CHP'lisi mum ile aranırken, yerel yönetimler "ittifak ile alındı ama, bayrağı altında ki partinin bir belirleyiciliği olmaz mı?

--Seçimlerde, "seçilmiş krallar seçebilirsiniz" Sorun yok.

--Ama seçimlerde halk, hesabı partilerden yani CHP'den sorar.

--Başkanlar, belediye meclis üyeleri, belediye yöneticileri sallana sallana alıp başını giderler ama, dosyalar yönetimde ki partiye kalır.

--Yavaş yavaş bir takım kokular gelmeye başladı. Bunlar, yolsuzluk sayılabilir mi, inanın çoğu bürokrasinin yapması zorunlu işlerdir.

--Ama dürbünün tersi ile bakılınca, işler hiç de sandığınız gibi olmaz

--Bugünkü "Kanal 7"nin ilk kuruluşu SHP'nin İstanbul Belediyesini kazandığı zaman yapılan yasal "bağışlar" ile açılmıştı.

--Ama işi "adam gibi" yapmayınca, "el elin eşeğini, türkü söyleyerek arar" gibi işler yapılınca, alın size sıradan bir olayda bile, SHP'nin boynuna "yolsuzluk" dosyası asılı verdi.

--Ben, ne Başkan Erdoğan ne de yönetim ekibine tek söz söylemiyorum, ama AKP seçmenine; vicdanınız rahat mı?

--Ben, ne CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve yerel yönetim başkanlarına bir söz söylemiyorum, ama, CHP seçmenine bu kadar rahatlık da ne? diyorum.

--Yönetenlerin keyfi yerinde. İşleri tıkırında. Sorunu yaşayan sizlersiniz. Bu daha iyi günleriniz.

--"Perşembenin gelişi, çarşambadan belli olur" derler. Çarşambalar hiç gitmiyor. Perşembe gelince ise, dizlerinize vurmayın.

--Oturup konuşunca yaptıklarınızın teorisini, felsefesini her şeyini anlatıyorsunuz da; halk, iş aş ve uygulama ister!..

--AKP ve Erdoğan, Fikret Kızılokun o şarkısı gibi "Süleyman hep Başbakan, Başbakan hep Süleyman" şarkısını anımsayan var mı?

Yayın Tarihi
03.06.2021
Bu makale 1430 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!