2020 Yılı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Onlar hayatımızın en özel varlıkları... Kimi annemiz, kimi hayatımızın en büyük aşkı, kimi arkadaşımız, kimi ise göz bebeği kızımız... Kadınlara ithaf edilen o kadar özel günün arasında en önemli gündür belki de Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Haklarından vaz geçmeyen, inancını ve kendine güvenini asla kaybetmeyen güçlü kadının günü olan bu günde siz de hayatınızdaki güçlü kadınları mutlu edecek sözler kutlayın. Fakat sadece Kadınlar Günü’nde değil, yaşamımızda fark yaratan kadınları her gün başınızın tacı edin.(*)

Birkaç gün önce Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle meydanlara dolan binlerce kadına karşı, iktidarın sanki yasa dışı bir örgütün temsilcileri gibi değerlendirerek şiddet uyguladığını gördük. Geçen yıl hoşgörüyle karşılanan yürüyüş ve Taksim meydanındaki kutlamalar kısıtlanarak, giderek artan devlet şiddetiyle karşılanmıştır.

“Şüphesiz bunda en önemli etken; AKP iktidarının giderek din kurallarını devletin yönetim kuralları haline getirmek istemesi ve bu konudaki uygulamalarıdır.

Bir neden de AKP iktidarının 16 yıllık döneminde şiddete uğrayarak öldürülen kadınların sayısının ilk yılına oranla beş misli artmasıdır. Türkiye’deki tartışmalarda kadın istihdamında, kadına uygulanan şiddete, siyaset alanındaki, ekonomik alandaki kadın sayısının eksikliğine kadar birçok konu isabetle ele alındı. Ancak işin temeli siyaset alanında yeterince değerlendirilmedi. Nedir kadın-erkek eşitliğinin temel konusu?

AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan; “Kadınla erkek eşit olamaz. Bir kadınla bir erkeği yarıştıralım hangisi galip gelir?” demiştir.

Kadınla erkeğin eşitliğini fizyolojik özelliklerine indirgemek, konunun saptırılmasıdır. Çünkü bu mantığa göre; eşitliğin savunulması, erkeklerin doğurması gerektiğinin savunulması gibi gösterilmektedir. Bunun akılla mantıkla ilgisi yoktur.

Kadın-erkek eşitliğinin temeli hukuksal eşitliğin sağlanması olduğu kadar toplum yaşamında her alanda kadınların eşit olarak yer almasıdır.

Ancak bunun da olmazsa olmazı; “Laik Devlet” düzenidir; Laiklik yoksa kadın hakkı da yoktur.

Türkiye’deki büyük ve görkemli kadın gösterileri kanıtlamıştır ki yüz yıla yaklaşan Türkiye Cumhuriyeti uygulaması; elde etmiş olduğu hakların bilincinde olan toplumsal bir taban oluşturmuş bulunmaktadır. İktidar bir yandan güya kadınların eşitliğini savunurken; diğer yandan din adamlarına nikâh kıyma yetkisi vermektedir. Bunu etkin kılmak için de din adamlarının kıydığı nikâhı parasız; Belediyelerin kıydıkları nikâhları paralı hale getireceğine ilişkin tasarılar olduğu söyleniyor. İktidar; On iki yıllık kesintisiz eğitim yerine 4+4+4 sistemini getirerek kız öğrencilerin eskiden 5 yıl olan ilkokul eğitim süresini eylemli olarak dört yıla indirmiştir. Bu durum çocuk evlenmelerini artırmıştır.

Dahası 16 yıldır eşitlik konusunda laf dışında bir somut adım atılmış değildir. Kabul edilen uluslararası sözleşmeler, uygulamada, sözde kalmıştır.

Oysa yapılacak çok iş vardır. Çağdaş ülkelerde şu anda “Cinsiyete Dayalı Bütçe” uygulamaları başlamıştır. Kadın-Erkek eşitliği için sadece yasaların yetmediğini gören ülkeler; hem devlet bütçesinden hem de yerel yönetimlerin bütçelerinden, eşitliği sağlamak üzere, belirli oranda para ayrılmasını sağlamaktadırlar.

Bunun dışında, Türkiye koşullarında, özellikle askerdeki gençlerimize askeri eğitim yanında ve aynı anda Kadın-Erkek eşitliği dersleri verilerek gençlerin eğitilmesi sağlanmalıdır.

İlkokuldan itibaren Kadın-Erkek eşitliği dersleri müfredata konulmalıdır.

2011-105 yılları arasında dört yıl süreyle “Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu” üyesi olarak görev yaptım. Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesinin” kabulünde katkıda bulundum.

Ancak bu konuda AKP tarafından yapılan işlerin; doğuya doğru giden bir gemide, batıya doğru yürümek olduğunu yaşayarak gördüm.

Laik düzene karşı olan AKP iktidarı olduğu sürece Kadın-Erkek eşitliği sadece lafta kalacaktır. Yapılanlar, kandırmaca ve göz boyamadan ibarettir. Bunun kanıtı da İstanbul’da Kadıköy ve Taksim’deki kadınların gösterilerinin insafsızca polis tarafından şiddet kullanarak, gaz sıkılarak dağıtılmasıdır. Kadına karşı şiddetin nereden kaynaklandığı buradan anlaşılmıyor mu?”

2018 yılında “Kadına Karşı Şiddet” başlığıyla yazdığım yazı böyle bitiyordu. 2020 yılının 8 Martında değişen nedir? Din adamlarına nikâh kıyma yetkisi tanınmış; eğitim laik ve millî olmaktan çıkarılmış, kadına şiddet inanılmaz ölçülerde artmış bulunuyor.

“Ve kadınlar, bizim kadınlarımız; korkunç ve mübarek elleri, ince küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yârimiz”(**) bu iktidarın bütün tuzaklarına karşın; kaç çocuk doğuracağına, yüksek sesle konuşmasına, hamileyken sokakta dolaşmasına, kahkahayla gülmesine kendisi karar verecektir. Kadınlarımız; İktidarın; kendisini mesleksizliğe, eğitimsizliğe ev işlerine mahkûm etmesine karşı direnmektedir, direnecektir, direnmelidir.

 

(*)https://www.ciceksepeti.com/

kadinlar-gunu-mesajlari

(**)Nazım Hikmet,

Kurtuluş Savaşı Destanından.

 

Yayın Tarihi
12.03.2020
Bu makale 803 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!